➳22

845 112 92
                                    

İyi okumalar.

[- Benim yüzümden öldü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


[- Benim yüzümden öldü

Gözlerimdeki yıkımlar yerli yerinde dururken karşımdaki adama bakmaya devam ettim.En başından beri fark edemediğim şeyler zihnimde dört dönerken fazlaca yorgun olduğunu yeni yeni fark edişime şaşırıyordum.Gözlerinin altındaki mor halkalar fazlaca belirgindi ve sanki teni, her zaman olan açık renginden çok daha beyazdı.

"Orman,"dedi benim yüzünü inceleyişimi umursamadan."Orman sandığın gibi bir yer değil."Bedenini üzerime biraz daha yatırdı.Son zamanlarda kilo mu almıştı yoksa bu ağırlık,önceden üstüme ağırlığını düzgünce vermeyen bu adamın şimdi kendini tamamen salmış olmasından mıydı?Ikıncı seçeneğin doğru olduğunu düşündüm.Çünkü bedeni kilo almaktan çok vermiş gibi duruyordu.

"Aynı dünyada ayrı boyutlar arasında yaşayıp gidiyoruz.Ölenlerin gittiği,yaşayanların hayatlarına devam ettiği,arafta kalanların çıkmak için delik aradığı pek çok boyut var."Kahverengi gözlerimi,gözlerimden bir saniye bile ayrılmayan simsiyah irislerine diktim.Lafı nereye götüreceğini bilemeyişimle kaşlarım çatıldı.Anında koca ellerinden birini yüzüme çıkartıp baş parmağını çatık kaşıma düzeltmek ister gibi bastırdı.

"Bazı bölgelerde boyut arası duvarlar gerçekten ince olur.Bazen küçücük bir bölgede boyutların birbirini yuttuğu ya da birbirine karıştığı olur.Okulunun etrafını saran bu orman ise bu bölgelerden biri."Kaşımda oyalanan parmağı şaşkınlıkla gevşeyen ifademle yanağıma kaydı.Yumuşak deriyi dürtükledikten sonra avuçladı.

"Ve bu bölgelere giren,bedenini kaybetmiş bir ruhsan o yoğun enerjiden kurtulup çıkman imkansız olur.Jeongguk,"dedi gözlerini kapatırken.Yüzünün acı çeken o ifadeye bürünmesine şahit oldum.Ardından gözlerini aniden açıp yüzüme eğilmiş ve burnumun ucuna dudaklarını dayamıştı.Sanki bu hamlesi acısını geçirecek tüm sorunlarını halledecek gibi büyük bir ciddiyetle durduğu yere bir öpücük bıraktı.Geri çekildiğinde ifadesi biraz daha rahatlamış gibi duruyordu."Jeongguk birbirine karışmış olan o boyutlarda, ormanın içinde sıkışıp kaldı ve hepsi benim yüzümden."

Ağzım şaşkınlıkla açıldı."Nasıl?Nasıl senin yüzünden olabilir?"

Şimdi gözlerimin içine suçunu itiraf etmeye hazırlanan küçük bir çocuk gibi bakıyordu.Siyah gözleri buğulanmış ve çoktan utangaç bir şekilde kirpiklerinin arkasına sığınmıştı.

"Onu kurtarmak istedim."dedi."Ölmesin istedim.Onu yaşatabilirim zannettim."Bedeni kademe kademe gerilirken sakinleştirmek için tıpkı onun da bana yaptığı gibi elimi tombul yüzüne uzatıp avuçladım.Dudakları titredi bu hareketimle ama konuşmak için devam ettiğinde sesinde en ufak bir titreme yoktu."Ölüm meleğinden yardım istedim.Çünkü benim gücüm onu yaşatmaya yetmiyordu.Jeongguk benimle tanıştığında zaten ileri derecede hastaydı.Onu iyileştirmek kaderini değiştirmek demekti."

Titrek bir nefes verdi.Üzerimdeki koca bedeni ince bedenimden uzaklaştı.İlk önce ellerimiz birbirimizin yüzünden kaydı gitti,sonra da yapışık olan bedenlerimiz ayrıldı.Yattığım yerden doğrulup onun gibi oturdum.Şimdi gözleri değil gözlerime yüzüme bile değmiyordu."Jeongguk'un hayatına karşılık yüz ruh istedi benden.Kırk gün içinde yüz ruh toplarsam Jeongguk'un ömrü o yüz kişinin ömürlerinin toplamı kadar uzun olacaktı ama anlaşmayı kabul ettikten sonra zamanında yerine getiremezsem de ödeyeceğim bir bedelin olacağını söyledi."

Tırnaklarımı yavaşça üzerinde oturduğum yatağımın yumuşak yorganına batırdım.Sevdiğim adam tam karşımda kendi ağzıyla sırf Jeongguk için masum insanları öldürdüğünü söylüyordu.Gözlerim sulanırken hıçkırmamak için kendimi kastım.

