16 | jeongin's heart

6.1K 672 1K
                                    

jeongin kendini mekandan attığı gibi koşarak uzaklaştı. Koşabildiği yere kadar gitti. En sonunda gecenin karanlığı ve ayın yansıdığı denizin önüne geldi. Önünde duran demirliklere tutundu ve soluklandı. Karşısında duran deniz ay ışığının altında çok güzel parlıyordu. Burda her zaman güzel hayaller kurmuştu şimdi ise bu hayalleri başına yıkılmıştı.  İçi dolmuştu, bardaktaki son damla bile taşmıştı. Yaşadığı şeyler çok ağırdı. Kandırılma hissi tarif edilemez bir şeydi özellikle en yakınları tarafından uzun zamandır ayakta uyutulduğunu bilmek berbattı.

öğrendiği günden itibaren herkese bağırıp çağırmamak için o kadar zor durmuştu ki, bir hafta boyunca ona gülen sahte yüzlerden çok fazla iğrenmişti.

daha fazla dayanamayıp karşısındaki denize doğru bağırmıştı. Çığlığı acıyı ifade ediyordu. Bağırdıktan sonra tekrar nefes nefese kalmış, fark etmeden tutunduğu demirlikleri sıkmıştı.

"jeongin.." kapattığı gözleri duyduğu kendi ismiyle açılmıştı. Ses tanıdıktı bu sesi dibine kadar tanıyordu, yavaşça sesin sahibine döndü.

hyunjin karşısındaydı. Onunla oynayan kişi karşısındaydı, jeonginin tek düşündüğü hangi yüzle karşısında olduğuydu.

jeongin dayanamamış ve hyunjine doğru hızlı adımlarla yaklaşıp yumruk atmıştı, hyunjin sendelenmiş yanındaki ağaca tutunmuştu.

"nasıl buraya gelebildin? hiç mi utanmıyorsun? sen bana şaka mı yapıyorsun?" jeongin sesinin ayarını kontrol etmiyordu. Tamamen bağırarak konuşuyordu.

hyunjin zar zor yutkundu ve ona doğru döndü, "böyle olmasını istemedim."

jeongin gülmeye başladın, "böyle olmasını istemedin ha? aman ne masumsun...ne diyeceksin? zorla yaptım falan mı? karşında çocuk mu var senin?"

"yaptığımı doğru kılan bir şey yok biliyorum.."

jeongin hyunjine bir yumruk daha atmıştı, acısını çıkarmak istiyordu ama ne yaparsa yapsın hissettiği şeyler geçmiyordu.

"eğlendin mi hyunjin? bu kadar zaman beni kandırırken beraber eğlendiniz mi? çok mu komikti?" hyunjin cevap veremiyordu, diyebileceği hatta yapabileceği doğru dürüst açıklaması bile yoktu.

jeongin sinirini alamamış ve hyunjinin yakalarından tutup kendine çekmişti, "söyle hadi! neden cevap vermiyorsun?konuşsana!"

hyunjin onun yüzüne bile bakamıyordu, "nasıl öğrendin..?"

jeongin tekrar güldü ve hyunjini itti, "seni sikeyim. Tek sorun nasıl öğrendiğim mi? tüm olay bu mu?" hyunjinde sesini istemeden yükseltmeye başlamıştı, "madem biliyordun neden sustun? böyle olunca rahatladın mı?"

ve bir yumruk daha jeongin dayanamamış bir yumruk daha atmıştı hyunjine, "bana utanmadan hesap mı soruyorsun? sen..sen korkunç bir insansın."

"evet jeongin, ben korkunç bir insanım. Lanet olsun o gün gözümü kararttım ve günlerce seni yatağa atmak için uğraştım. Hoşuna gitti mi bunları duymak ha?" jeongin gözünden akan yaşlarla ve nefret dolu bakışlarıyla hyunjine bakıyordu, "bana böyle bir şey yapacağını söyleseler inanmazdım."

"güvenini boşa çıkarttığımı biliyorum.."

jeongin ses tonunu azaltmıştı, "beni sevdiğini düşünmüştüm."

hyunjin duyduğu sözle gözlerini kapatmış ve arkasını dönmüştü. Elini yüzüyle kapatmış duyduğu lafı sindirmeye çalışıyordu. Jeongin gözyaşlarıyla birlikte hıçkırmaya başlamıştı, "istediğini aldıktan sonra neden tekrar yanıma geldin ki? neden benimle ilgilendin...o söylediğin sözler hepsinin altı boş muydu?"

Childhood Friends | hyuninWhere stories live. Discover now