➳30

1.1K 116 76
                                    

İyi okumalar.

İyi okumalar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

[-Son kez

"Sakinleş artık bebeğim."Üzerimdeki ağır beden konuştuğunda biraz daha mızmızlandım.Koca ellerini yüzüme sarmış kirpiklerimde birikmiş gözyaşlarımı silmeye çalışıyordu.

"Jimin nerede olduğunu bildiği halde bana söylemiyor Yoongi."dedim ona göre minik olan elimle kocaman elini ittirmeye çalışırken."Dışarıda çok yağmur var.Nereye gidebilir?"

Ağladığım için bükülen dudaklarıma eğilerek sert bir öpücük kondurdu.Doğrulduktan hemen sonra bu öpücük yetersiz gelmiş olacaktı ki dişlerini sıkarak tekrar dudaklarıma doğru eğildi."Yalnız kalmak istemiş olabilir."Hemen ardından dudaklarını dudaklarıma sertçe örtmüştü.

Dudaklarıma yaptığı işkence bir kaç dakika sürdükten sonra ayrıldığında nefes nefese suratına baktım."Her şey düzelecek değil mi?"Minik kara gözleri dudaklarımdan yukarı kayarak iri gözlerime tutundu.
"Düzelecek."Kendinden emin çıkan sesini duymak saçma bir şekilde İçimi rahatlatmıştı.

Yüzümdeki ellerini kollarımın altından geçirip yattığım yerden doğrulmamı sağladı.Doğrulan bedenimi beklemeden  kendine çekip sıkıca sarıldığında ona aynı şekilde karşılık verdim."Sen benim yanımda olduğun sürece hiçbir şeyin kötü gitmesine izin vermem."

İçimi titreten o kalın sesle yüzümü sıcak boynuna gömdüm.Yoongi'yi seviyordum,onu çok seviyordum...
Bundan asla pişman değildim ama Jin hyungun bana olan o kırgınlık dolu bakışlarını sürekli hatırlamak beni çok yoruyordu.Sanki bir suç işlemişim gibi hissediyordum.Sanki kötü bir şey yapıyormuş gibi...

"Biraz daha o adamı düşünmeye devam edersen onu bulu-"Sığındığım sıcak boyundan yüzümü hızla çektim ve hemen ardından elimi ince dudakların üzerine örttüm.Bu hareketimle gittikçe hırçınlaşan kalın sesi kesilmişti.Kızıla dönmeye başlamış irislerine bakarak yutkundum."Kes şunu Yoongi,manasız kıskançlığın ne yeri ne de zamanı."Yağmurun cama vurunca çıkardığı tıkırtılar hızını artırırken elimi çekmeden aramızda sessizce bir kaç saniyenin daha devrilmesine izin verdim.Sadece gözlerime baktı.Tüm o hırçınlığına rağmen elimden kurtulmak yerine benim çekmemi bekliyordu.

Biraz sonra dudaklarının baskısını avuçlarımda hissettiğimde huylanarak elimi çektim.Bunu yapacağımı bilirmiş gibi konuşmaya başladı."Ben seni tenine değen rüzgardan bile kıskanırken bana manalı manasız kıskançlıktan bahsedemezsin."

Sertçe yutkundum.İçim karıncalanıyor gibiydi.Alnını alnıma sürterek bedenini bedenime yapıştırdı."Sana söyledim.Seni asla bırakmam,seni istemeye cüret edeni de ya-" Bu sefer sözünü kesen şey elim değil dudaklarımdı.Daha fazla bizi geren şeylerden konuşmaya gerek yoktu.O da öyle düşünüyor olmalıydı ki ince dudaklarını kalp şekilli dudaklarımın arasına aldığımda bana memnuniyetle karşılık verdi.

Odada yankılanan ıslak sesler kulaklarıma gelirken inlemeden duramadım.Bunu beklermis gibi üzerime biraz daha abanıp geri devrilmemi sağladı.Bunun nereye gittiğini biliyordum ve bunu şimdilik istemiyordum.Hem canım hala yanıyordu hem de Jin hyung yüzüme bile bakmazken Yoongi'yle o işi yapamazdım.

"Yoongi dur."dedim güç bela.Omuz başlarından ittigimde zorla da olsa ayrılmıştı.Yakaladığım nefes alma fırsatından yararlanarak derince soluklandım."Şimdi olmaz."Gözlerim,yüzünde hayal kırıklığı belirtisi ararken tedirgince söyledim ama beni yanıltarak düşündüğüm gibi bir tepki vermedi.Onun yerine alnıma yumuşak bir öpücük bıraktı."Sen ne zaman istersen..."Ardından bir öpücük de çilli burnumun ucuna gelmişti.

"Seni seviyorum."dedim yavaşça.İnce dudaklarının ucunun memnuniyetle kıvrılışını hayranlıkla seyrettim.Gözleri kısılırken bir öpücük de çeneme bırakarak boynuma sokuldu."Ben de seni seviyorum."dedi kokumu içine çekerken."Herkesten, her şeyden çok seviyorum ve bunu sana tarif edebileceğim yeterli kelime dizisini bulmam imkansız."

