1.1 | dost tavsiyesi

1.1K 145 29
                                    

Sirius Black, kimsenin kendisini göremeyeceği bir ara sokağa girip Cisimlenirken; Yoldaşlık'ın toplantısının orta yerinde belirebileceğini düşünememişti.

"Bay Black, bu ne hoş sürpriz!" diyerek gülümsedi, uzun ve eski masanın en başında oturan Albus Dumbledore. Yaşlı yüzündeki kırışıklıklar gün geçtikçe artıyor olsa da Sirius, ihtiyarın hepsine taş çıkartacağına bahse girebilirdi. "Biz de tam toplantıyı bitiriyorduk. Çekinmeyin lütfen ve ah, endişelenmeyin, önemli hiçbir şey kaçırmadınız."

Sirius, sesini çıkarmadan kendisine çevrilen gözlere kısaca baktı ve Dedalus Diggle ile Gideon Prewett'in arasındaki boş sandalyeye oturdu. Bu tür toplantılar, neredeyse her gün yapılırdı. Görevlerinden dönenler son durumu paylaşır, kimi zaman yeni görevlendirmeler olur ve bazen de yalnızca güncel pozisyonlar hakkında yorum alışverişinde bulunulurdu. Masada yan yana oturmuş olan James ile Lily Potter ikilisinin kendisine yönelttiği endişe dolu bakışların farkında değilmişçesine Dumbledore'a yoğunlaştı Sirius. 

"Bay ve Bayan Potter, görevlerinin ardından elde ettikleri bilgileri paylaşmışlardı. Görünen o ki, Voldemort doyumsuzca takipçi toplamayı sürdürüyor." Hogwarts müdürünün bu cüretkâr tavrı karşısında masadaki herkes ürperdi. Birçokları, Karanlık Lord'un adını anmaktan hoşlanmazdı. Sirius ise isimden korkmanın lüzumsuz olduğunu biliyor ancak yine de kullanmayı tercih etmiyordu. "Şimdilik, verebileceğimiz yeni bir görev yok. Ölüm Yiyenler işlerini titizlikle sürdürüyor ve çoğu zaman haberimiz dahi olmadan ortadan kayboluveriyorlar. Hepinize katılımınız için teşekkür ederim."

Albus Dumbledore'un el işaretinin ardından, küçük salonu sandalye gıcırtıları kapladı ve Cisimlenmenin getirisi olan birkaç 'Pop!' sesi duyuldu. Yaşlı müdür ise arkasına yaslanmış, gürültülerin son bulmasını bekleyen Sirius'a bir baş selamı verdikten sonra cübbesini sürüyerek kapıdan çıkmayı tercih etmişti.

"Godric aşkına, Pati! Nerelerdeydin? Deliye döndük burada!"

James'in, salonun tamamen boşalmasını bekleyemeyen sabırsız nidası karşısında Sirius'un dudakları yukarı doğru kıvrılmak istercesine seğirmişti. Kendi sandalyesini, mümkün olduğunca az gıcırtı çıkartarak geriye ittirdi ve ayağa kalktı genç büyücü. Yüzündeki gülümsemeyi saklamak istercesine arkadaşlarına arkasını dönerek salonun sol tarafındaki ateşe ilerledi. "Sakin ol, Çatalak. Kafa dağıtmaya gitmiştim sadece."

"Marlene hiçbir şey söylemeden ortadan kaybolduğunu söyledi, Sirius." dedi Lily, eşine nazaran çok daha sakin bir ses tonuyla. Oğlana doğru ilerleyip elini onun omzuna koydu. Bakır kızılı saçları, her iki yandan omuzlarına dökülürken yüzü birkaç gün öncesine göre çok daha solgun görünüyordu. "Görevden döner dönmez Dumbledore'un odasına gidip rapor vermişsin, toplantıyı beklememişsin bile. Senin için endişelendik, hepimiz."

Hareketsizce şöminedeki alevleri izleyen Sirius'un gözleri sulanıyordu ve bu gözlerini uzun süredir kırpmadığı için miydi, yoksa arkadaşlarına duyduğu sevgi yüzünden mi emin değildi. Sanki tüm evren onu ağlatmak için seferber olmuşçasına atıldı James. "Sen benim kardeşimsin, Sirius. Bir daha sakın böyle bir şey yapma."

Sesi çıkmamıştı Sirius'un. Fırtına grisi gözlerini acele etmeksizin, yanında dikilen çifte çevirdi ve başını usulca aşağı yukarı salladı. Beraber büyüdüğü oğlanı çok iyi tanıyan James, hissettiklerini az buçuk kavrayabiliyordu. Tek bir kelime dahi sarf etmeden öne atıldı ve Sirius'a sarılıverdi. Bunu bekleyen Black oğlanı, burnunu çekerek çenesini gömmüştü bile dostunun omzuna.

"Bournemouth'taydım." dedi boğuk çıkan sesiyle. Burnunu bir kez daha çekip, ikiliye şefkatle gülümseyen Lily'e baktı. "Bir handa kalıyordum. Endişelenecek bir durum yoktu. Hatta bana çok iyi baktılar."

𝐒𝐖𝐄𝐀𝐓𝐄𝐑 𝐖𝐄𝐀𝐓𝐇𝐄𝐑, 𝘴. 𝘣𝘭𝘢𝘤𝘬Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon