➳13

1.4K 211 302
                                    

İyi okumalar.

[- Bunu nereden buldun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

[- Bunu nereden buldun

Önümdeki yemek dolu masaya sulanmış gözlerimi diktim.Kaselerden çıkan buharlar havada bir yılan gibi kıvrılarak burnuma ulaştıkça mide öz suyum yukarı tırmanıyordu ve yemin ederim kusmamak için zor duruyordum.

Tüm bedenim,tıpkı zihnim gibi darma dumandı.Gırtlağımda beni ağlamam için fitilleyen kocaman bir yumru vardı ve titreyişlerimin arasında ciğerlerimin sıkıştığını hissediyordum.

Bekledim.Titreyişlerim arasında zor da olsa derin bir nefes alarak sakinleşmeyi bekledim.Tüm bunların geçmesini istedim fakat titremelerim gittikçe daha da gözle görülür hale büründü ve o en sonunda titreyen bedenimi farketti.

"Üşüyor musun?"Kalın sesi kulaklarıma ulaştığında omuz başlarım sarsıldı.Beni önemsiyormus gibi davranan bu adama cevap vermedim.Onun yerine, pijamamın cebimden çıkaramadığım elimi daha da sıktım.Bu hareketimle avucumun içindeki sert nesneyi daha rahat hissetmiştim.Öfkem ve acım avcumdaki yüzükle tazelendi.Aynı anda kendimi öfkenin varlığıyla güçlü,acının varlığıyla da aciz hissettim.

Biraz sonra şöminenin olduğu taraftan gelen gürültüler kulaklarımdaki uğultulara karıştı.Atılan odunlarla harlanan ateş en başından beri eğik tuttuğum kafama aldırmadan yüzümü aydınlattı.Acıyla dişlerimi birbirine kenetledim.Dudaklarımdan aşağıya çeneme doğru inen kurumuş kan lekesi tenimi kaşındırdı,dudaklarım acıyla gerildiğinde daha düzgün kabuk bile tutmamış olan diş izleri tekrar kanamaya başlamıştı.

Üzerime üzerime gelen sert adımlarının sesini duydum."Sorun ne?"dedi başımda dikilirken.Şöminenin kızıl ışığı sırtından vurup uzun gölgesini önüme düşürmüştü.
Gerçekten,her şeyiyle o kadar güzeldi ki gölgesi bile burnumu sızlatmaya yetiyordu.

Ona cevap vermedim.Belki de veremedim."Yemekleri mi beğenmedin?Eğer öyleyse bana ne istediğini söyle.Senin için pişireceğim."

Onu duymazdan gelerek titremeye devam ettim.Sikeyim!Neden böyle yapıyordu?Neden beni önemsiyormuş gibi davranıyordu.Şimdi bile içim yerle bir olmuşken bana umut veriyordu.
Peki ben,ben nasıl bu numaraya kanıyordum?Cebimde karşımdaki bu adamın,ölen sevgilisine verdiği yüzük duruyordu!

Son noktama gelmiştim.Öyle ki dizime düşen tombul gözyaşının kayıp gidişini durduramadım.Bir tane daha,bir tane daha ve bir tane daha...Birbirinin ardından atlayan inci taneleri pijamamda damla damla yer etti.Akan burnumu çektim.Her şey de o saniyede gerçekleşmişti.Min Yoongi,bu sesi duyar duymaz koca eliyle keskin çenemi sertçe kavrayıp yüzüne kaldırmıştı.Minik kara gözleri zaman kaybetmeden açıkta kalmış yüzümde santim santim dolaşırken kan lekesinde duraksadığında çenesinin kilitlenmesine şahit oldum.Öfkeyle daha da kararan gözleri, sulanmış irislerimle buluştu.Sertçe yutkundum.
Bu sırada gözlerimin içinde akmaya hazır bekleyen bir yaş da kayıp çenemi sıkan kemikli parmaklarına düşmüştü.

"Nasıl oldu?"Sert sesiyle sordu.
Yüzümdeki kan lekesini kastettiğini biliyordum ama nasıl cevap vermem gerektiğinden bihaberdim.Ben cevap vermeyince "Nasıl oldu dedim."diye konuştu tekrardan.Bu sefer sesi bir öncekine göre daha da yüksekti.

Çenemdeki elinin sıkışı canımı acıtacak raddeye geldiğinde yüzümü buruşturarak konuştum."Be-ben düştüm."Sesim ağlayışımın verdiği bir titrekliğe sahipti ve gözlerine bakamıyordum.Koca baş parmağı alt dudağımı bulunca hıçkırdım.

"Böyle bir saçmalığa inanacağımı mı zannediyorsun?"Alt dudağımın üstünde duran baş parmağını sertçe etime bastırdı.Acı bir inlemeyi kuru dudaklarım arasından özgürlüğe kavuşturdum, hızlıca geri çekilmeye çalıştığımda güçlü kolunu belime sararak bedenlerimizi birbirine yapıştırdı."Bana doğruyu söyle Hoseok.Bu diş izleri kasıtlı yapılmış kadar derin.Uzun süre ısırmışsın.Derdin ne?"Köşeye sıkışmıştım.Eğer ona mantıklı bir cevap veremezsem beni rahat bırakmayacaktı.

"Söyle Hoseok."dedi tekrardan.Sabrının sonuna gelirmiş gibi bir hali vardı.Aynı şekilde ben de bir su balonu gibi patlayıp içimdeki her şeyi akıtmamak için zor duruyordum.

"Yoongi bırak!"Kalan son gücümle çırpındım fakat belime sardığı kolunu milim oynatamıyordum.

"Kes sesini!Hemen bana neler olduğunu söy-"

En sonunda bana bağırıp durmasına daha fazla dayanamayıp cebimdeki yüzüğü çıkarttım ve tam gözlerinin önünde tutum."Sorun bu tamam mı!Sorun bu!"Sesim öylesine yüksekti ki bunun ses tellerime geçici süreliğine de olsa hasar vereceğinin farkındaydım.

Derin bir nefes alıp kara gözlerinin yüzüğün üstünde duraksayışını izledim.Sanki zaman,ağırlaşmış gibi her şey yavaş çekimdeydi.Önce minik kara gözleri kademe kademe kızıllaşarak taze bir lav akıntısına dönüştü.Sonra hızlanan nefeslerini işittim kalp çarpıntılarım arasında.
Göğsü sertçe inip kalkıyordu ve ben yavaşça,az önceki cesaretimin uçup gittiğini farkettim.

Bedeni kaskatı kesilirken bir kaç saniye içinde boğazında şişen damarların şakaklarına kadar ulaştığını görmüştüm.Saniyelik diyorum çünkü bu görüntüye şahit olur olmaz boğazımdan tutulup havaya kaldırılmam bir olmuştu.Bu hareketiyle yüzük elimden düşüp onun ayaklarının ucuna yuvarlanmıştı.Hızla,boğazımı saran eline tutundum.

Ben nefes almakta zorlanırken,"Bunu nereden buldun insan!"dedi tükürür gibi tüm nefretiyle.Aramızda soğuk rüzgarlar esti o an.Sanki o ve ben en başından beri iki yabancıymışız gibiydi şimdi.Kalbim en başından beri ilk defa bu kadar yaralandı.Tüm bu yaşananların arasında en çok 'insan' kelimesiyle kırıldığımı farkettim.
Biliyorum, insandım neticede ama o bana hep küçüğüm derdi...

Sızdıran gözlerimle havadan ona baktım.Boğazımı saran parmaklarının ucundaki o uzun tırnaklar etimi yırtıyordu.Ona 'Yoongi canımı yakıyorsun!' demek istedim, fakat nefesim daralırken ağzımdan çıkan tek şey "Se-seni seviyorum."oldu.

Saniyelik olarak boğazımı saran o parmakların gevşediğini hissettim.
Öfkeyle titreyen gözlerindeki kor kızılının güçsüzleştiğini gördüm.
Şaşırmıştı belki, belki de iğrenmişti ama umursamadım.Ciğerlerimdeki son havayla tekrar fısıldadım."Se-seni seviyorum Yoo-Yoongi.Minik ka-kara gözlerin,benim koyu kahvelerime değdiğinden beri..."Beklenmedik bir şekilde elini birden açıp beni yer çekimine teslim ettiğinde dizlerim üstünde yere düştüm..

Gözlerimin önünde siyah benekler uçuşuyordu.Gırtlağım feci halde yanarken öksürüklerim arasında nefes almaya çalıştım ama bu benim için çok zordu.Ne kadar derin nefesler alırsam o kadar uzun krizlere girip zorla aldığım havayı da dışarı atıyordum.

Neredeyse beni öldürecek olduğu gerçeğini görmezden gelmeye çalıştım, sulu gözlerim duygusuzca dikilen bedenini bulurken.Ben deli gibi öksürürken yavaşça eğildi fakat hedefi ben değildim.O an ben,onun umrunda bile değildim.Hipnotize olmuş gibi yerdeki yüzüğe uzanıp onu kemikli parmakları arasına aldı.Akıtan gözlerimle yüzüğü öpüşünü izledim ve bu benim için son darbe olmuştu.

Kalbim ortadan ikiye yarılıp minik parçalara bölündü.Bedenimi soğuk bir alev sardı.En başından beri hem duygusal hem de fiziksel olarak o kadar çok çökmüştüm ki şimdi dönüp bakınca kendimden eser bulamıyordum.

Çenemi ve dişlerimi birbirine kilitleyerek yerden kalktım ve ona bakmadan tam karşıda olan kapıya koştum.

Ben kimdim ki zaten?Ben kimdim de birisi beni sevecekti?Ben gram sevgi haketmeyen eziğin tekiydim.

wizard¡SopeWhere stories live. Discover now