20.BÖLÜM: "YIKIM"

541 115 25
                                    

*Görsel; Sahra Kervan

20.BÖLÜM: "SUR"

"Öyle her yara iyileşmez, bazıları kangrendir kesip atarsın."

***

19.01.2017

"Niye lan niye? Beni niye sevmiyorsun, yüzüme her bakışında niye yüzünü çeviriyorsun? Neden benden bu kadar tiksiniyorsun? Ne yaptım ben sana, ulan ben sana ne yaptım?" Yüzüme çarpan nefesi ondan daha da tiksinmeme sebep oluyordu.

"Seni hiç bir zaman sevmeyeceğim. Buna artık alış." dediğimde daha da sinirlendi ve ayağıyla bahçedeki sandalyeye tekme attı. Babamın dudakları tekrar öfkeyle aralandı. "N'aptım lan ben sana? Benden niye bu kadar nefret ediyorsun? Neden?" Öyle bir bağırmıştı ki tüm bedenim yerle bir olmuş gibi hissettim.

Gözlerim dolu doluyken haykıramadım. Ona doğru bir adım attım. "Haklısın. Senden nefret ediyorum." Gözleri büyüdü ve aniden yüzüme çok sert bir tokat attı. Tokatın sesi tüm vücudumda yankı bulurken. Sol gözümden bir yaş yerdeki çimlere döküldü. Soğuk hava tenimi kirletti, yağmur temizlemeye çalıştı. Ama daha da beter olmuştu.

Dudaklarım yıllardır ondan sakladığım o anı haykırdı. Artık dayanamıyordum. Boğazım yırtılırcasına bağırdım. "Senden nefret ediyorum. Yıllar önce gözümün önünde öldürdüğün o kadın için senden nefret ediyorum. O kadının her gece rüyalarıma girip rüyalarımı kirlettiği andan beri senden nefret ediyorum. O kadının kim olduğunu düşündüğüm günden beri senden nefret ediyorum."

Gözleri şaşkınlıkla aralandı bu sefer. Dudakları titredi yüzü kıpkırmızı oldu. "Sen?" dedi sesi içine kaçarken. "Nasıl?" diye de ekledi son bir fısıltıyla.

"Sen benim gözlerimin önünde bir cana kıyarken, ben senin gözlerinin önünde her gün kendime kıydım." Babamın eli ayağı titredi. Nefes alamadığını farkettim. "Bunun için mi?" dediğinde gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"Feride'yi öldüreli yıllar oldu. Ben on sene her gece öldüm. Bunun için, bunun için senden her gece nefret ettim. Senden nefret ediyorum. Allah kahretsin ki senden nefret ediyorum!" dediğimde babamın dizleri titredi ve gözlerimin önünde dizlerinin üzerine çöktü. Önümde diz çökerken gözlerini yüzüme çevirdi. Elleriyle başına vurdu.

"Allah benim belamı versin."

Sözleri kaşlarımın çatılmasına sebep olurken son sözleriyle beynimde milyon tane soru işaret oldu. "Önce karımı, sonra kızımı... Allah benim belamı versin!" Babamın gözleri yaşarmıştı.

***

Tırnaklarıma bakarken elimdeki yüzükleri de izliyordum. Babamın sesi bugün yüzüncü kez kulaklarımda çınlıyordu. "Sen ne yaptığını zannediyorsun? O içerideki şovda neyin nesiydi?" Sakin değildi ancak sakin olmaya çalışıyordu çünkü toplantı salonunda Fuat'ta vardı.

Onu umursamazken salondaki toplantı masasına oturmuştum. Miray karşımdaki koltukta, sessizce oturuyordu. Yanımdaki sandalyede sereserpe ve oldukça havalı hir biçimde oturan Fuat, karşımda beni azarlayan babam ve her zamanki gibi onun dibinde bir köpek yavrusu gibi duran ablama her saniye göz deviriyordum. Fuat'ın bakışları bir saniye üzerimden ayrılmamıştı.

"O hisse meselesini neden çıkardın bilmiyorum ama Verda ne yapmaya çalıştığını bulacağım." dedi babam gözlerimi yüzüne çıkarttım ve yapmacık bir şekilde gülümsedim. Sonra tekrar somurttum. Zerda'nın tiz sesi yine kulaklarımı doldurdu.

LEYL (TAMAMLANDI)Kde žijí příběhy. Začni objevovat