Ferhat beni orada bırakıp gittiğinde ben de okuldan kaçıp doğruca eve gelmiştim.
"Ben geldim." dedim kapıyı arkamdan kapatırken.
Sesimi duyan annem, "Neden okulda değilsin sen?" diyerek mutfaktan çıktı. Beni gördüğünde duraksayıp, "Ne oldu?" diye sordu hızlıca yanıma gelerek.
"Dayak yedim." dedim gülerek. "Önemli bir şey değil."
"Oğuz son zamanlarda bu durumu çok abarttın farkında mısın?" dedi her zamanki gibi pansuman yapmalık eşyalarını almaya giderken.
"Özür dilerim." dedim koltuğa otururken. "Bir çocuk vardı da... Ondan öyle oldu. Bir daha bulaşacağını sanmıyorum. Siktir git dedi."
Hemen yanıma oturup pamukla patlayan dudağımı temizlerken, "Hoşlanıyor muydun?" diye sordu sakin sesiyle. İşaret ve başparmağımı birbirine yaklaştırıp, "Şu kadarcık." dediğimde tatlı bir gülümsemeyle bana bakıp alnımdan öptü.
"O kaybetmiş." diyerek bana teselli vermeye çalıştığında alayla güldüm.
"Aynen, kesin öyledir... Olmayacağını biliyordum zaten de... Yanılmayı umuyordum."
"Sizin ortamları hiç bilmiyorum ki oğlum. Bu gençlik ilişkileri daha bir tuhaf. Bir şey de diyemiyorum o yüzden."
"Demene gerek yok annem." dedim saçlarını hafifçe okşayarak. "Senin gülüşün, öpüşün bana yeter zaten." Saçımdan öptükten sonra yaralarımla ilgilenmeye devam etti.
En sonunda odama geçtiğimde telefonumu elime alıp beni engelleyip engellemediğini kontrol ettim. Profil resmin hala gözüküyordu. Üzerine tıklayıp büyüttüm.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Tipini siktiğimin orospusu. Salak kekonun tekiydi zaten. Bana yakışmıyor bile.
Benim gibisini bulsun da göreyim. Bok bulur.
Şerefsizin suratına bak. Ne kadar karizmatik. Çok fena bir şey.
