2.9 | sözsüz ninni

899 122 53
                                    

Godric's Hollow'daki evin salonuna, üst kattaki bebek odasından yükselen mırıltılar ulaşıyordu.

"Alyss olmasaydı ne yapardık bilmiyorum. Harry konusunda bize çok yardımcı oluyor." dedi Lily, televizyondaki filmin sesini bastıracak ama oğlunu rahatsız etmeyecek bir desibelde. Onun hemen yanında oturan ve kolunu eşinin arkasına atmış olan gözlüklü adam, başını aşağı yukarı sallayarak onayladı. "Lils haklı. Bazen ben bile Harry'i uyutamıyorum, ama o bir süper kahraman gibi yetişiyor!"

Sirius, bu laflar karşısında bir tavuk misali şişinmişti. Dikkati üzerine çekecek şekilde, diğer koltukta arkasına yaslanarak, "Eh, kimin sevgilisi?" diye böbürlendi ve yanında oturan, göz deviren kurtadama dil çıkardı. Ancak ikisi de gülümsüyorlardı zira bu tür atışmalar onlar için çok alışılageldikti. Hevesle patlamış mısır kâsesinin dibini sıyıran Peter, onların bu hareketi karşısında genişçe sırıttı.

"Ben bir ona bakayım." diyerek ayaklandı Sirius ve geçerken James'in omzuna vurmayı ihmal etmedi. Ancak merdivenin basamaklarına yönelirken yüzündeki zevkli ifade silinmiş, yerini endişeli bakışlara bırakmıştı. Zümrüdüanka Yoldaşlığı da, Çapulcular da son günlerde oldukça zor zamanlar geçiriyorlardı ve bu, her ne kadar yakışıklılığından hiçbir şey kaybetmiyor olsa da Sirius'un çehresine yansıyordu.

Harry doğduktan sonra her şey üst üste gelmiş, Yoldaşlık hem Frank ve Alice Longbottom'un bebeğini hem de Potter ailesinin yeni doğan bebeğini korumaya almakta karar kılmıştı. Bunun için, Fidelius Büyüsünü yapabilmek için, bir Sır Tutucu seçilmesi gerekmişti ve bu süreç de epey zorluydu. Karar almak, çift için güçtü. Aynı şekilde Sır Tutucu seçilecek kişi için de.

İlk başta Sirius düşünülmüştü. Şüphesiz ki, kardeşi ve onun oğlu için canını feda etmeye yanaşacak ilk kişi oydu. Her ne kadar bu durum büyük bir yük anlamına gelse de, Sirius bunu kabul edeceğini bildirmişti bile. Ancak sonra, tüm Yoldaşlık olarak üzerine düşünülmüştü ve Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in de ilk Sirius'u düşüneceği ortaya çıkmıştı. Herkes James Potter ve Sirius Black'in efsanevi arkadaşlığını biliyordu nasıl olsa.

Bu yüzden, Peter'ın Sır Tutucu olmasına karar verilmişti. James, Sirius, Remus ve Peter birbirlerine gözlerini kırpmadan güvenirlerdi; dolayısıyla bu bir sorun teşkil etmemişti. Peter, Sır Tutucu seçilmişti. Tabii ki herkes Dumbledore'un bu büyüsüne ve Peter'ın güvenilirliğine inanıyordu lakin endişelenmek onlar için istemsiz bir içgüdü olmuştu artık.

Bebek odasının önüne geldiğinde, kolunu açık kapının pervazına yaslayıp sevgilisini izlemeye koyuldu.

Alyss'in dolgun dudaklarından sözsüz ancak çarpıcı melodiler taşıyor ve odayı âdeta tüm somutluğuyla dolduruyordu. Genç kadının açık sarı saçları bir akarsunun dalgaları misali omuzlarına yayılırken kehribar gözlerindeki hareler de melodiye eşlik eden bir dans tutturmuştu. Alyss, bir yandan kucağında sarı battaniyesine sarınmış bebeği tutarken diğer yandan odayı, balerin misali zarif adımlar atarak turluyordu.

Alyss'in Harry üzerinde füsunlu bir etkisi vardı. Keratayı Lily, James ve Alyss haricinde hiç kimse tam anlamıyla uyutamıyordu. Remus, Sirius ve Peter üçlüsünden herhangi biri buna teşebbüs ettiğinde oğlan, onların sesinin kötü olduğunu söylemek istiyormuşçasına daha çok bağırarak ağlamaya başlıyordu. Sirius bu iddiaları reddediyor, sesinin mükemmel olduğunu ve bebeğin sanattan anlamadığını ileri sürüyordu elbette; yine de bu, gerçeği değiştirmiyordu. Harry, Alyss'in sözsüz ninnilerine bayılıyordu.

Ancak bu, Sirius'un da çocuğu çok sevmediği anlamına gelmiyordu. Uzun saçlı adam; Harry'e ilk süpürgesini almakla övünüyor, onun babası gibi harika bir Quidditch oyuncusu olacağını iddia ediyor, ona devamlı 'Patiayak' dedirtmek için uğraşıyor ve evdeki herkesi delirtiyordu. Harry'i çok seviyordu Sirius ve onu mutlu etmek için elinden geleni ardına koymuyordu.

Alyss, sevgilisinin kapının önünden fırtına grisi gözleriyle onu izlediğini fark ettiğinde ninnisini bitirdi ve kucağındaki gözleri kapalı çocuğu naifçe beşiğine yatırdı. Harry çoktan yasemin kokulu, huzurlu bir uykuya bırakmıştı bile kendini. Yüzündeki ifadeye bakılırsa da yakın zamanda uyanmayı planlamıyordu.