"Bedel ne olursa olsun ödeyebileceğimi düşündüğümden kabul ettim ama ilk gün kimsenin ruhunu çekemedim.Çünkü ben daha önce kimseyi öldürmemiştim.Ben diğerlerinin öldürdüğü bedenlerin ruhlarını çalardım sadece.Ikinci gün ilk günün kızgınlığıyla küçücük bir köyün tek korunağı olan büyüleri aleve verdim.Kalkanı kırılan köy ormandaki ruhların saldırısına uğradı.Tüm köy bir gecede yok oldu.Oradan ayrılırken kollarımın arasında boyutla bir bütün olmadan kurtarabildiğim 30 ruh vardı."

Dehşetle hıçkırdım.Bakışları anında beni buldu.Bana doğru bir hamle yaptığında yatakta geriye doğru kaydım.Bu hareketim onu olduğu yere çivilemeye yetmişti.Yüzünü acı bir gülümseme kapladı."Biliyordum."dedi derinlerden bir yerden.Öyle ki zorla duymuştum.

Yine de anlatmaya devam etti."Ruhları böyle toplamaya devam ettim ama işlerim düzgün gitmedi.Bir şekilde kırkıncı günün akşamında sadece bir ruha daha ihtiyacım vardı.Her yeri aradım ama hiçbir yerde bir tane bile insan bulamadım.Saldırılar yüzünden köylerini terkedip ormandan gitmişlerdi çünkü."Gözlerinin sulandığına şahit oldum.

"Ölüm meleği anlaşmanın bedelini almak için geldi.Ben her türlü bedeli ödemeye hazırım derken,onun bedel ödemesini istediği kişi hiçbir şeyden haberi olmayan Jeongguk'du.Onu engellemeye çalıştım ama o benden habersiz çoktan Jeongguk'u almıştı."

Gözyaşları yanaklarından bir bir akmaya başladı."Onu yaşatayım derken zaten kısacık olan ömrünü daha da kısalttım.Benim yüzümden öldü ve benim yüzümden ormanda sıkışıp kaldı."

Titreyen bedenimle ona bakmaya devam ettim.Karşımda onlarca insanın ölümüne sebep olan biri duruyordu.Ne yapmalıydım?Ne söylemeliydim?

"Şimdi,"dedi titreyen sesiyle."Şimdi bunları anlattığım için seni de kaybedeceğim.Beni bırakıp gideceksin."

Ona hayır demek istedim.Hayır ne olursa olsun seninle olacağım demek istedim ama böyle bir suçu nasıl görmezden gelebilirdim?

"Ama ben seni bırakmayacağım!"dedi sertce.Birden üzerime atılıp bedenimi kollarının arasında hapsetti.Bu ani gelen hamlenin verdiği korkuyla bir çığlık bıraktım.

"Y-yoongi ne yapıyorsun?"Bedenimi kolları arasından kurtarmaya çalıştığımda kazandığım tek şey daha da sıkılaşan kollardı.

"Lütfen,lütfen beni bırakma.Bana beni bırakmayacağını söyle lütfen!"

"Yoongi bırak!"Delirmiş gibi sürekli aynı şeyi tekrar etmesi endişemi katlarken hiç beklemediğim bir şey oldu.

Önce sesi kesildi,sonra da bedeni hareketsizleşti.Üzerime yıkılan ağırlığıyla oturduğum yatağa sırt üstü düştüm.Üzerimdeki hareketsiz bedeniyle panik halim daha da arttı."Yoongi!Yoongi bana bak,Yoongi ne oldu sana?!"Üzerimdeki bedeninin altından zorla çıkıp bedenimi yana attığımda hiç beklemeden ağır bedenini tutarak sırt üstü döndürmeye çalıştım.

Bir kaç dakikalık uğraşın ardından bedenini döndürebildiğimde çoktan deli gibi ağlama başlamıştım. Yanaklarımdan aşağı akan yaşlar üzerindeki hanboku ıslatırken ifadesiz yüzüne eğildim."Yoongi,"Küçük bir çocuk gibi sızlanırken titreyen ellerim tombul yüzünü buldu.Tenim adeta alev almış tenini bulduğunda bir kez daha bağırdım."Yoongi!"Fazlasıyla ateşi vardı.

"Yoongi,lütfen uyan!Özür dilerim seni hiç bırakmayacağım,lütfen uyan!"Şimdi gözyaşlarım bir bir tombul yüzüne akıyordu.

"Yoongi,uyan!"Sesimi bir türlü duyuramadığım bu adam öylece uyurken göğüs kafesimin içinde daha önce hiç olmadığı kadar şiddetli bir yanma vardı.Bir elim tombul yüzünden ayrılıp acıyan göğüs kafesimi bulurken ne yapacağımı bilememenin verdiği dehsetle sarsılarak gürültülü bir şekilde ağlamaya devam ettim.Öyleki bana seslenen bedeni duymak benim için fazla zor olmuştu.

"Neden o ölmüş gibi davranmak yerine ateşini düşürmek için bir şeyler yapmıyorsun?"Islak gözlerimi camımın önünde oturan bedene çevirdiğimde Taehyung'u gördüğüme ilk defa mutluydum.

wizard¡SopeWhere stories live. Discover now