➳25

893 112 85
                                    

İyi okumalar.

[-Sen varsan her şeye dayanabilirim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


[-Sen varsan her şeye dayanabilirim

Masa lambasının titrek ışığı odadaki  karanlığı yumuşatırken bu yarı aydınlık ortamda yansıyan ışıklar doğrudan elimdeki kutuya vuruyordu.Saatlerdir kucağımda hiçbir şey yapmadan oturduğum kutuya...Sadece izliyordum,kutunun içinde uyuyan tüyleri geceden bile daha karanlık olan kuşu.

İri bedeni fazlaca yorgun duruyordu.Öyle ki ben kutusunun kapağını açtığımda bile kafasını bir kez olsun kaldırıp bana bakmamıştı.Neyin yorgunluğuydu bu?

Bedeninde şöyle bir göz gezdirdiğimde herhangi bir yara görememiştim fakat yine de iyi durumda olduğunu söyleyemezdim.Canlı durması gereken tüyleri mat bir karanlığa gömülüydü ve aradaki kırıkları görebiliyordum.Sanki tutup hafifçe çeksem hepsini elimle alabilirmişim gibiydi.

Titrek bir nefes verdim.Onu bu daracık kutudan dışarıya çıkartıp bir şeyler yedirip içermem ve yarası var mı diye daha detaylı bakmam gerekti.Jimin yarası olmadığını söylese de kendim emin olmadıkça rahat edemeyecektim.

Pijamamın sağ kolunu yavaşça yukarıya sıvazladım,tenimi açığa çıkarttım.Ardından elimi kutunun içine doğru uzattım.Kuş bu hareketimle anında gözlerini araladı, ardından kafasını dikip bana baktığında elim duraksamıştı.Bu ani hareketi beni korkutmuştu,belki de dokunmamı istemiyordu.

Boncuk gözleri gözlerimi bulurken bir müddet hiç kıpırdamadan birbirimizi izledik.Hiçbir şey yapmadığına emin olduğumda sakinliğinden cesaret alarak bir kez daha denemeye karar verdim.Neticede istemiyor olsaydı kutunun içinden çıkmak için çırpınma şansı vardı.

Duraksayan elim tekrar hareket ederek saniyeler içinde iri bedenine ulaştı.İlk parmak uçlarım değmişti simsiyah tüylerine.Tüyleri ne sert ne de yumuşaktı.Bir müddet elimin durduğu yeri usulca okşadım.Hoşuna gidermiş gibi hiç kıpırdamadan onu sevmeme izin verdi.

Onu dışarı almak için elimi bedenine sardığımda gözlerimin sulanmasına engel olamadım.Tuhaf bir şekilde o an sadece ağlamak istedim.Dolu dolu olan gözlerime siyah minik boncukları andıran gözleriyle baktığını biliyordum ama benim tek gördüğüm şey gözümün önünde biriken o tuzlu sıvı ve ardındaki cisimlerin puslu görüntüsüydü.

Yavaşça hıçkırdım.Bu sırada diğer elim de iri bedeni bulmuş ve nazikçe kutunun dışına çekmişti.Boşalan kutuyu bacaklarımı titreterek kaydırıp düşürdüm ve kuşu dizlerime bıraktım.

"Yoongi,"dedim yavaşça.Ellerim kuşun bedeninden bir saniye bile ayrılmıyordu."Bu sen misin?"Ardından elmacık kemiğimden aşağı akan o tuzlu sıvı kayarak kucağımdaki kuşun kafasına bir yağmur damlası misali düşmüştü.

Her şey o an gerçekleşti,kucağımdaki kuş sabrının sonuna gelmiş gibi uçarak ellerimden kurtulmuş ve doğruca odanın ortasına süzülmüştü.Kendi etrafında dönmeye başladığında etrafında bir hortum oluştuğunu görmüştüm.Ardından saniyeler içinde bu hortum etrafa siyah tüyler savurarak patlamış ve içinde bir beden ortaya çıkmıştı.Min Yoonginin bedeni...

wizard¡SopeWhere stories live. Discover now