Sirius, yüzünde geniş bir gülümsemeyle içeri adımladı ve belinden kavradığı sevgilisini kendisine yakın tuttu. İlişkilerinde bu, bir süre sonra bir alışkanlık hâline gelmiş ve birbirlerine yakın durmak için bunu yapar olmuşlardı. "Yine, her zamanki gibi, sesinle oğlanları büyülüyorsun." dedi Sirius alaycılıkla. Alyss'in yüzünde de onunkinin tıpkısı bir sırıtış peyda olmuştu. Kollarını adamın boynuna sarıp tek kaşını kaldırdı. "Bundan şüphen mi vardı?"

Cevabı beklemeyen Alyss'in yüzündeki eğlenen ifade silindi ve yerini, çokça kaygılı ve korku dolu bir ifade aldı. Sirius'un sırıtışı da böylelikle kaybolmuştu. "Çok endişeleniyorum, Sirius." diye mırıldandı Alyss, hafifçe dönüp Harry'e bakma gereği duyarak. Çocuğun huzurla, kendi aldığı battaniyenin katları arasında uyuduğunu gördüğünde çatılan kaşları biraz gevşedi. "İçimde berbat bir his var."

"Endişelenme. Her şey yolunda, bir Sır Tutucumuz var ve güvendeyiz." dedi Sirius, sesini inandırıcı yapmak için efor sarf ederek. Söylediklerine kendisinin de inanmaya çok ihtiyacı vardı zira. Ancak Alyss çoktan başını iki yana sallamaya başlamıştı ve bu, açık sarı buklelerini omzunda hareketlendirmişti. "Bilmiyorum. Bir şeyler içime sinmiyor. Sır Tutucu olarak Peter'ı seçmekle doğru bir şey mi yaptık, acaba?"

Adamın kaşları anında çatılmış ve başını biraz geri çekmişti. "Peter bizim yıllardır kardeşimiz, Alyss. Ben neysem o da aynısı. Ne demek istediğini anlayamadım." dedi hemen, biraz soğukça. Kadının yüzü biraz kasılmış ve Sirius, dinlemeden tepki verdiğinde takındığı yüz ifadesini takınmıştı. "Onu kastetmedim, Sirius. Elbette ki Peter'a güveniyorum. Sadece... Bilmiyorum, belki de bu cins bir şey yerine daha sağlam şeyler yapmalıydık."

Sirius'un yüz ifadesi yumuşamıştı. Aslında, yanlış anladığı için bir nebze suçluluk hissediyordu ve bu tepkiyi verişinin en temel nedeni, Alyss'in, içindeki şüphe tohumlarını filizlendirecek sözcükler sarf etmesiydi. "Bilmiyorum, Alyss. Ben de bilmiyorum. James ile Lily uzun zamandır evden bile çıkmıyorlar, büyüyü Dumbledore yaptı ve biz de konumlarının öğrenilmemesi için her şeyi yapıyoruz. Daha ne yapabiliriz, hiçbir fikrim yok."

Alyss, yorgunca çenesini Sirius'un omzuna yasladı ve iç geçirdi. Odaya, aşağıdaki televizyondan yükselen -televizyonu Alyss ve Lily, erkekleri ikna ederek almışlardı- sesler geliyor ve Harry'nin kısık nefes alış verişleri duyuluyordu. Dışarıda, Alyss ile ilk tanıştıklarındakini andıran bir süveter havası vardı. Yağmur hafifçe atıştırıyor ve cama da patırtılarla vuruyordu.

"Seni çok seviyorum."

Sirius'un fırtına grisi gözleri, şaşkınlıkla irileşti ve duyduklarını idrak etmenin verdiği heyecan, kalbini ilk günkü gibi maratondaymışçasına hızlandırdı. Alyss de hızlı hızlı nefes alıyor, buna rağmen kararlılıkla parlayan kehribar irislerini adamın üzerinden çekmiyordu. "Olur da bir daha söyleyemezsem... Seni çok seviyorum Sirius Black."

Sirius, daha fazla beklemeden dudaklarını kızınkine bastırdı. İhtiras, aşk ve heyecan somutlaşıyor ve ikilinin etrafını çepeçevre sarıyordu. Dudakları bir harmoniyle, görünmez sicimlerle bağlanmış bir uyumla hareket ederken Alyss'in açık sarı saçları okşuyordu Sirius'un yüzünü. Kadının sıcaklığı, adamınkine geçiyordu. Birbirlerini tadarken bir şeyler farklıydı, bunu biliyorlardı. Özlem vardı öpüşlerinde, aşk ve tutku vardı lakin bundan ibaret değildi.

Ayrıldıklarında, nefes nefese kalmış olsa dahi soluklanmak için beklemedi Sirius. Alnını onunkine dayadı, kızı sımsıkı kavradı ve yaseminle ardıç kokusunu soluyabileceği, sıcaklığını hissedebileceği, sonsuza dek beraber kalacaklarına inanacağı kadar yakınında tuttu.

"Seni çok seviyorum Alyssandra Divesty."

𝐒𝐖𝐄𝐀𝐓𝐄𝐑 𝐖𝐄𝐀𝐓𝐇𝐄𝐑, 𝘴. 𝘣𝘭𝘢𝘤𝘬Where stories live. Discover now