26-Sevgili

1.1K 119 200
                                    

Selamlar diseasers 💜

Yine beni zorlayan bölümlerden biri oldu. Bol bol yorum bırakıp keyfimi yerine getirirseniz çok iyi hissedeceğim..

O zaman size iyi okumalar diyorum~

•••

Jungkook bir süre sonra kolları arasında ağlamaktan bitkin düşüp uyuyan genci kendi yatağına yatırmış, bir süre onun çökmüş çehresini izlemişti. Ağlamaktan şişmiş ve morarmış göz altları, içe çökmüş yanakları, parçalanmış dolgun dudakları zor anlar yaşadığını belli ediyordu.

Küçükken yaşadığı şiddetin ve travmanın etkisi minik bedeni tüketmişti. Tüketmeye de devam ediyordu.

Yaklaşık yirmi dakika sonra Jungkook, Jimini izlerken yatağın kenarında uyuyakalmıştı. Bir süre sonra saçlarında hissettiği dokunuşlarla uyandı fakat gözlerini açmadan bekledi.

"Yumuşacık.." duyduğu kısık ve tatlı ses tonu dudaklarının kıvrılmasına neden oldu. Yüzü Jiminden tarafta olmadığı için rahatça gülümsemesini sürdürdü.

Bir an sonra küçük parmaklar saçlarından çekildiğinde boşlukta gibi hissetmekten kendini alamamıştı. Kafasını ondan tarafa çevirip biraz daha saçlarını okşamasını isteyecek kıvama geldiğindende bir haberdi.

Jimin, Jungkook'un bakışlarını yakaladığında yorgun yüzü aydınlandı. Aralarında kısa bir bakışma geçerken hırıltılı bir sesle konuştu uzun olan. "Saçlarıma dokunman hoşuma gitti."

Kısa olan bu cümleyi beklemediği için ne diyeceğini bilemedi. Daha sonra ise fark ettiği şeyle kaşlarını kaldırdı. "Sen uyumuyor muydun?"

"Uyanalı çok olmadı."diye itiraf etti Jungkook. Bir yandan da diğerinin sakin haline alışamadığını ama bunun hoşuna gittiğini düşünüyordu. Şimdiye çoktan 'benim burada ne işim var?'diyerek çemkirmemişti.

"Jungkook.."dedi kuruyan dudaklarını ıslatmak amaçlı diliyle yalamıştı. "Beni neden sevdiğini gerçekten anlayamıyorum, o kadar insan varken benim gibi kir-"

Uzun olan içinden 'yine başlıyoruz'diye geçirdikten sonra dışarıya derin bir nefes verdi. "Sadece biraz zaman ver kendine, o kadar özelsin ki bunu sana anlatamam ama göstereceğim."

Jimin bir şey demedi sadece burukça gülümseyerek olduğu yerde dikeldi. Jungkook'un evinde olduğunu biliyor olmasına rağmen ses çıkarmamıştı. Belki de sadece yorgun olduğu için bunu es geçmişti(?)

"Sana bir şeyler hazırlasam yiyebilir misin?"diye sordu uzun olan ayağa kalktığında. Kumral saçlarını alnından iten Jimin,"Sanırım yiyebilirim ama pek iştahım yok."dedi.

Jungkook tam önüne gelmiş onu yatağa geri yatırırken söylemişti."O zaman sen biraz daha uyu hala solgun görünüyorsun, yemek hazır olunca seni uyandırırım."

Jimin itiraz etmedi. Onu kırmamaya özen gösteriyordu, zaten yeterince ilgisini reddetip kalbini kırmıştı.

Yorgun gözlerini tekrar kapadığında Jungkook çoktan mutfağa geçmiş onun için yemek yapmaya başlamıştı.

Yemek konusunda fena sayılmazdı. İki büyüğünün lezzetli yemeklerini yaparken izlemiş, bir şeyler kapmıştı.

Masanın üzerine dolu tabaklarla doldurduktan sonra adımlarını kendi odasına attı. Jimin'i yatakta bulamayınca kaşlarını kaldırdı.

"Buradayım."diye bir ses duyunca irkilerek arkasına döndü.

Yarı açık banyonun kapısından çıkan ufak beden yanına ilerledi. "Bu kıyafetler rahatsız hissettiriyor, yıkanmam lazım."

𝗗𝗶𝘀𝗲𝗮𝘀𝗲'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin