9. BÖLÜM

9K 679 172
                                    

Telefonumu çıkarıp Ferhat'a konum attıktan sonra terk edilmiş evin merdivenine oturup manzarayı izlemeye başladım. Yıllar öncesinde Yunanların kaldığı bu evler mübadele sonrası terk edilmiş koskoca bir köy bırakmıştı. Şimdiyse bu taştan evler çoğunlukla koko çekmek, cin çağırmak ve sikişmek için kullanılıyordu. Bu gelenler de çok değildi çünkü insanlar buraya eski ev sahiplerinin ruhlarının dadandığını falan düşünüp gelmeye çekinirdi. 

Üçüncü sigaramı da yaktığım sırada gözüm aşağıda yürüyen Ferhat'a takıldı. Giydiği adidas eşofmanlarla sakin sakin yürüyerek yukarı çıkıyordu. 

"Ebesinin amına çağırsaydın." dedi gözlerini etrafta gezdirirken. 

"Hoş geldin." diyerek ayağa kalktım. "Ne diyorsun hemen dövüşelim mi yoksa sigaramı bitireyim mi?" 

"Bitir, ben de yakayım bir tane." diyerek cebinden sigara çıkardığında yeniden birkaç basamaklık merdivenin üstüne oturdum. Sigarayı dudaklarının arasına yerleştirdikten sonra elleriyle ceplerini yokladı ama sanırım çakmağını bulamamıştı. 

"Çakmak var mı?" diye sordu kendini yanıma bırakırken. 

"Sende yok mu?"

"Yok."

"Sana bir çakmak lazım o zaman." Gülerek söyleyip cebimden çakmak çıkardığımda bana tip tip baksa da bir şey dememişti. 

"Çok eğleniyorsun. Ağzını burnunu kırınca da bu kadar eğlenir misin acaba?" Sigarasını yakıp çakmağı bana geri uzattı. 

"Sana diyorum, bu kez elimden kurtulamayacaksın diye. Hala tatava yapıyorsun." Kısık gözlerini bana çevirip tehditkar bir şekilde baktı bana. Ağzını açıp bir şeyler söylemek üzereydi ki, "Şşşş, yoksa inanırım." dedim işaret parmağımı havaya kaldırarak. 

"Senin parmağın hala düzelmedi mi?" diye sordu sargıdaki kuş parmağıma bakarak. 

"İki haftaya iyileşir dedi doktor." diye mırıldandım. 

"Sakat halinle hala dövüşe geliyorsun." 

"Serçe parmağım değil yumruklarım konuşacak." Havaya boş bir kaç yumruk salladım. 

"Sende biraz mallık var." dedi teşhis koyar bir edayla. 

"Ayıp ayıp." dedim sigaramı zeminde söndürerek. "Ben sana sende orospu çocukluğu var diyor muyum? Biraz edep öğren. Hem ne demişler? İlim meclisine girdim, kıldım talep, ilim ta gerilerde kaldı, illa edep illa edep."

"Ne diyon amk." Sigarasını o da söndürüp ileriye fırlattı. 

"Hadi dövüşelim." diyerek ayağa kalktığımda ellerini arkaya atıp geriye yaslandı. Karanlık gökyüzüne bakarken, "Dövüşesim yok." dedi sadece.

"Korktum demiyor da." dedim, onun kışkırtmak için. Ayağımla ayağının ucuna vurdum hafifçe. "Hadi kalk." 

"Sen istedin." dedi hırsla oturduğu yerden kalkıp. "Gel lan, hadi." Ona yumruk atmak için tam üstüne gidiyordum ki ayağım taşa takıldı. Dengemi sağlamaya çalışırken fırsat bulamadan onun üstüne doğru devrildim. O arka üstü yere düşerken ben de üstüne düşmüştüm. 

"Hassiktir." dedi acıyla suratını buruştururken. 

"Ne hassiktir, toprağa düştük. Bir şey olmadı." Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda harbiden acı dolu bir ifade içinde olduğunu fark ettim. "Noldu lan?"

"Kıçımı hissetmiyorum."

"Öpeyim geçsin." diye gülerek söylediğimde beni üstünden ittirip elini götüne götürdü. 

"Orospu çocuğu ya." Götünü eliyle okşarken mırıldandığında gülerek toprağa uzanıp ona döndüm. 

"Yenildin." dediğimde çatık kaşlarıyla bana döndü. "Haşat ettim seni." 

"Valla döverim seni. Sus."

"Ben seni dövdüm zaten. Ben kazandım işte." Bilerek kışkırtmaya devam ettiğimde oturduğu yerden bana doğru gelip dizlerinin üstünde durdu. Elleriyle çenemi kavrayıp, "Sus dedim." diyerek çenemı sıktığında, "Susamam." dedim, gözlerinin içine bakarak. "Susturabiliyorsan sustur." Yumruğunu kaldırıp suratıma bir tane geçirdiğinde acıyla inleyip elini ittirdim ve onun üstüne çıktım. Bir sonraki yumruğu ben ona vurduğumda beni üstünden itmeye çalıştı ama tam karnına oturduğumdan uygun konumu bulamadı. 

"Seni yendim, kabul et." dedim, savurduğu ellerini tutarak. Normalde benden güçlüydü ama şu durumda tüm üstünlük bendeydi. 

"Orospu çocuğu." diyerek elini elimden kurtarıp suratıma bir tane vurdu. Suratım buruşsa da hızlıca elini tutup kafasının iki yanında tuttum ve ona doğru eğildim. 

"Sensin orospu çocuğu." 

Birkaç saniyelik sessizlik olduğunda ikimiz de gözlerimizin içine bakıyorduk. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattığımda gözleri dudaklarıma kaydı. 

"Tamam bırak." dedi, sinir olmuş bir şekilde. Keyifli bir şekilde üstünden kalkıp kendimi yanına bıraktım. 

"Sonunda beni dövdüğüne göre peşimi bırakacaksın değil mi?" diye sordu merakla.

"Evet." diye onayladım. 

"Sonunda." dedi rahatlamış bir şekilde. "Ben gidiyorum."

"Arabayla mı geldin?"

"Evet."

"Beni de bıraksana." diyerek ayağa kalktığımda Arapça bir şeyler mırıldanıp, sabır duasıydı sanırım, önden yürümeye başladı. Ben de peşine düştüm.

ODUN (GAY)Where stories live. Discover now