6•

5.1K 350 235
                                    

Gökyüzü
Salı
18:45

"Hoş geldin."

Gülin kapıya yaslanarak bana gülümseyince birazcık gevşedim, sakince içeri girdim.

Üzerinde çapraz siyah ipleri olan, göğüs dekolteli bir tişört vardı. Dalgalı olan saçlarını tepeden toplamıştı. Gözünde biraz makyaj vardı. Evde makyaj yapmadığı için şaşırmıştım.

"Dışarıdan geldim, üzerimi değişmeden yemek yapmaya başlamıştım. Çok açtım,"diye açıkladı.

Mutfağa bakış attım.
"Yemek yedin mi?"

"Seni bekleyemedim, ölebilirdim,"dedi gülerek.
"Açsam ölüyorum, biliyorsun."

Güldüm. "Biliyorum. Önemli değil. Hem böyle çok güzelsin, normalde de çok güzelsin."

Başını yan eğip gülümsedi.

Ani bir hareketle başımdaki şapkayı hızla kendi başına taktı. "Bana mı aldın? Teşekkür ederim."

"Bu beşinci Gülin!"diye sızlandım.

Gülerek geri geri yürümeye başladı. "Diğer dördünün yanında çok güzel duracak."

"Çok gıcıksın. Verir misin onu? Sürekli şapkalarımı ve sweetshirtlerimi çalıyorsun yahu! Sen benim kız arkadaşımsın, hırsızım değil!"

Kahkaha atarken "Öyleyim,"dedi.

Ben eğlenmiyordum, o şapka yeniydi.

"Gülin lütfen ama!"

Bir odanın kapısını açıp "Beş numara, hoş geldin,"diye şapkayla konuştu.

Kolumu kapıya koyup onun alanını azalttım. "Hoş gelmedi, beş numarayı kaybetmiyorum."

Şapkayı yatağa fırlattı.

Kapıyı kalçasıyla kapatıp yerlerimizi değiştirdi.

"Beş numarayı kaybediyoruz,"diye anons yaptım kendi kendime.

Kıstırılmak hiç hoş değildi.

Gülümseyip çenemi tuttu, ona biraz eğilip öptüm. Öpücük beklediğimden fazla sürdü, yavaşça çekilmeye çalıştım lakin Gülin çenemi daha sıkı tuttu.

Dilini dilimde hissediyordum!

Bana dil falan atıyordu!

Aman tanrım!

Dudakları üzerinde sızlandım.
"Gü-Gülin..."

Kendisini bana bastırmasıyla titrediğimi hissettim.
"Şşt..."

Bana değiyor...

Vücudu bana değiyor...

Boynumu öpen dudaklarını her yerimde hissetmiyordum. Beni boğmuyordu.

Öpücüklerle aşağılarda dolaşırken tek dizi üzerine çöktü.

Altındaki etek yukarı kıvrılmıştı.

Titrek nefeslerle konuştum. Yapıyorduk. Oluyordu.
"Tanrım... Gülin..."

"Bana güveniyorsun, değil mi?"

"Evet... Elbette ev..."

Hafifçe doğrularak pantolonumla aynı hizaya geldi. Gözlerimi açarak ona baktım.

"Sakin ol ve kendini rahat bırak."

"Sen... Sen..."

Ağlar gibi konuştum.
"Ağzınla ya-yapma... Lütfen... Ben bunu kaldırabileceğimi sanmıyorum."

"Durmamı istersen durabilirim,"dedi gülümseyerek.

Elini tuttum. "Hayır. Sorun değil. Ben iyiyim."

Yavaşça doğrulup beni öpmeye devam etti, uzun uzun öpüştüğümüz zaman gevşediğimi hissettim.

Elini karnımda gezdirdi.

Pantolonun içine kadar eli indiği zaman irkildim. "Şşt, tamam..."

"Tanrım..."

Dudaklarını yanağıma dokundurup gülümsedi. Kollarımı beline doğru sararak bedenimi ona yasladım.

Saçlarım arasında burnunu hissettim. Eli yavaşça orada hareket ederken derin bir nefes aldım. O kadar kötü değildi.

"Devam etmemi istiyor musun?"

Başımı salladım.

Orayı kavradığı zaman refleksmişçesine bileğini tuttum.

Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. O kadar kötüydü.

Aniden geri çekildi.
"Tamam, yeter. İstesen de yapmayacağım. Kendine acı çektiriyorsun."

Ağlamaya başladığımı o zaman fark ettim.

"Seni böyle sevdiğimi biliyorsun,"diye fısıldadı.

Başımı salladım.

"O halde sorun ne?"

"Ben-Ben kendimi sevmiyorum."

"Gökyüzü..."

"Özür dilerim. Gitmek istiyorum. Özür dilerim."

Çok uysaldı ve utanıp daha çok ağlamaya başladım.
"Biraz kendine gel."

"Lütfen, gitmeliyim."

Elimi tuttu.
"Gökyüzü, ısrar ediyorum. Kek yeriz, ıslak kek yapmıştım."

Burnumu çekip dokunuşundan kurtuldum. Ölüyor gibi hissediyordum, kalbim çok ağrıyordu. Ben ise sadece uyumak istiyordum.

"Özür dilerim,"deyip yüzüne bakamadan evden çıktım.

Ben kimdim?

Gökyüzü kimdi?

"Kimim ben?"diye haykırdım yolun ortasında.

Bunu öğrenmek istiyordum. Gerçek beni görmek istiyordum, sürekli kendimi bir şeylere zorlamak yerine gerçeği görmek istiyordum.

Peki gerçeği kaldırabilir miydim?

Gökyüzü queer unutmayın rica ediyoruum

Gofret {Texting} bxbTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon