45•

1.8K 175 97
                                    

Gökyüzü
Perşembe 20:30

"Eyşan sen ne kaşarsın, ne kaşarsın..."

Gofretten ısırıp yutar yutmaz ekrana tükürdüm. Kenan akşam çalışıyordu ama ben dayanamayarak kaldığımız yerden diziyi açmıştım.

"Ha şöyle! Baştan beri bunu istiyorsun, değil mi?"

En heyecanlı yerinde kendimi kaptırmışken "Ne azdı bu da hemen,"diye mırıldandım.

Kapı o sırada vuruldu, gözlerimi devirip açmamaya karar verdim. Ezel keyfimin içine etmek ve bunu benden almak zorundaydılar!

Hayvan gibi tekmelenen kapıyla hızlıca ayağa fırladım. Sinirle kapıyı açtım.

"Gökyüzü! Naber ya?"

Aslında ben ölüyüm ifademle Allahın kekosu Furkan'a gözlerimi diktim.

"Artık kötüyüm,"diye mırıldandım.

Ellerini ovuşturdu. "Gece de ne soğuk oluyormuş."

Ramiz Dayı gibi tok bir sesle konuştum.
"Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz."

Evet, günün son bölümü bu olmalıydı, fazla kaçırmıştım.

Furkan kaşlarını havaya kaldırdı. "Tamam."

"Sen niye evime geldin? Kırk yıllık dost sandın galiba."

"Yalnız mısın?"

Geriye adım attım.
"Sikecek misin? Korkuyorum."

"Hadi ya, soğukta mı kalayım?"

"Evine git? Mesela?"

Kapıya yaslanıp "Anahtarım yok, evdekiler de şehir dışında biliyorsundur gerçi."

"Gülin?"

Yüzü düştü.
"Kavga ettik, hadi al işte. Zamanında sana az gofret almadık."

"Benden taktik almaya mı geldin? Doğruyu söyle."

Çocuk gibi başını salladı.
"Evet..."

Gözlerimi devirip kenara çekildim. "Bir saniyede g-"

Hemen kapıyı arkasından kapattı. Salona beni beklemeden geçtikten sonra "Anaa Eyşan,"dedi. Masadaki çerezimden ağzına attı ve koltukta yayıldı.

Sinirlerime hakim olamadım.
"Defol git elini yıka!"

"Tamam,"diye kabul etti, ellerini yıkadıktan sonra geri döndü. "Eyşanla sevişmesini açsana bir."

"Furkan, ne istiyorsun?"dedim bıkkınca.

"Gülinle ayrılıyoruz gibi-"

"Şükür."

"Amın feryadına bak sen,"dedi tersçe. "Barıştır diye geldik sana! Gelmiş şükür diyor! Ulan sik meraklısı-"

"Tamam be sus aptallığınla beynimi ele geçirdin,"dedim bağırıp.

"Barıştıracak mısın?"

"Barıştırırım ama git Çağıl'dan özür dile."

"Niye? Ben mi ibneyim? Gelmiş bana sarkıyordu."

"Bak seni gerçekten bıçaklarım,"diye tısladım.

"Olmaz,"dedi ayaklarını masaya uzatarak.

Ayağına bir tane geçirdim.

"Gökyüzü nolursun ulan."

Pislik bir gülüşle yıkık haline baktım.
"Biraz daha yalvar, hatta ayaklarıma kapansana."

Baygın baygın yüzüme baktı. "Sade seni dinler, hadi özür harici düzgün bir şey istersen yaparım."

Diziyi durdurarak ayağa kalktım, açık olan balkon kapısına baktım. "Önüme düş."

"Balkondan mı atacaksın?"

"Keşke."

Balkonda sigaramı yaktım. "Anlat, ben pişman olmadan anlat."

