24| böyle ve bu şekilde

2.5K 338 261
                                    

Halsey-Alone





Her şey umduğum gibi miydi yoksa çok daha iyisi mi, bilmiyordum. Hiç bu noktaya geleceğimizi düşünmemiştim, hayır, düşünsem bile kendime umutlanmak için fırsat vermemiştim. Hiç düşünmemiştim, şeyi, Taehyung'un da benimle aynı hissediyor olabileceğini. Ancak o günün sonunda, ilk seferkinin aksine dip dibeydik. Birbirimizden kaçmamştık o "ilk" seferki gibi ya da ben zihinsel bir çöküş yaşmamıştı, diğer seferlerde yaptığımız gibi hiçbir şey yaşanmamış gibi de davranmamıştı. Uyandığımızda.. Biz... Tamam, biz demek doğru değildi, uyandığımda ben ilk kez böyle bir şey yaşamışım gibi hissetmiştim. En yakın arkadaşım ve ayrıca aşık olduğum kişiyle. Onunla konuşmam gereken zamanın geleceğini biliyordum ancak şimdilik... bu sessizliğin tadını çıkarmalıydım belki de... İtiraflar her zaman sancılı bir süreç olurdu.

"Peki öğrendiğin yemekleri bana ne zaman yaparsın?" dedim onun da uyandığını anladığımda. Başını göğsüme yaslamıştı ve bana sarılıyordu ben ilk gözlerimi açtığımda. Elimi saçlarının arasına daldırmıştım ve uyanmasını bekliyordum.

"Günaydın," dedi, sesini duyduğum anda yanaklarım yanmaya başladı. Tamam, yüzleşmeye o kadar da hazır değilmişim ama belki de o da değildi, başını kaldırmamıştı. "Erken mi uyandın?"

"Az önce."

Sessiz kaldı.

"Taehyung, sence de..."

"Daha sonra?" Duraksadığım anı fırsat bilip beni tamamen durdurmuştu. "Çünkü... sanırım yetişmemiz gereken bir okul var ve konuşursak uzunca bir süre bu odadan ayrılacağımızı sanmıyorum." Dirseğini yatağa yaslayıp başını kaldırdı, üzerimde olan kolunu kaldırıp saçlarımı yüzümden çekti.

"Doğru. Haklısın."

"Hımm. Ayrıca yemek değil de... güzel bir tatlı yapmak istiyorum. Onun için de beklemen gerekecek."

"Neden ki?"

"Tatlı yapmak sandığımdan çok daha zormuş," iç çekti. "Banyo ilk benim, haberin olsun."

"Hayır."

"Taş, kağıt, makas oynayalım?"

"Hayır, sen hep kazanıyorsun."

"Çünkü hep en başta makas yapıyorsun."

"Tamam, yapalım, bu defa kazanacağım," dedim, ellerimizi kaldırıp havada salladık. Makas yaptım, tekrar çünkü o bunu söyledikten sonra yapmayacağımı düşündüğü için kağıt yapacağını ummuştum ancak yine kaybettim.

"Sana söylemiştim..."

"Bu haksızlık."

"Şimdiye kadar banyo sıran gelmişti." Taehyung uzanıp yanağımı öptükten sonra ayağa kalktı. "Hemen çıkarım."

Tekrar yorganımı çeneme kadar çekip odanın içinde kendine kıyafet arayışını, sonra da kapıdan çıkışını izledim. Uzanırken karar verdim. Derslere girmek zorunda olduğumuzdan şimdi konuşmak gerçekten iyi bir fikir değildi ancak akşam, derslee bittikten sonra birlikte yemeğe gitmeyi teklif edip orada onunla konuşmaya karar verdim. Jungkook haklıydı ona söylemem gerektiği konusunda. Emin olsam da olmasam da ne fark ederdi ki? Bir süre sonra Taehyung anlayacaktı, herkes anlayacaktı, şimdiden üç kişi biliyordu bile ve aslında ilk öğrenmesi gereken kişi Taehyung'ken onun en sona kalıyor olması saçmaydı. Yataktan kalktım, Taehyung'un benim için aldığı kazağı dolabımdan çıkardım.

*

Dersler bitene kadar tek yaptığın defterime bir şeyler karalamaktı. Sadece akşam ne diyeceğimi, kendimi nasıl ona anlatabileceğimi, hangi kelimeleri kullanmam gerektiğini düşünüyordum. Ona ne söylemeliydim, hangi cümlelerle? Sadece sevdiğimi söylesem yeter miydi yoksa uzun uzun mu anlatmalıydım nasıl hissettiğimi? Bunu söylerken elini tutmalı mıydım, Taehyung ne derdi, sonunda ağlar mıydım, muhtemelen ağlardım. Sonucu ne olursa olsun. Ancak içimde bir yerlerde sonucunda karar vermiş olmanın hafifliği de vardı, sanki omuzlarımdan bir yük kalkmış gibi. Gerçi son adımı gerçekleştirmeden karar vermemek gerekirdi.

Sentimental | vminDonde viven las historias. Descúbrelo ahora