11.BÖLÜM: "EZGİ"

631 143 10
                                    

11.BÖLÜM; "EZGİ"

"Bedenim filizleniyor, bir yanım cehennem.
Ruhum çürüyor, bir yanım cennet."

***

Bazı insanlar güçlüdür. Kim ne derse desin, kim ne halt ederse etsin bazı insanlar bunu takmayacak kadar güçlüdür. Ne kadar öyle bir profil çizsem de bir halta yaradığım yok, güçsüzüm ben. Oldukça güçsüz. Güçlü olduğumu düşünen hayat her kozunu oynuyordu ve sanırım bundan nefret ediyordum.

"Bu nasıl bir saygısızlık?" Müdür'ün sesiyle irkilen Miray koluyla beni dürttü ve arkasına dönen müdürün taklidinin yaptı. Gülmemek için yanaklarımın içini dişlerken Sahra'nın yüzüne tuttuğu buza gözlerimi çevirmiştim. Yüzündeki morluk izi giderek belirginleşirken. Soğukkanlı bir şekilde kendimi ciddiyete büründürdüm.

"Peki ya sen Verda? Okulun en zeki kızına da bakın. En son geçen sene niye buraya geldiğini hatırlıyor musun? Korhan bilgi yarışması birincisiydin çünkü. Fakat ne kadar zeki olursan ol böyle bir saygısızlıkla asla karşıma gelemezsin!"

Kafamı müdürün yüzüne çevirdiğimde konuşmaya başladım. "Ve bende ne kadar zeki olursam olayım asla saygısızlığa gelemem." Kaşlarımı çatmış müdürün tam gözlerinin içine bakmıştım. Müdür hiddetle arkasını döndü ve Sahrayla konuşmaya başladı. Kafamı sağ tarafta koltuğa oturmuş ve mavi pantolonunun altına giydiği siyah fileli çoraplarına bakan Begüm'ü gördüm.

Sahiden onun burada ne işi vardı? Deniz'in gözleri gözlerimle buluştuğunda hafifçe gülümsedi. Yeşil ve ela karışımı gözleri kuşkuyla odada gezindikten sonra konuşmamızla ilgili bir hareket yaptığında kafamı yavaşça salladım. Deniz ayağa kalktı, tam odadan çıkmak üzereyken müdürün sesi odada yankılandı. "Sen kimsin ve izinsiz nereye gidiyorsun?"

Begüm dişlerini göstererek gülümsedi. "Öncelikle ben öğrenciniz değilim ve burada azarlamalarınızı dinlemek zorunda olduğumu düşünmüyorum. İkinci olarak da öğrencilerinizle önce konuyu konuşun ve yargısız infaz yapmayın. Bu daha etik bir anlayış biçimi olacaktır. Bundan emin olabilirsiniz. Saygılarımla efendim." dedi ve odadan çıkarken kapıyı yavaşça kapattı.

O böyleydi işte, sakindi ve laflarını bile sakin soktuğu için insanlar ona cevap veremiyordu. Müdür arkasından şaşkınca bakakalırken bir şeyler mırıldandı.

"Ve siz..." dedi bize dönerken sesini yükseltmişti. "Cezalısınız. Cezanızı da yarına kadar yazılı bir şekilde sınıflarınıza göndereceğim. Şimdi hemen odamdan çıkın."

Yavaşça odadan çıkmaya başladık. Müdürün odasının önündeki kalabalıkla gözlerimi devirdim. Efkan ve arkadaşları da dahil olmak üzere herkes buradaydı. Efkan yanıma doğru seri adımlarla gelmeye başladı. Yanıma geldiğinde kolumdan tuttu ve beni çıkışa doğru götürmeye başladı.

"Efkan kolumu bırakır mısın? Canımı yakıyorsun."

O alışkındır bizim canımızı yakmaya. Sen hâlâ hangi akılla bunu söylüyorsun ki.

Hiç mırıldanmalarını sürdürürken Efkan beni okul bahçesine çıkardı ve sinirlendiği için alnındaki damarın belirginleştiğini gördüm. "Neler oluyor?" Sert sözleri tenimi ürpertirken ben de sinirlendim. "Bence en son konuşacak kişi sensin Efkan. N'oldu eski sevgilinin yüzünü morartmam zoruna mı gitti?" Kelimelerim ağırdı belki ama ben o ağırlığı yıllarca göğüs kafesimde taşımıştım.

"Çocukluk yapıyorsun Verda."

"Hâlâ onu seviyorsun değil mi? Bana doğruyu söyle onu hâlâ seviyorsun öyle değil mi?" dedim sesimin yükselmesine engel olamadan.

LEYL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now