"Bak mekandayız,"dedi o da sigarasını çıkarıp. "Garsona en sevdiği tatlıdan söyledim. Sipariş gelene kadar konuşuyoruz falan filan. Benim eski kız... tamam dürüst anlatıyorum. Fuckbuddy geldi. Ama eski tamam mı? He bir de otuz bir yaşında. Arkadaş gibi selam verdi, birkaç şaka döndü, haliyle ben de güldüm. Gülin Hanım delirdi tabii! Tatlıyı yüzüme yapıştırıp gitti. Yok kaç yaşında kadınmış, eskort muymuş bu doğru söyleyecekmişim..."

"Eskort muydu?"

"Hayır lan, yeni boşanmıştı kadın."

"Boşandı mı?"dedim dümdüz bir bakışla. On şey söylese dokuzu yalan, biri şüpheliydi resmen.

"Boşanmak üzereydi."

Balkondan aşağı baktım. "Yemin ederim ki midemi bulandırıyorsun."

"Yav işte ben kadınım tanıyorum de. Bahsetme."

"Gülin'e senin gibi birisi için yalan söylemem,"dedim dumanı üflerken.

"Sana ne demeli? Kenanla aranda kaç yaş var?"

"Elli yaş mı var?"diye homurdandım.

Kolumu tuttu.
"Gökyüzü, konuş işte bak size sarmıyorum. Minik arkadaşlıklar..."

Gözlerimi devirdim. "Temas etmesene,"deyip ondan uzaklaştım.

"Vebalı mıyız göt?"

"Hayır, malsın!"

"Gökyüzü bak Allah belamı versin ki çok seviyorum."diye yalvardı.

"Toksiksin ve ona zarar vereceksin,"dedim alayla burnunun dibine girip. "Neden sana yardım edeyim? Çağıl'ı ve Evrim'i bu kadar üzdükten sonra Tanrı'nın bunu cezasız bırakacağını mı zannettin? Yaşattığını yaşamadan ölmezsin."

"Meleksin değil mi?"diye taklit etti beni. "Senin de karanlık bir yönün var Gökyüzü. Yüzünde ben görüyorum, diğerleri görmüyor."

"Hadi bulsana,"diye güldüm.

"İnsan gibi konuşmaktan anlamayacağını biliyordum. Ya gidip Gülin'e dediklerimi iletirsin ya da sana da dayak neymiş öğretirim."

"Lütfen döv, sonuçları seni şaşırtacak."

"Bayılırsın bak,"diye güldü.

Omuz silktim.
"Emin olma derim."

Kızmaya başlamıştı. Sigarasını söndürerek balkondan aşağı attı.
"Oğlum sen beni kavgada görmedin mi? Bu rahatlık nereden geliyor?"

Yüzüne gülümsemeye devam ettim. "Vuramayacaksın. Çünkü gerçek bir korkaksın, cesur ayaklarındasın sadece."

"Gökyüzü beni kışkırtmak istemezsin."

"Ne duruyorsun? Korkak!"diye güldüm. "Gülinle de sen insan olmadığın için konuşmayacağım."

Yüzüme inen darbe hiç acıtmamıştı, başımı tekrar Furkan'a çevirdim.

"Ulan ben seni sikmez miyim san... Hala mı gülüyorsun?"

"Her gün dayak yiyen birisi için sinek ısırığı gibisin."

"Dudağın kanıyor, ben gözünü korkutmak için..."

Kanı o an hissetmiş ve silerken "Defol git evimden,"diye tıslamıştım.

"Peçete,"deyip uzatınca sinirle güldüm. "Orospu çocuğunun tekisin."

"Sen de küfürbaz olmuşsun iyice!"diye hayret etti.

Peçeteyi sertçe geri uzattım. "Ben senin arkadaşın değilim. Hiçbirimiz senin bir şeyin değiliz. Gülin de buna dahil, seni bırakacak çünkü karakterisizin tekisin. O da dayanamayacak, biteceksin Furkan. Son günlerini iyi geçir."

Onu kapıya kadar ittirip yüzüne kapattım.

Senin de karanlık bir yönün var Gökyüzü.

Yüzünde ben görüyorum, diğerleri görmüyor.

furkan bayma

Gofret {Texting} bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin