17| ihtiyacım yok

2.6K 347 363
                                    

Harry Styles-Golden




Bazı şeyler olurdu, düşünmekten ne kadar kaçınırsanız kaçının, işin sonunda kendinizi yine o noktada bulurdunuz, sanki sizin haberiniz bile olmadan zihniniz, kalbiniz, bedeniniz, her şey değişirdi. İş bunun farkına vardığında kabullenmekteydi ve eğer kabullenmezseniz hiçbir zaman gerçek sayılmazdı. Bunu biliyordum, bunun farkındaydım ama asıl farkında olduğum ama kabullenmek istemediğim bir şey vardı. Hayatımı her yönüyle değiştirebileceğini bildiğim bir şey, geçmişi ve geleceğimi, bütün anılarımı.

Ben bundan uzak durmak istedim çünkü konu o olduğunda, onunla ilgili olduğunda ben risksiz olan yolda kalmak isterdim, garantide olmak ve konfor alanımdan çıkmamak. Çünkü düşündüğümde, bir noktada benim ne hissettiğim değildi önemli olan. Günün sonunda onun yanımda olmasıydı, ne şekilde olduğunun bir önemi yoktu bunun ve düşünüyordum da... bu pek sağlıklı ve normal bir bakış değildi. Bu... pek... sıradan arkadaşlara göre bir düşünce de değildi.

"Uyanmayacak mısın artık?"

Onun sesi, gözlerimi açmama neden oldu. Bacaklarımız birbirine dolanmıştı, Taehyung benden biraz daha aşağıda durduğu için başı boynuma denk geliyordu, burnumun önündeki saçları burnumu kaşındırmıştı.

"Sarhoş olan benim ama akşamdan kalma olan sensin." Kollarımın arasından çıkıp biraz uzaklaştı ve ellerini yüzüne yerleştirdi. "Ucuz atlattık."

"Hımm?" Ben de gözlerimi ovaladım ve ona baktım dikkatle. Üzerini giyinmediğinden üşüdüğünü düşündüm.

"Yok bir şey."

"Çekimlerden sonra kutlama işlerine bir ara vermelisin diyorum," dedim ve komodinin üzerinde duran su şişesine uzandım doğrulup, Taehyung da yataktan kalktı ve benim elbise dolabımı açtı.

"Banyoya gireceğim." Söylediğime cevap vermeden kendine göre birkaç parça seçti. "Yarına ödevim vardı, istersen kahvaltı ettikten sonra Moon'a gidelim ya da... bize."

"Moon olur. Oradan size geçeriz. Akşam orada kalalım."

Başını sallayarak odadan çıktığında gözlerimi masanın üzerinde duran hediye paketine çevirdim. Tuhaf. İçindeki şeyi merak etsem de görmemek için çaba harcıyordum, sanki Taehyung benim için bu kadar büyük bir şeyi aldığı için... Ayağa kalkıp masaya gittim ve kutunun kapağını kaldırdım, içinde bir kazak vardı. Özenle yerleştirilmiş ve kağıtlara sarılmıştı. Aynı Mirae'nin giyeceği türden şeylere benziyordu, benim için çok pahalıydı ve kabul etmek için de zor bir hediyeydi. Taehyung'un nasıl yaşadığını biliyordum sonuçta. Kağıtların arasından kazağı çıkardım ve kutunun kapağını kapattım, kutu bile zarar görmesini istemeyeceğim türdendi, yatağa elimdeki kazakla birlikte otururken gerçekten de aklım allak bullak olmuştu. Böyle hissettirmemeliydi, bilmiyorum, parmak uçlarım uyuşmamalıydı. Ellerim buz gibi olmamalıydı, sanki zihnimde alarmlar ötüyormuş gibi hissetmemeliydim. Oyalanmaya son verip kazağı askıya astım ve bir sırt çantası hazırlamaya başladım kendime.

*

"Sana söyledim, saçını kurut, dedim."

Kahve dükkanının kapısını aralarken hapşırdığımda Taehyung arkamdan homurdandı.

"On dakikaya kurudular zaten."

"Kurumadılar, dondular, geri zekalı." Beni içeri doğru itti.

"Öyle mi? Sen asıl kendi saçlarına bak, aptal!" Taehyung'un saçları benimkinden daha uzundu ve on dakikalık duş alma süremde elbette kurumamıştı, dışarı çıktığımızda ikimizin de saçları sonuç olarak nemliydi.

Sentimental | vminWhere stories live. Discover now