31. BÖLÜM

7.1K 465 66
                                    

Eve vardığımızda dediği gibi annesi ve erkek kardeşi vardı evde.

"Hoşgeldin." dedi annesi güler yüzle. Şermin teyzeyi sadece mahalleden biliyordum. Daha önce bir konuşmuşluğumuz yoktu.

"Hoşbuldum." Ayakkabımı çıkarıp içeri adımladım. Biraz ayaküstü lafladık. Bana hemen derslerimin nasıl olduğunu sordu. Üniversite düşünüp düşünmediğimi falan. Her şey 'nasip kısmete' bağlandı en sonunda.

"Anne biz odamdayız."

"Tamam oğlum, yemek hazır olduğunda seslenirim size." Kafasını salladı Ferhat.

Bir odanın kapısını açıp içeri girmemi beklediğinde etrafa bakarak içeri girdim. Karşılaştığım Tofaş posterleri beni hiç şaşırtmadı.

Duvar kenarındaki dolabının üstünde Galatasaray, duvarda da Tofaş posterleri asılıydı.

Kapısını kapattığında ona döndüm.

"Hiç şaşırmadım." dedim posterleri işaret ederek.

"Seven bir kez ölür, ölen bir kez gömülür. Bizdeki bu Doğan aşkı ne ölür ne gömülür..."

"Keko sözler nokta kom."

"Sen ne anlarsın." dedi posterlere bakarak.

"Motorun yaptığı dalga mı yani, neyi anlayamam?"

"Beşveer." dedi elini havada sallayarak. Yatağına geçip kenarına oturdum. Birkaç kez üstünde zıpladım. Yumuşaktı. Yatağa uzanıp yastığını kollarımın arasına alıp çenemi yastığa yasladım. Burnuma güzel kokusu dolmuştu bile.

"Ayakta mı duracaksın öyle?" dedim ona bakarak. Elimle yatağı patpatladım. "Gelsene." Bir şey demeden yanıma oturdu.

"Hadi Tofaş'ı anlat bana." dedim meraklı bir şekilde. İlgi alanı olduğu şeyleri daha önce hiç tam olarak bahsetmemişti bana. Bu kadar neyini seviyor, ne hoşuna gidiyordu merak etmiştim.

Beklediğim aksine arabanın ne kadar boktan olduğu kısımları daha çok anlatmaya başladığında artık dayanamayarak, "Tamam." dedim. "Çok kötü bir araba ve sen bu arabaya aşıksın anladım."

"Evet." Yatakta doğrulup bağdaş kurdum ve yastığı kollarımın arasına aldım. Tişörtünün eteklerini tutup onu kıvırırken bir yandan da ona bakıyordum.

"Artık saçlarına jöle sürme." dedim jöleli saçlarına dokunarak. "Jölesiz daha iyi."

"Böyle seviyorum."

"Ben sevmiyorum."

"O senin sorunun."

"Öyle olsun." dedim omuzlarımı silkerek. "Annenin odaya destursuz girmek gibi bir huyu var mıdır?"

"Hayır. Noldu ki?"

"Güzel." Uzanıp dudağından öpüp geri çekildiğimde utangaçça gülümsemişti.

Şu ana kadar hep ayaküstü bir yerlerde öpüşmüştük. İlk kez bir yatakta öpüşmeye başlamak üzereydik ve nasıl ilerleyeceğine dair hiçbir fikrim yoktu.

"Gel buraya." Tişörtümün yakasından tutup beni kendine çektikten sonra dudaklarımızı birleştirdi.

Bir süre ikimiz de oturduğumuz yerde öpüşmeye devam ettik ama ellerimiz rahat durmuyordu.

Ferhat'ın bir eli uyluğumu okşarken ben de elimi tişörtünün içine sokmuştum. Pürüzsüz teninde ellerimi gezdirirken farkında olmadan kalçamı kaldırıp üstüne doğru uzanmıştım.

Sırtı yatak başlığına yaslandığında aramızdaki yastığı kenara ittirdikten sonra kasığımı kasıklarına yaslayıp dudaklarından öpmeye devam ettim.

"Ferhat." dedim boğuk sesimle ve dudaklarımı yanağına sürterek boynuna indim. Boynunu öptüğümde dudaklarından bir inleme dökülmüştü. Kasıklarımı ona doğru bastırdığımda bir eli ensemi kavrayıp beni geri çekti.

"Bekle..." dedi nefes nefese. Göz bebekleri kocaman olmuştu. Kızarmış dudakları ıslaktı.

"Çıplak olmadığımız sürece sorun yok." dedim alt dudağını başparmağımla okşayarak. Etkilenmiş bir şekilde bana baktığında birkaç saniye bir şey demedi. Uzanıp tekrar dudağından öptükten sonra, "İstersen durabiliriz." diye fısıldadım. Bu kez dudağının kenarından öptüm.

"Tamam." dedi kendinden geçmiş bir şekilde. "Çıplak olmadığımız sürece sorun yok." Söylediğimin aynısını söylediğinde gülümsedim ve dudaklarımı yeniden boynuna indirdim.

Dilimle ince teni yalayıp dişlerimle çekiştirirken kasıklarımı da yavaşça ona sürtüyordum.

Beni üstünden atıp ellerimi kafamın iki yanında sabitleyerek yatağa bastırdı. Dudaklarıma birkaç saniyelik üstünkörü öpücük bıraktıktan sonra bu kez o boynuma inmişti.

Kalçamı kaldırıp kendimi ona ittirdim. İkimiz de sertleşmiştik.

Dişleriyle omzumu ısırdığında kendimden geçmiş bir şekilde inledim.

"Duralım." dedim kafamı geriye atarak. Eğer durmazsak ya onu ya da kendimi sikicektim çünkü.

Ferhat beni duyduğunda boynumdan kalkıp geri çekildi. Nefes nefese bir şekilde birbirimize bakıyorduk.

"Tuvalet..." dedim elimle saçlarımı düzeltirken. "Nerede?"

"Sol çapraz." dediğinde oturduğum yerden hızlıca kalkıp tuvalete ilerledim. İçeriye girip kapıyı kilitledim.  Elim hızlıca pantolonumun fermuarına indiğinde yapacağım şey belliydi.

Sertleşmiş, sızdıran aletimi tükürdüğüm elime alıp boştaki elimi duvara yasladım. Aklımda Ferhat, Ferhat'ın dudakları, Ferhat'ın vücudu varken soluksuz bir şekilde kendimi çekmeye devam ettim.

sj'ya sj yakışır :D

ODUN (GAY)Where stories live. Discover now