34.BÖLÜM: "TEVAFUKLAR VE TESADÜFLER"

355 99 27
                                    

34.BÖLÜM: "TEVAFUKLAR VE TESADÜFLER"

"Bazı bedenlerin kavgası, tüm dünyayaydı. Dünyanın kavgası ise adiydi ve adi kavgalar her zaman tenha sokaklarda hüküm sürerdi. Tenha sokaklar ise yalnızca ruhlarımızdaydı. İşte bu derin bir paradokstu."

***

Saatin akrebi eğer ki zamanın yelkovanına ulaşamıyorsa huzursuzluk başkaldırmış demekti. Öyleydi. Tam şu an acı bir huzursuzlukla baş başaydım. Doğrusu baş başaydık. Gözlerim acıdan yaşarıyordu. Bu lanet ortam beni geriyordu. Bu yüksek ve iğrenç insanların sesleri, iki insanın dövüşmesinden zevk alan sadistlerin sesleri beni delirtecekti.

Kafamı daha da kaldırdım. Başlamışlardı. Efkan her zamanki gibi ağırdan alıyordu. Arada bir dengemi kaybedecek kadar canım yanarken elimi omzuma götürmemek için kendimi zor tutuyordum. Bir şeyler yapmalıydık. Böyle durup Efkan'ın bitişini izleyemezdim. Bu bir gerçekti. Birkan'a baktım hızla.

"Bu maçtan sonra koma da kalabilir, bitkisel hayata girebilir, felç geçirebilir hatta ve hatta ölebilir. Bunu niye göremiyor? Neden bunu kafası almıyor? Ben verebilirim, bir şekilde o parayı getirebilirim."

Birkan bana çaresizlikle baktı. "Efkan'ın birikmişi vardı. Ama asla iki milyon dolara yetecek kadar değil. Üzerini biz tamamlayacaktık fakat işler planladığımız gibi gitmedi." Cümlesini bitirdiği esnada gözlerini yukarıdaki VIP odaya çevirdi. Sahra ve Fuat oradaydı. Sonra da onlardan daha uzak olan odaya çevirdi. Orada da Serkan duruyordu. Tekrar döndürdü gözlerini bana. "İzin vermediler. Hepsi bir şekilde o çocuğun önünü kapattı."

Gözlerimi bir saniye olsun Efkan'dan ayıramıyordum. Canının yandığını hissediyor ve elimden hiçbir şey gelmemesine lanetler okuyordum. "Hareket ettikçe bile karnı kasılıyor. Çaktırmıyor ama canı yanıyor..." Birkan'a döndüm. Yüzümde acı ve çaresiz bir ifade vardı. Hayal edebiliyordum. "Birkan bana doğruyu söyle, Efkan neden dövüşüyor?"

Yüzüme baktığında canlı bal rengi gözleri yüzümde dolaştı. Yutkundu. "Rafet'in kızı değil misin sen? Babana sor." Kaşlarım çatılınca ringden ses geldi. Efkan'ın köşeye sıkışmasını izlemek istemiyordum. Adam ardı ardına karnına yumruk atarken, gözlerim doldu. Hızla ringe doğru bir adım attım. Beni tutan elin kim olduğunu bilmiyordum. Yalnızca onu kurtarmak istiyordum. Bağırdım.

"Efkan!"

Sesim koca insanların içinde yutulmuştu belki ancak bu umurumda bile değildi. Karnına her yumruk yiyişinde ömrümden ömür gidiyordu. Kendimi oracıkta öldürmek istedim. Beni durduran kişinin koluma değişiyle acıyla kıvrandım. Zerda yanımdaydı. Beni tutanlardan biriydi. Gözlerimden yaşlar akarken fısıldadım. "Omzum."

Gözleri hemen omuzuma kaydı ve kolumu kıpırdatamadığımı fark etti. Acıdan yerimde bile duramazken korkunç olan bu benim umurumda bile değildi. Efkan'ın oradan kurtulup atak yaptığını görünce durdum ancak biliyordum yine olacaktı. Gözlerim hissizce özel olan kısımlara gitti.

Serkan'ı göremeyince deli gibi kasıldım. Siren sesleri kulaklarımda uğuldamaya başladı.

Sirenler ve bıraktıkları hissiz sessizlikler.

Yalnızca hayal olduğunu düşünürken herkesin gerçek bir sessizliğe büründüğünü fark ettim. Tüm VIP alanlar boşalmıştı. Zenginlerin kaçması daha kolaydı, onlar doğuştan korunuyorlardı, parayla vaftiz edilmişlerdi. Birkan beni bırakıp Efkan'ın yanına koştuğu esnada Mertcan ve Mahir'in yanımda olduğunu hissetim. Zerda bağırdı onlara. "Arabamı arkaya park ettim." Mahir'in eline anahtarı tutuşturdu. "Oradan çıkalım."

LEYL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now