59. BÖLÜM

4.3K 360 69
                                    

Oğuz: Hayatım

Sevgilim

Ferhat: Sus

Oğuz: Valla bilmiyodum

Haberim olsa asla izin vermezdim

Ferhat: Rezil oldum

Mahveddin beni

Oğuz: Ama ben bi şey yapmadım

Ne biliyim annem soracak öyle

Ferhat: Nys

Oğuz: Gel hadi içeriye

Seni bekliyoruz

Ferhat: Tm

Telefonumu kenara bırakıp anneme baltım dik dik. Çocuk kahvesini içerken 'sevişirken prezervatif kullanıyor musunuz bari' diye sormuş, Ferhat içtiği yudumu doğruca üstüne boşaltmıştı.

"Bakma bana öyle, babana öyle yakalanırken sorun olmuyor da ben sorunca mı oluyor?"

"Anne çocukla iki saat önce tanıştın." diye mırıldandım. "Zaten utangaç, anlamadın mı?"

"Senin yanındaki çocuk nasıl bu kadar utangaç onu da anlamadım ya, neyse." diyerek bana da laf vurduğunda yanıtsız kaldım.

Tam da o sırada Ferhat salona adımladığından yanıtsız kalmayı tercih ettim. Saçlarını suyla geriye yatırmıştı garibim. Nasıl sıcak bastıysa.

Boğazını temizleyerek yanıma oturduğunda omuzlarımız birbirine değmişti.

Babam bir saat önce galeriden aradıkları için gitmişti. Annem ve ablamla, en fena ikiliyle yalnız kaldığımızda da aslımda annemin sorduğu soruya şaşırmamak lazımdı.

"Saat de geç oldu." dedim, anneme doğru. "Ferhat'ın ailesi merak eder."

"Merak ederler mi Ferhatcım?"

"Eder, evet eder." dedi Ferhat. Ferhat'ın ailesi Ferhat üç gün eve gitmese yine merak etmezdi. Yaşıyor haberini aldıktan sonra onlar için önemi yoktu.

Hızlıca ayağa kalktım. "Gel de uğurlayayım seni." Ferhat minnettar bir biçimde bana baktıktan sonra ayağa kalktı. Annem ve ablam da ayaklanmıştı böylece.

Ferhat evden çıktıktan hemen sonra mesaj atarak eczanenin önünde beni beklemesini söyledim.

"Ee?" dedim annemin yanına oturarak. "İyi çocukmuş, değil mi? İn cin falan değil?"

"Yok yok, beğendim." dediğinde kollarımı boynuna sarıp yanağından öptüm sıkıca.

"Ben dedim sana. Neyse anne, ben çok yoruldum. Uyucam hemen."

"Tamam oğlum." O da yanağımdan öptüğünde hızlıca odama çıkıp kapımı kapattım ve kilitledim. Üstüme bir ceket alıp pencereden inerek eczaneye yürüdüm.

Ferhat da çoktan bir sigarasını yakmıştı. Tişörtünün ucundan tutup onu bina arkasına çekiştirdim. Sokak lambası bile vurmuyordu buraya.

"Yavrum." Yanağını avuçladım. "İyi misin?"

"Hayır." Dudağına küçük öpücük kondurdum.

"Şimdi?"

"Şimdi pamuk gibi oldum." Gülerek geri çekildim. sırtımı duvara yasladım. Bu gergin ilk aile buluşmasını atlatmıştık, rahatlamıştım sonunda.

"Ama her şey çok güzeldi." dedi bana yaklaşarak. Tam karşımda durdu. "Böyle nasıl desem.. normal hissettim. İkimizin de erkek olması umurlarında değildi ve çok anlayışlılardı."

Tişörtünün yakalarından tutup onlarla oynadım hafifçe. "Evet." diye mırıldandım.

"Çok şanslısın." dedi.

"Seninkiler hiç mi anlamaz?" diye sordum içten bir merakla. Evet, insan bilmediği şeyden korkar veya onu kötü sanırdı. Homofobi ise bambaşka bir şeydi. Ferhat'ın ailesi bu durumda hangisi oluyordu, onu bilmiyordum işte.

"Sanmam." derken sigarasını yere atmış ve ayağıyla çiğnemişti. "Televizyonda gördüklerinde bile laf söylüyorlar."

Sessiz kaldım. Onun ailesiyle tanışmayı tabi ki isterdim ama bazı şeyler gerçekten zaman istiyordu. Belki bir gün o da olurdu?

Ferhat'ı omuzlarından tutup yerlerimizi değiştirerek sırtını duvara yasladım. Parmaklarımızı birbirine geçirip ellerini kafasının iki yanında sabitledim ve çenesinden öptüm.

"Biraz tadına bakayım." dediğimde gülmüştü. Gülüşü özeldi.

"Bak."

Uzanıp dudağından öptüm. Yanağından, boynundan ve biraz daha dudağından.

"E sen karnını doyurdun resmen." dedi ben geri çekildiğimde.

"Benim sana doymam için.." sırıttım. "Ne lazım biliyorsun." İşaret parmağıyla burnumun ucuna vurdu.

"Eve hadi." Omuzlarımdan ittirdi. "Uyku vakti."

"Tamam." Birkaç adım arkaya gittim. "Yarın görüşünüz."

Kafasını salladı. "Görüşürüz." Arkamı dönüp gitmeden önce hızlıca dibine girip dudağından bir öpücük daha çaldım.

"Öptüm ki." diyip hızlıca geri kaçtığımda sadece gülerek kafasını iki yana sallamıştı.

El sallayıp arkamı döndüm ve sırıtarak geldiğim yolu geri gittim.

ODUN (GAY)Where stories live. Discover now