"Özür dilerim."Jin hyungun gözlerimden kaçarak kurduğu kırgın cümlenin içimde bir yerleri ezdiğini hissettim.Göğüs kafesime tonlarca yük biniyor gibiydi."Sana öyle söylemem büyük bir hataydı.Düşünmeden kurulmuş bir cümleydi.Ben, ben.."Tuhaf şekilli ellerini saçlarına atıp koyu tutamları yolmaya başladığında refleksle kollarını tuttum.Tenine ateş parçası değmiş gibi kasıldığında ne yaptığımı farkedip hızlıca geri çekilmiştim.

"Hyung,"dedim az önceki olayı görmezden gelerek."Seni anlıyorum,sadece sakinleş."Onu suçlamıyordum.Sevgine karşılık bulamamanın nasıl hissettirdiğini anlıyordum.Bu sadece aşk olarak da değildi.Pek çok kez gösterdiğim sevginin yarısını bile göremediğim zamanlar olmuştu.Bok gibi bir histi ve sadece değersiz hissedip kendinizde hata arayarak zamanınızı heba ediyordunuz.

Gözleri gözlerimi bulduğunda ıslak kirpiklerini kırpıştırdı."Benden nefret etmiyor musun yani?"Çocuk gibi çıkan sesiyle burukça gülümsedim."Hayır,
hayır hyung.Ne yaparsan yap senden nefret edemem ki."Cümlemin hemen ardından kasıntı duran omuz başları rahatlayarak alçalmıştı.Yine de hâlâ gergin hissettiğini biliyordum.Çünkü ben de öyle hissediyordum.

"Ben,ben korkunç bir hyungum."dedi yavaşça.Büyük gözlerinin içi gözyaşlarıyla dolmuştu."Ben,hyung olmak istemeyen korkunç bir hyungum.Ben sadece..."İri bir damla kirpiklerinden aşağı düştü ve o daha fazla konuşamadı.

"Hyung ağlama."Çatlayan sesim benim de birazdan ağlayacağımın habercisiydi adeta."Bundan sonra sadece gülelim.Ağlamaktan bıktım."Sürekli ağlamaktan bıkmıştım.Ben artık hep birlikte gülelim istiyordum.

Burukça gülümsedi.Kısılan gözlerinden çoktan ikişer damla daha düşmüştü."Seninle gülemem ki..."Boğazıma bir yumru otururken ne demek istediğini çok iyi anlıyordum.Dışardan duyulduğunda hiçbir anlam ifade etmese de ben ne demek istediğini anlıyordum.Ben içerideki yıkımı görebiliyordum.

"Başka biriyle gül o zaman."Sesim huysuz bir çocuk gibi çıksa da ciddiydim.Bana takılı kalmak onun için hiçbir zaman iyi olmayacaktı.Yoluna bakmalıydı ama onun tek yaptığı şey yolun ortasında dikilip beni izlemekti.Beni beklemek saçmalıktan ibaretti çünkü ben çoktan varacağım yere ulaşmıştım.

Gözlerini gözlerimden çekerek uzakta bir yerlere dalıp gidermiş gibi oldu.Kızaran burnunu izledim bir müddet."Başka birini sevebilir miyim?"Bana değil de kendine soruyordu bunu.Her ne kadar zor olursa olsun beni unutabileceğine emindim ama bunu o fark etmediği sürece bir işe yaramazdı.

"Sevebilirsin hyung.Hem de çok güzel seversin."Gözleri anında gözlerimi buldu.Ona buruk bir gülümsemeyle cevap verdim.Gözlerim dolar gibi olmuştu ama kesinlikle ağlamayacaktım.

Kısacık bir ömürle geldiğimiz şu dünyada birine takılıp kalmanın ne faydası vardı ki?

Jin hyung da bunu fark edecekti.Ne kadar acıtsa da bir süre sonra bu acının külleri bile kalmayacaktı.

Yumuşak sesini işittim."Sana son kez sarılabilir miyim?"Burnunu çekti.Kollarını açtığında benim için aralanan alana baktım.Yoongi'nin yanımızda olmasa da Jin hyungun odasını gören dallardan birine oturup bir kuş olarak bizi izleme ihtimali yüksekti.Jin'e sarılırsam kafayı yiyeceğini de biliyordum ama bunu hyunguma borçluydum.

Benim için aralanan kollara hızla girdiğimde bedenimi sıkıca sarmıştı.Ben de aynı şekilde geniş gövdesine kollarımı sarmıştım."Teşekkür ederim."dedi yavaşca.Burnunu saçlarımın arasında hissedebiliyordum.Son kez kokluyordu,unutmak istemezmiş gibi.Gözlerimi kapatarak kalbimi acıtan bu durumu görmezden gelmeye çalıştım.Son,bu sondu.Jin hyung beni kalbinden söküp atacaktı.

Biliyordum ki Jin hyungun kokusunu unutmak istemediği başka biri olacaktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 26, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

wizard¡SopeWhere stories live. Discover now