12.BÖLÜM: "KEDER"

580 130 10
                                    

12.BÖLÜM: "KEDER"

"Acı mı kederi varetti? Yoksa varolan kederden mi acı türetti?"

***

Ne yaptığınızı ne yapacağınızı bilmediğiniz anlar olurdu. O anları görüpte nefes alamadığınız zamanlar olurdu. Kendi nefesinizden soğurken hâlâ o bedende yaşamak istememeniz o kadar normaldi ki! Ben de istemiyordum. Bu ruhla yaşamak bu bedenle hayatı işlemek istemiyordum.

Bir çukura düşmüştüm ve beni kurtarabilecek birileri gelmeliydi. Ailem mi? Efkan mı? Kararsızlıklar beynimi bir kurt misali gibi yerken derin bir soluk aldım. Kendi soluklarımda boğuluyordum. Kendi hayatında bir girdaba dolanmış ve çırpındıkça o girdaba daha fazla takılıyor gibiydim. Takıldım;

Önce babama,
Sonra anneme,
En sonda Efkan'a...

Gözlerim odadaki huzursuz havada dolaşırken babama baktım. Babam kaşlarını çatmış Efkan'a bakıyordu. Efkan ise... o tam bir buzdu. Çünkü gözlerinde ve bedeninde hiç bir tepki yoktu. Sadece kaslarının gerildiğini hissediyordum ama sadece hiseediyordum. Az önceki nefretini şu an göremiyordum 

Ortamda gözle görülür elle tutulur somut bir şey yoktu. Efkan birkaç adımda yanıma geldi ve ben tam olarak babam ve Efkan'ın arasında kaldım.  Sağ elini babama doğru uzattı ve buz gibi bakışları odayı doldurdu. Babam önce bana ardından Efkan'a baktı. Bir pot kıracak diye ödüm kopuyordu. Fakat babam korktuğumu yapmadı ve o da sağ elini uzattı ama gülümsemedi.

"Siz kimdiniz?" dedi beni titretecek kadar sert sesiyle. Efkan kendini daha da dikleştirdi ve sanki ben senden daha güçlüyüm dercesine kafasını salladı. Tam ağzını açacakken aşağıya inen ayak seslerini duydum ve herkes o tarafa doğru döndü. Ablam yavaş adımlarla aşağıya indiği sırada Efkan'ın kaşları çatıldı.

Efkan sanki Zerda'yı görmekten huzursuz olmuşcasına gözlerini kapattı. Sağ yanağı seğiriyordu. Ablam ise merdivenlerin başında durmuş öylece Efkan'a bakıyordu. Birkaç adım daha atarak Efkan'ın yanına geldi ve hafif bir şaşkınlıkla gülümsedi. "Sen..." diye mırıldandı ve tekrar gülümsedi. "O gece ki çocuksun."

Kalbim teklerken ablamın bakışlarındaki hayranlığı yakalamıştım. Kaşlarım çatılırken ne oluyor dercesine Efkan'a baktım ve kafamı salladım. Efkan'ın bakışlarını benden kaçırmasıyla beynimden vurulmuşa döndüm. Kalbim öyle bir sızlıyordu ki. Titreyen sesimle söze girdim. "Siz birbirinizi nereden tanıyorsunuz." dedim ikisini gösterirken. Ablam sanki daha demin anneme hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi ve Efkan'a daha da yaklaştı.

Efkan'a gülümsediğinde Efkan kendini toparlamaya çalışırcasına silkelendi ve ensesini kaşıdı. Bu hareketiyle o kadar tatlı görünüyordu ki onu benden başka kimse görsün istemedim ancak ablam görmüştü hatta içerlemiş olduğuna yemin edebilirdim. Zerda babama döndü. "Baba hani geçen gün kapkaça uğradığımı söylemiştim ya." Babam hatırlamışcasına kafasını salladı. "Ha işte o gün beni o gaspçının elinden kurtaran çocuk bu, Efkan."

Başım dönmeye başlarken kendimi kaybettim ve tam düşecekken babam kolumdan tuttu. Kararan gözlerim yavaş yavaş ortamın ışığını algılarken. Efkan tek bunun sebebini anlamıştı ve sürekli gözlerini benden kaçırıyordu.

"Verda iyi misin?"

Babamın sesiyle ona dönmeden başımı iyiyim anlamında salladım. "Sanırım biraz başım döndü. Sabahtan beri bir şeyler yemedim ondandır herhalde." Babam bana kuşkuyla baktıktan sonra kafasını salladı ve sonra Efkan'a döndü ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. Bu gülümsemeyi yüz kilometre öteden tanırdım.

LEYL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now