HANIM KÖYLÜ

146 4 0
                                    

Bazen olayları düzeltmeye çok çalışırız fakat başaramayız ve olduğu gibi bırakırız bir bakarız hepsi kendi kendine düzelmiş, işte buna zaman her şeyi halleder demektir.

Beş sene sonra bugün

Oya'nın evinin uzun koridorunda koşan üç yaşındaki küçük bir erkek çocuğu avazı çıktığı kadar ''Mami, mami '' diye bağırıyor sesi açık pencerelerden bahçeye kadar geliyordu. Oya ve Nergis mutfakta yemek yapıyorlardı ve Nergis bu sesi duyunca

-''Oyacığım benim küçük oğlum Fiko uyanmış ben şimdi onunla ilgileneceğim yemek işini sana bırakıyorum'' demiş ve kendisine koşan bu çocuğa kollarını sonuna kadar açmıştı. Bahçede oturan Guido Marzo'ya dönerek:

-Dostum Polly'nin bu bebek karnındayken bile Nergis çoktan annesi olmuştu. Polly bunu ye şunu yeme kendine dikkat et, bunu yapma şunu yap, hatta çocuğun ismini bile kendisi koydu. Babasının ismi Fikret'miş fakat herkes ona Fiko diyormuş bak Polly'nin oğlunun ismi de Fiko oldu. Sabah kalkıyor ''Mami '' diye bağırıyor akşam yatıyor ''Mami '' diye bağırıyor bu ses kulaklarımdan girip beynimde ötüyor. Polly ve kocası tatilden gelselerde alsa oğlunu diyeceğim fakat Nergis'in onu bırakmaya hiç niyeti yok.

-Nergis hep seninle çok ilgilendi Guido şimdi ise Fiko ile çok ilgileniyor diye kıskanıyorsun bence. Nergis Hanım'ın hiç çocuğu olmadığı için bu çocuğu evladı gibi seviyor bu ne kadar güzel.

-''Nergis açıktık yemek hazır değil mi?'' dedi Guido.

-Oya hazırlıyor ben Fiko'yu doyuruyorum açıkmış çocuk.

- ''Bak Marzo haklı değil miyim?'' dedi Guido Marzo ise dostuna bakıp sadece gülümsemişti. Yanlarına Nermin'in kızı Zeynep geldi.

-''Marzo dede bak nasıl çizdim'' dedi ve elindeki resmi ona doğru uzattı.

-''Zeynep şurasını yamuk çizmişsin'' dedi Marzo ve onun kalem tutan küçük elinden tutup düzgün çizmasini öğretiyordu.

-Marzo bak sende hazır bir torun sahibi oldun, gördüğüm kadarıyla onu çok seviyor kendin gibi yetiştiriyorsun.

Oya önünde önlük elinde telefon onların yanına bahçeye gelmişti.

-''Zeynep bak annen telefonda seninle konuşmak istiyor al bakalım'' dedi Oya elindeki cep telefonunu torununa uzatarak.

-Kızım Zeynep'im benim, eve gel kızım, seni çok özledim baban seni almaya gelsin mi kızım? Bak küçük kardeşinde burada gel eve onu sev kızım.

-''Hayır gelmem onu getirdiğiniz hastaneye geri verin o gitmeden ben eve gelmem. Yeni bir kardeş istemiyorum sana da küstüm babama da küstüm'' dedi Zeynep ve elindeki telefonu sandalyeye bırakıp odaya kaçmıştı. Telefonu oradan Oya aldı.

-Kızım üzülme daha küçük kardeşini kıskanıyor büyüyünce unutur üzülme hadi ben kapatıyorum yemeğim ocakta.

-Bak Orhan Zeynep eve gelmek istemiyor ben kızımı özledim onu al buraya getir.

-''Kızımıza annen çok güzel bakıyor Nermin hem Zeynep büyüyünce kardeşini çok sevecek bırak biraz daha kalsın orada hem sen bu kızımız Yağmur'la zor baş edebiliyorsun iki çocuk seni çok zorlar güzel karım o her zaman bizim kızımız hem ben de onu çok özlüyorum'' dedi Orhan ve gazetesini okumaya devam etti.

-Ben Betül'ü arayacağım onun büyük oğluda küçük oğlunu çok kıskanmış bir psikologla görüşmüşlerdi ben adresini alacağım.

-Yapma Nermin bazı şeyleri zamana bırakmayı öğren zaten o çok güzel hallediyor.

-Hayır Orhan ben Betül'ü arıyorum.

''Ara Nermin ara her zaman ki gibi sen haklıymışsın kocacığım diyeceksin. Bak annenin bu İtalyan adamla evlenmesine izin ver annen çok mutlu olacak dedim beni dinlemedin karşı çıktın fakat şimdi evliler ve mutlular çünkü ben insan sarrafı oldum dedi içinden konuşarak ''

Bir İtalyan'la Aşk ( KİTAP OLDU )Where stories live. Discover now