31.BÖLÜM:"KAYBETMEK"

455 99 22
                                    

31.BÖLÜM:"KAYBETMEK"

"Direnmeden vazgeçmek kaybetmeye eş değerdi. Peki ya sonsuzluğa bile direnirken tek bir noktada vazgeçmek, o da mı kaybetmekti?"

***

Kafamı yavaşça kaldırdığımda şimşek tekrar çaktı. Kulağımdaki kulaklıkta bir küfür duyduğumda ise daha da hızlı koşmaya başladım. "Sen hâlâ şimşek duyunca küfür mü ediyorsun Miray?" Soluk alış verişlerimin arasında yönelttiğim soruya uykulu bir yanıt verdi.

"Verda..." Sustu ve şimşek sesiyle tekrar küfür etti. Bu sefer ki ağırdı. Hıçkırdı ve nihayet konuşmaya başladı. "Ulan sen, yani, hayır sen cidden beni sabahın altısında bu gürültülü havada neden uyandırıyorsun? Yağmur yağmak üzere ve şu an köpek gibi koşuyorsun öyle mi? Derdin ne senin? Kaç saatlik uykunun üzerine koşuyorsun kim bilir? Amacın ne? Hayır bir derdin varsa bana söyle beraber çözelim. Hadi anlat gülüm, hadi."

Artarda uyku mahmuru sesiyle sıraladığı sorulara yanıt vermek için durdum. Hava hâlâ aydınlanmamıştı. Karanlıkta değildi. Tam ortasıydı. Güneş pek sık doğmuyordu zaten bu aralar. Bu yüzden alışmıştık buradaki havaya. Elimdeki su şişesini tek seferde açıp önümdeki banka oturduktan sonra içtim. Ağzımı sildiğimde su sesi geldi. Miray elini yüzünü yıkıyor olmalıydı.

"İşleri bana devretti."

"Kim?"

"Babam."

Sıçrayan su sesi, yere düşen telefonun hışırtısı, hoparlörün titreşmesiyle oluşan ani ses dalgası ve kulağımın bu kadar karmaşık sese verdiği tepki. Yine bir şok dalgası geçiriyordu. "Ne!" diye bağırınca arkadan Suzan Teyze'nin sesi geldi.

"Sabah sabah ne cırlıyorsun Miray?"

Birkaç saniye ses almayınca sevinçle bağırdı. "Anne, en yakın arkadaşım bir milyoner artık. Allah'ım biliyordum. Bundan önce bu fakir kıza aldığım her şeyin mükafatını bana geri vereceğini biliyordum. Sağ ol Allah'ım çok sağ ol."

Duasını öyle içten ve mutlulukla söylemişti ki güldüm. Şakaya vurduğu her halinden belli olan ses tonu ise beni neşelendirmişti. Oturduğum banka yaslandım. Sahilin soğuk havası yüzüme çarptığında terlediğim için üşümeye başlamıştım. Kafamı yavaşça kaldırdım. "Miray okula geleceğim bugün. Sende erken çık. Efkan'a uğramam lazım. Okul çıkışı da holdinge uğrayıp bazı belgeleri doldurmalıyım ve paraya ihtiyacım var."

Hışırtıların ardından tasasız sesiyle konuştu. "Sen milyonerken bile paraya ihtiyaç duyuyorsan biz ölelim." Kendi şakasına güldüğünde bende güldüm. "Şaka maka varsa yardım edeceğim bir şey söyle. Ateşleyeyim sana biraz para."

"Üç milyon."

"Yok ebesinin a-"

Gözlerim kocaman olurken sustu. "Kızım sen sabah sabah kafayı mı yedin acaba?" Miray'ın sessiz kalışından, beyninin hâlâ rakamı sindiremediğini anlamak zor olmamıştı. "Sen bu parayı ne yapacaksın? Kötü işlere mi bulaştın?" dediğinde sesindeki ciddi tonla beraber sıkıntılı bir nefes verdim.

"Ben değil ama Efkan... Baya kötü bir işe bulaşmış. Sonra anlatırım daha koşacak yolum var."

Mırıldandığında uykusunun tekrar geldiğini anlamıştım. Telefonumu kapattım ve telefonumun kırık ekranına bir süre daldım. Sonra kafamı kaldırıp sahile baktım. Bu sabah kendimi çok kötü hissediyordum.

LEYL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now