HAYATIMDAKİ KADIN

127 13 0
                                    

İstanbul'da bugün çok yağmur yağıyordu Oya Hanım bir mutfak bir de dikiş odası arasında mekik dokuyup duruyordu. Dikiş makinesinde kendisine kalın kumaştan uzun bir ceket dikiyor arada mutfağa giderek ocaktaki yemeklerini kontrol ediyordu. Marzo Bey odasında çizim yapıyordu arada ağrıyan belini dinlendirmek için oturuyor sonra ayağa kalkarak çizimlerine devam ediyordu. Yatağının üstüne sırayla koyduğu çizimlerine bakınca çok sevindi fakat epeyce yorulmuştu, kendisine bir kahve yapmak için mutfağa gittiğinde mis gibi kokularla karşılaştı.

Uzun koridorda yürüdü ve dikiş odasının kapısına geldi. Oya Hanım o kadar işine dalmıştı ki onu fark edemedi Marzo Bey seslenince arkasına döndü.

-Ben çok çalıştı yoruldu, siz de yoruldu ben kahve yapmak. Mola, siz diyor hımm çay molası.

-O zaman ben çay yaparım siz tepsideki böreği kesin.

-Kesmek biliyor ben. Oya Hanım mutfağa gitti ve fırından börek tepsisini çıkarıp tezgahın üstüne koydu, raftan iki tabak çıkardı bıçağı Marzo Beye uzattı.

-Bunun adı peynirli börek. Marzo Bey kırık diliyle öyle güzel ''Peynirli börek '' diyordu ki Oya Hanım güldü.

-Ben tek başına yaşadı yıllar oldu, ilk siz birlikte yaşıyor ben sizi üzüyor çok özür dilerim.

-Yok beni üzmüyorsunuz, siz çok saygılı ve kibar bir beysiniz dedi Oya Hanım gözlerini kaçırarak. Marzo Bey saygılı biliyor ben, kibar nedir? dedi ve hızlı adımlarla odasına gidip küçük sözlüğünü getirdi ve aradığı kelimeyi bulunca

-Gentile kibar, oo grazie Oya Hanım sizde öyle birisi.

-Marzo Bey böyle düşündüğünüze sevindim. Marzo Bey bu seferde ''Sevinmek'' kelimesini küçük sözlüğünde bulmaya çalışıyordu.

İstanbul da artık yaz bitmiş ve sonbaharın aylarından ekim gelmişti ve Marzo Bey işe gitmek için odasında hazırlanıyordu, dışarı da yağmur yoktu fakat soğuk vardı. Kalın kışlık ceketini dışına ve ince boğazlı kazağını da içine giymiş deri siyah eldivenlerini de ellerine geçirdikten sonra evden çıkmıştı. Ayağının altında ezilen sonbahar yapraklarına baktı sonra başını kaldırdı yol kenarındaki ağaçlardaki dallarda sararmaya başlamış ve bir de daha yeşil kalmış yapraklar dikkatini çekti. Onları insanlar gibi düşündü, yeşil olanlar gençler, az sararmış olanlar orta yaşlılar, çok sararmış ve daldan yere düşecekleri günü bekleyen ise çok yaşlılar ''Acaba benim yaprağım '' dedi kendi kendine sözünü tamamlamadan arkasından birisi ona seslendi.

-Marzo Bey merhaba Ben Nergis şu evde oturuyorum hem komşuyuz hem de ben Oya'nın en yakın arkadaşıyım sizinle hiç tanışamadık kısmet bu güneymiş dedi ve elini uzattı. Marzo Bey hemen tek elindeki eldiveni çıkarıp bu kadınla tokalaştı fakat onun söylediklerini pek anlayamamıştı, birincisi çok hızlı konuşuyordu, ikincisi bilmediği bir çok kelime söylemişti ve bunlara sözlükten bakmaya vakti yoktu.

-Hoşça kalın Nergis Hanım dedi ve hızlı adımlarla yürümeye devam etti.

-Adam Türkçe'yi sökmüş ayol dedi Nergis çünkü onu anladığını zannetmişti ve soğuk havada şalına daha çok sarınıp evine girdi.

Marzo Bey çalıştığı şirkete gelince çizimlerini hemen Betül Hanıma gösterdi.

-Siz beğendi, bir yanlış var?

-Marzo Bey artık bu dili güzel konuşmayı öğrenmeniz lazım, siz beğendiniz mi, bir yanlış var mı? diye sormanız gerekiyor. Ben sizin için bir dil kursu bulacağım, şimdi siz bir çay için ben bu çizimleri Cengiz Beye göstereceğim dedi ve çizimleri kucakladığı gibi oradan çıktı. Patronun odasının önüne gelince sekreterine

Bir İtalyan'la Aşk ( KİTAP OLDU )Where stories live. Discover now