17 | we can go from here

5.8K 640 854
                                    

jeongin hıçkıra hıçkıra jisoo'nun kollarında ağlıyordu. Her ne kadar arkadaşları bugün eve dönmesini istemese de o eve gitmek istemişti. Onu eve bıraktıklarında jisoo kardeşindeki değişikliği fark etmişti. Her zaman neşeli olan çocuk şimdi ölü gibi karşısındaydı. Beraber jeongin'in odasına gideceklerdi ama jeongin o odaya girme cesaretinde bulunamamıştı çünkü orda ona her şey hyunjin'i hatırlatıyordu.

o yatağa yatmak istemiyordu o odada durmak bile istemiyordu bu yüzden geldikleri gibi jisoonun odasına girmişlerdi. Jisoo jeongin'in odasına gidip kıyafetlerini almış ve giyinmesi için bir süre bekledikten sonra odaya girmiş beraber kırmızı, pembe tonlarında olan yatağa uzanmışlardı. Şimdi ise ablasının kollarında ağlıyordu, "ne olduğunu sormayacak mısın?"

"sormama gerek yok biliyorum çünkü.." jeongin ablasının kollarının arasından yavaşça çekildi, "nasıl?"

jisoo derin bir iç çekmişti, "ben senin ablanım aptal ilgisiz görünsem bile ne olduğunu anlayabiliyorum. Onunla seviştiğini de biliyorum hatta duşa boş yere girmediğini onunla beraber girdiğini de biliyorum."

jeongin hatırladığı şeylerle gözlerini kapatmıştı. Jisoo onun ellerini tuttu, "onun sana yaptığı şeyi nasıl anladığımı soracak olursan evde bir haftadır ölü gibi dolaşıyordun. Mesajlarını kontrol ettiğimde öğrendim." jeongin kafasını salladı ve ablasının kolları arasına tekrar girdi, "onu unutabilecek miyim?"

"başta biraz zorlanırsın ama zamanla unutursun."

"unutana kadar nasıl dayanacağım?"

"jeongin...hiçbir şey başta acı çekmeden düzelmez. Evet başta çok zorlanıcaksın en ufak ayrıntıda bile aklına gelecek...izlediğin dizi olsun, gezdiğin yerler ne varsa sanki o varmış gibi hissediceksin.."

jisoo derin bir nefes verip sözlerine devam etti, "ama daha sonra alışacaksın bir süre sonra onu düşünmeyeceksin ve aynı şeyleri hissetmeyeceksin bile yaran kabuk bağlayacak gibi bir şey."

"onu hatırlamak istemiyorum ayrıca odama bile girmek istemiyorum." jisoo dudaklarını ısırdı, "istersen gidebiliriz." jeongin tekrar çekildi, "nasıl yani?"

"nasıl olsa yaz tatile girmiş sayılırsın küçükken gittiğimiz yazlığa gidelim orası hâlâ duruyor hem kafa dinlemek için gayet uygun hatırlasana sen çok severdin orayı."

jeongin kafasını salladı, "evet.."

"hadi kalk." jisoo yatağından kalkmış ve dolabının kapağını açıp orta boyda olan valizini çıkarmıştı. Jeongin ona şaşkın gözlerle bakıyordu. "Nasıl yani şimdi mi?"

jisoo kafasını salladı, "evet nasıl olsa ehliyetim ve arabam var. Annemlere bir şeyler uydurdum gittiğimizde hadi kalk çabuk yaz tatilini güzel bir şekilde geçireceksin."

jeongin ablasına gülümsemiş ve kalktığı yataktan bir süre ona sarıldıktan sonra zor da olsa odasına girmiş ve alması gereken eşyalarını almıştı. Bir süre oyalandıktan sonra oturma odasına gelmişti, geldiğinde jisoo hazırlanmış bir kağıda yazı yazıyordu.

"ne yazıyorsun?"

jisoo yazdığı notu görünen bir yere bırakmıştı, "gittiğimizi haber veriyorum zaten ararlar bizi merak etme adresi vermemeleri içinde uyardım hadi çıkalım." Jeongin kafasını sallamış ve valizini alıp sessizce kapıdan çıkmıştı. Ablasıyla birlikte arabaya doğru ilerlemiş, bagaja ikisinin bavullarını koyduktan sonra arabaya binmişlerdi.

Childhood Friends | hyuninWhere stories live. Discover now