14- Direniş

1.3K 135 137
                                    


Selam güzel insanlar

Bu bölümü yazana kadar canım çıktı ilk başları içime sinsede sonları hakkında bir fikrim yok, umarım batırmamışımdır. Yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu?

İyi okumalar

-

Tüm gece boyunca iki gençte yaşadıkları anı düşünmüş, uykularından olmuşlardı. Jungkook, kumral gencin dolgun dudaklarının yanı sıra kalbine ilmek ilmek vurgun yediği gencin güzelliği ile olduğu yerde dönüp durmuştu. Jimin uyuyabilmek için yorgun gözlerini kapadığı her an çıldırması için komplo kurmuştu beyni. Gözlerini kapadığı gibi dudaklarına konan ufak dokunuşu hissetmiş, uyuyamayacağını anlamıştı.

Yasemin çayını yaparken fazla oyalanmıştı, içerideki koltuklardan birine yerleştirdiğinde 'ruhsuz' kitabını alıp kaldığı sayfayı bulmuştu. Bir yandan sehpaya bıraktığı kupadan yasemin çayını alıp yudumlamış, bir yandan kitabına kaldığı yerden devam etmişti.

"Genç adam iki dudağı arasına sinsice giren ince dudakların sahibi genç kızı ne itti ne öpmesine karşılık verdi, o ona verilen takma ad gibi 'ruhsuz'du. Genç kız belki demişti içinden nefesimi hissederse yaşadığını anlar, bir tepki verirdi."

Jimin bu tanıdık satırları okurken aklını kaybedecek gibi olmuştu. Düşünmemek için okumaya başladığı kitap ona hiç yardımcı olmamıştı. Evren kaçtığı düşüncelerden haberdarmış gibi farklı şekillerde gözünün önüne sokuyordu.

Elindeki kitabı sehpaya bırakmış, yasemin çayının son yudumunu alıp kupayı da kitabının yanına bırakıvermişti. Gözleri dışarıda sokak lambasının yansıttığı karşı binada gezmiş, düşüncelerinin sahibi gencin penceresinde duraklamıştı.

Boş bakışlarla yakındığını belli eder bir ses tonuyla kendine kızdı. "Keşke beni öpmesine izin vermeseydim, bu kadar beynimi yoracağını düşünmemiştim."

Derin bir iç çekişin ardından gözlerini pencereden ayırmış, koltuğun ucuna bıraktığı battaniyeyi üzerine çekmişti. "Bedenim alışık değil dokunuşlara, hala etkisinde olmalıyım. Sakinleştirici bile işe yaramadı demek bu. Bir daha bana yaklaşamasına izin veremem."

Battaniyeyi kemirirken tavana öldürücü bakışlar atmış, sanki Jungkook oradaymış ve ona bakıyormuş gibi öfkesini çıkarmıştı. Bundan beş-altı dakika sonra uyku ona kapılarını açmış, onu ziyaret etmesine izin vermişti.

Bu sırada siyah saçlı genç pencerisini usulca açmış, parmaklarının arasındaki siğarayı dudaklarının arasına buyur etmişti. Dumanı üflediği sıra kafasına takılan düşünceler birbirine girmişti.

Jimin'i neden seviyorum?

Onu nasıl sevmeye başladım?

Neden onun inine girmekte bu kadar ısrarcıyım?

Neden beni kendinden uzaklaştırmakta bu kadar ısrarcı?

Neden dudakları bu kadar dolgun ve güzel?

En çok son sorunun cevabı beyninde büyük bir düşünceye yol açmıştı. Sigara tekrar parmaklarının arasından ince dudaklarına yer edindiğinde gözleri kumral gencin olduğu binaya değmişti.

Sadece bir hafta birine aşık olmak için yeterli miydi emin değildi ama aklı çoktan onun ile dolmuşken daha fazla kurcalamaya gerek kalmamıştı.

Sigarasını söndürüp pencerenin kenarında duran küllüğe bırakmıştı. "Daha önce hiç, birinin gülüşünü bu kadar görmek istememiştim, az önce hayal ettiğim gibi tatlı bir tebessümün dudaklarına konması için neler vermezdim."

𝗗𝗶𝘀𝗲𝗮𝘀𝗲'Where stories live. Discover now