37. BÖLÜM: "YOKSUN"

342 99 5
                                    

37.BÖLÜM: "YOKSUN"

"Kulaklar sağır, gidenlere yazılan şiirler kör, parmak uçları felç ve sonsuzluğun çukurunda kader seni bekliyor. Bir kere daha kaybetmen için..."

***

Delik deşik olurdu her daim palavralara alışmış kulaklarım. Her türlü şeyi duymuştum. Bu kadarı da olmaz dediğim her şey olmuştu, kınadığım her hareketi yapmıştım, bulunmam dediğim her ortamda bulunmuştum. Ve ben her daim bir tık üstüne çıkmam dediğim her şeyin bin tık üstüne çıkmıştım. Çıktığım tıklar o kadar çoğalmıştı ki kafamı gökyüzüne kaldırdığımda bile göremiyordum.

Neden sürekli aynı şey oluyordu? Neden sürekli yılmam dediğim an yılmaktan daha da beter oluyordum? Bana yadigar tek şey bu hırçın keder olmuş olamazdı değil mi? Kızların annelerinin kaderini yaşadığını biliyordum ancak hiç mi şaşmazdı bu paradoks, hiç mi bozulmazdı bu düzen? Boşuna mı bekliyordum yani? Yoksa aynı hikayeyi baştan mı okuyordum?

Herkes günahkar.

Oturduğum kaldırımdan kalkmaya çalıştığımda dengemi kaybedip kalktığım gibi oturmak mecburiyetinde kaldım. Kafamı kaldıramıyordum bile. Saat havanın karardığı bir vakte yaklaşmış olmalıydı. Önümden tek tük arabalar geçiyor ve eminim ki bana delirmişim gibi bakıyorlardı. Üşümekten dişlerim titremeye başladığında artık donma eylemi gerçekleşiyordu. Soğuktan tüm vücudum yanıyordu. Hissizleşmiştim. Parmak uçlarım morarmaya başlamıştı. Beynimin içinde sürekli yanıp duran Zerda'nın görüntüsünü bir türlü unutamıyordum.

Üvey olanın o olması çok saçmaydı. Daha önce üvey olabileceğimi çok düşünmüştüm. Hatta bundan emindim. Kesinlikle emindim. Daha sonra babamın boynundaki benin aynısına sahip olduğumu fark ettim. O zaman gidip test yapmaya çalışıyordum ve bu ben beni durdurmuştu. Ancak iki ay sonra şiddetli bir kavganın ardından Miray'ın doktor olan teyzesini araya koyarak o testi yapabilmiştim.

Pozitifti.

O benim babamdı. Aynı bene aynı yerde sahip olduğum babamdı. Çocukluğumun en derinlerinde bir yerde beni sevdiğini anımsadığım babamdı. Gökyüzüne daha yakın olduğumu hatırladığım masum bir anımın içindeki babamdı, omuzlarına oturmuştum. Ama sonrası koca bir boşluktu. Otelin terasına çıkan merdivenlere kadar olan sürenin hangi cehenneme gittiğini bilmiyordum ve ben bu sabah öğreniyordum ki üvey olan hep en çok sevilen ablamdı.

Önümden geçen arabalardan biri yavaşlayınca tenime ince ince nüfuz eden soğuğun yakma eylemi daha da arttı. Siyah transitin zeminde yaptığı gıcırtıyla kafamı kaldırdım. Bu arabaya daha önce binmiştim. Sürücü koltuğunun yanındaki kapı açıldı ve görüş açıma üzerinde siyah kot ceketiyle Adem girdi. Beni görünce ki aptal gülümseyişi yalnızca midemi bulandırıyordu.

Bu dejavu anı beni aptal ederken, Cemil'in arka koltukta klasizmin etkili olduğu bir eserin baş karakteri gibi oturduğunu kafamın içinde canlandırabiliyordum. Adem'in işaret parmağıyla bana gelmemi söylediğinde ona ölmek üzereymişim gibi hissettiğimi söylemek istiyordum fakat titreyen çenem konuşmama izin vermiyordu.

Ancak bundan kaçamazdım ve biliyordum ki kaçmama izin vermezlerdi. Sürücü koltuğundaki Cengiz'i görmemle yavaşça ayağa kalkma eylemini gerçekleştirmem bir olmuştu. Cengiz ve Adem'in Serkan'ın köpeği olduğunu biliyordum. Bu yakıcı hainliğin sırrı umarım benimle mezara kadar gitmezdi ve Cemil her şeyi öğrenip ikisinin de bu hayattaki son nefeslerini kursaklarında bırakırdı.

LEYL (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now