31| her gün ilk gün gibi

2.5K 277 127
                                    

Oasis-Wonderwall





Rüya gibi geçiyor olması muhtemeldi.

Yani böyle betimlememiştim daha önce hayatımı ve nasıl anlatacağımı da bilemiyordum. Elbette zengin olmamıştım, piyango tutmamıştı ya da bir anda okul ortalamam tavan yapmamıştı, mezun olmamıştım, mükemmel bir işim de yoktu– tamam, böyle anlatınca epey kötü görünüyordu ancak diğer tarafta, terazinin öteki yanında Taehyung vardı. Kim Taehyung. Aldığım düşkapanını en iyi hediyesiymişçesine seven, sonrasında beni öpücüklere boğan Kim Taehyung. Yeni yıla havai fişekleri görmek için çıktığımız balkonda öpüşerek girdiğim Kim Taehyung, genel olarak öpüştüğüm sevgilim yani. Çölde su bulmuşuz ya da daha önce kimseyle öpüşmemişiz gibi davrandığımız doğruydu, yalan yok ama belki de Taehyung yalnızca verdiği sözü tutmaya çalışıyordu. Bilmiyordum ancak yeni yılda, o gece yani evde benimle bulunması bile bir lütuftu çünkü partilemeye gideceğinden epey emindim, sabaha karşı döneceğinden ya da hiç dönmeyeceğinden. Hep öyle olurdu.

Bu defa ne Seokjin hyung ne de Jungkook bizi bir partiye götürmek için uğraşmıştı ancak bir yerlerde mutlaka eğlenen birilerinin olduğu kesindi. Zaten Jungkook bizi partiye çağırmasa bile o gece (biz henüz uyumamıştık) sabaha karşı Jungkook Taehyung'u arayıp onu yardım etmesi yanına çağırmıştı. Anlaşılan bir partide midesi delinene kadar içmişti ve telefonda Taehyung'u bulana kadar T harfi ile başlayan herkesi aramıştı. Neyse, epey sarhoştu yanına gittiğimizde ki Taehyung'a yardımcı olmak adına onunla gitmiştim, bu doğru bir karardı çünkü Jungkook kollarını iki yana açıp bizim omuzlarımıza attığında ve ağırlığını bize verdiğinde yere gerçekten zor bir yolculuk geçireceğimiz kesindi. Biraz ağırdı. Yani en azından benim tek başıma taşıyamayacağım kadar. Havai fişeklerin, sokaklardaki kutlamaların ve sarhoş insanların arasından taksiye binmek için çıkmamız gereken yola kadar yürürken de bağırarak şarkı söylemişti. Kutlama tarzı bir şey de değildi, epey hüzünlü bir şarkıydı doğruyu söylemek gerekirse. Her neyse.

Çalkantılı özel hayatlar dışında ki bu hayatlar benim ve Taehyung'un sevgili olmasını, Mirae'nin eski nişanlısına dava açmasını, Seokjin ve Namjoon hyungun arasının kötü olmasını, Jungkook ve Yoongi hyungun ayrılmış olmasını, Taehyung ve Namjoon— Uzun lafın kısası çalkantılı özel hayatlar dışında, akademik hayatımızın da devam etmesi gerekiyordu. Bir yandan da Taehyung'un modellik kariyeri vardı, biz birlikte finale çalışırken genelde bir de kişisel bakımını sürdürmeye çalışıyordu. Taehyung ve ben yüzümüzde kağıt maskelerle ders çalışırdık ya da saçma sapan şeyler yapardık, bir ara beni delirttiğinden kırmızı ruju kırıp attım çünkü bana ruj sürmeye çalışıyordu bir yandan kendi dudakları kıpkırmızıyken, zaten yüzümü de o şekilde epey öptüğünden alnımda bile kırmızı dudakların izi vardı. Makyaj temizleyici almak zorunda kalmıştım onun yüzünden? Her neyse.

Ancak asıl nokta, asıl endişem yani, finallerin başlayacağı pazartesiden önceki cumartesi gününde onunla çekimlere gidecek olmamdı. Epey geriliyordum. Çok fazla. Onun yanında nasıl görüneceğim, oradaki insanlar nasıllar, herkes eminim çok güzeldir, beni beğenmeyecekler, Taehyung'u rezil edeceğim gibi şeyler düşünmeden edemiyordum. Taehyung'a anlatsaydım bunların saçmalık olduğunu söylerdi, kime anlatsam saçmalık derdi zaten ama kim ne derse desin endişelerimi yok edemezdi muhtemelen. Ancak Taehyung'u kameraya poz verirken görmek istiyordum, orada canlı bir şekilde nasıl göründüğünü. Bir de bütün fotoğrafları telefonuma kopyalamak istiyordum ama bunun için Taehyung'un suç ortağım olması gerekiyordu. Halledilemeyecek şey değildi aslında. Güzel plan.

Taehyung'un beni çağırmasını bekliyordum, o saçına yapılacak değişiklikler yüzünden erken saatlerde gitmişti ve  çekimler için hazırlanmaya başladığında benim oraya gitmem gerekecekti. Aynada kendimi izliyordum,  uzun bir süre bunu yapmaya devam ettim. Saçlarımı sürekli değiştirdim, boynuma bir fular taktım, çıkardım ve kolye taktım, üstümdeki kıyafeti pantolonumun içine soktum ama sonra yine dışarı çıkardım. Çok kararsız ve gergindim, hem yeni insanlarla karşılaşacak olmam hem de o insanların tescilli çok iyi görünüyor olması üzerimde bir baskı hissetmeme neden olmuştu. En son bütün kıyafetlerimi yakıp kapüşonluyla gitmeyi bile düşündüm ancak Taehyung bana mesaj attığında çok geçti. Hazırlanacak vaktim yoktu. Yine de gidene kadar, bütün yol boyunca tamamı boyunca telefonumun ön kamerasından kendimi kontrol ettim. Belki artık abartıyor olabilirdim.

Sentimental | vminWhere stories live. Discover now