"Abla lütfen beni rahat bırak." dedim ondan kurtulmaya çalışırken.
"Ya oğlum gidip alsan ne olacak? Dellendirme beni aaa!!"
"Gitmek istemiyorum!" dediğimde sinir olmuş bir şekilde odadan çıkıp bağıra bağıra beni babama şikayet etmeye başladı.
Bilgisayar başından hızlıca kalkıp ben de salona ilerlemeye başladım.
"Ya baba onun saç boyasından bana ne? Neden ben gitmek zorundayım?" dedim sinirle.
"Baba şu halime bak. Ben böyle nasıl gideyim boya almaya?" Saçındaki poşeti işaret etti.
"Oğuz, hadi oğlum." dedi babam tatlı bir şekilde.
"Her seferinde ben gidiyorum. Ben bir şey istediğimde kimse gitmiyor." diyerek trip attığımda birkaç saniyelik sessizlik oldu. Haklıydım ve cevap veremiyorlardı.
Annem araya girerek, "Tamam ben giderim oğlum." dediğinde elimle saçlarımı çekiştirip, "Tamam!" dedim. "Tamam! Gidiyorum."
Sinirle odama girip üstüme bir tişört geçirdikten sonra ablamın yanına gidip, "Para ver." dedim elimi uzatarak. "Fazla ver kendime de bir şeyler alacağım."
"Al, gözün doysun." diyerek yüz lira uzattığında parayı sakallarıma sürdüm ve odasından çıktım.
"Bir şey istiyor musunuz?" diye sorduğumda ne annemden ne de babamdan ses gelmedi. Ben de evden çıktım.
Yirmi dakikalık mesafedeki Gratis'e girdiğimde boyalara şöyle bir bakıp her zaman kafasına sürdüğü renkten iki tane aldım. Kendime bir deodorant bir de onlu prezervatif aldım.
Prezervatifi cebime koyduktan sonra yeniden eve yola koyuldum.
"Hiç gelmeseydin!" diye sinirle kapıyı açan ablam poşeti hızlıca elimden almıştı.
"Gittiğimde şükret be!" Hızlı hızlı banyoya ilerlediğinde arkasından birkaç hakaret savurdum.
"Salak beyinsiz."
"Ablanla düzgün konuş." Babamın uyarıcı ses tonu anında bana ulaşmıştı.
"Beni bu evde istemediğinizi söyleseniz daha az üzülürüm. Bıktım ya." diyerek odama ilerlediğimde duygu sömürümün işe yaramış olması için dua ediyordum. Bir süre odada bekledikten sonra üzerime düzgün kıyafetler geçirip salona ilerledim.
"Baba." dedim dikkatini elindeki telefona vermiş adamın ilgisini çekmek için. Kafasını kaldırıp bana baktığında, "Efendim oğlum?" dedi.
"Bugün hep evde kalacaksan arabayı alabilir miyim?" Birkaç saniye bana baktıktan sonra masum tavrımla gönlünü fethetmiş olmalıyım ki bir şey demeden, "Aynanın önünde, git al." demişti sadece. Gülümseyerek hızlıca yatak odalarına girip aynanın önünden anahtarı aldım ve cebime attım.
Evden çıkıp geçenlerde Ferhat'ı 'dövdüğüm' o terk edilmiş evlerin olduğu yere sürdüm arabayı. Tinder'dan düşürdüğüm biriyle ya da bizimkilerle buluşabilirdim ama bunların hiçbirini istememiştim. Arabadan inmeden cebimden telefonumu çıkarıp mesajlara girdim.
Oğuz: *konum*
Çok geçmeden çevrimiçi oldu.
Ferhat: ?
Oğuz: Buradayım
Ferhat: Napim
Oğuz: Belki gelmek istersin
Ferhat: Bizimkilerleyim
Oğuz: Yalnızım :/
Ferhat: Banane
Oğuz: Ben arkadaşın değil miyim
Neden beni yalnız bırakıyorsun
Ferhat: Arkadaşmıyız
Oğuz: Değil miyiz
Ben öyleyiz diye düşünmüştüm
Ferhat: Benle uğraşıyon sanıyordum sadece
Oğuz: Tamam gelme
Gereğin yok
Ferhat: Tm
Oğuz: Gelmeyecek misin
Ferhat: Gelme dedin
Herhangi bir cevap yazmadan sinirle arabadan indim. Ne kadar salak bir çocuktu bu.
Arabayı kilitleyip hızlı adımlarla yukarıya tırmanıp en tepedeki evin girişine oturdum. Bir sigara yakıp sırtüstü uzandıktan sonra mavi gökyüzüne baktım.
Amına koduğumun kekosunda bir farklılık vardı. Onunla konuştuğumda kendimi daha rahat ve mutlu hissediyordum. Keko görünüşünün altında temiz kalpli bir oğlan vardı.
Keşke yanıma gelse. Onunla vakit geçirmeyi seviyorum.
Telefonumu çıkarıp rastgele bir şarkı açtıktan sonra göbeğimin üstüne koydum ve sigaramdan bir nefes çektim. Bir süre temiz havada kalıp sonra da bizimkilerden birinin yanına gidecektim.
Beş dakika kadar sonra uzandığım yerden kalkıp telefonumu elime aldım. Üstümü silkeledikten sonra çalan şarkıya eşlik ederek arabanın yanına ilerledim. Telefonumu yan koltuğa fırlatıp arabayı çalıştırdım.
Toprak yoldan çıkıp anayola girdiğimde bizimkileri arayıp Yusuflarda toplanmamızı söylemiştim.
Pezevenk Ferhat, gerçekten de gelmemişti.
Oğuz: Senin ben amına koyim
YOU ARE READING
ODUN (GAY)
RomanceA0 Türkçe Ferhat ve Çapkın Enayi Oğuz. texting+düzyazı (kısa bölümler)