33. BÖLÜM

7K 534 93
                                    

agalar birazcık yorum yapsanız güzel olmaz mı be

"Of, yakışıklıya bak be." Ferhat arabaya bindiğinde ıslık çalarak ona laf attığımda bir şey dememişti. "Şu endama, şu boya, şu posa bak." diye bilerek söylemeye devam ettiğimde gözlerini bana çevirip, "Hayırdır?" dedi tek gözünü kırparak.

"Övesim geldi." dedim arabayı çalıştırdığım sırada. "Şu seninle konuşmaya gittiğimiz yer var ya. Oraya gidelim diyorum. Bira, çerez falan aldım." Arka koltuğu işaret ettim.

Kafasını çevirip arkaya baktıktan sonra önüne döndü. "Şu ilerideki büfede duralım da sigara almam lazım."

"Torpidoya bak bir. Babamın zulası olur orada genelde."

"Yok, ayıp olur. Ben alırım kendime."

"Yabancı mısın sanki?" dedim ve torpidoya uzanıp açtım. Yedi-sekiz paket orada duruyordu. Bir tanesini alıp Ferhat'ın kucağına bıraktıktan sonra torpidoyu kapattım.

"Al bakayım aslanım."

"Dursan ölür müydün?" dedi büfenin yanından geçtiğimiz sırada.

"Ölürdüm." dedim, gözlerimi devirerek. Bana tip tip baktığında, "Gururunu sikerim ha senin." dedim.

"Kes." dedi paketi açtığı sırada.

Sırıttım. "İçinde kalır." Sırtıma sertçe elini indirdiğinde, "Ananı sikim, o nasıl vurmak lan." diye haykırdım elimi omzuma götürerek.

"Düzgün konuş." dedi sigarasını tutuştururken.

"Öp, konuşayım." Yanağımı uzattığımda bir şey demeden uzanıp yanağımdan öptü. Artık itiraz etmiyor olması o kadar hoşuma gidiyordu ki... Çenesinden tutup hızlıca yanağında öpüp yola döndüm tekrar. 

Boğazını temizledi. "Bugün dükkan çok kalabalıktı." dedi ve sigarasından bir nefes çekti. "Başım şişti."

"Konuşmayayım mı o zaman?" diye sorduğumda kafasını iki yana salladı. 

"Sen konuşabilirsin." dediğinde gülümsedim.

"Çok yoruluyor musun?" diye sordum.

"Yani, babam olmadığı zaman çalışanlarla benim ilgilenmem gerekiyor. Belli bir işim de yok, eksik neredeyse oradayım."

"Hım..." diye mırıldandım. "Yazın galiba ben de işe giriyorum."

"Nereye?"

"Babamın bir tane eczacı arkadaşı var. Gelsin yanımda dursun, evde boş boş oturacağına çalışsın demiş."

"Haklı." dedi gülerek. 

"Hoklo." Onu taklit ettiğimde gözlerini kıstı. "Daha önce hiç çalışmadım. Çok üşeniyorum."

"Elinin iş tutması lazım. Otur otur nereye kadar?"

"Babam gibi konuştun." Arabayı durdurup el frenini çektim. Ferhat önden inerken ben de arkadaki poşetleri alıp aşağı indim. Yanına oturup biraları ve çerezi önümüzde ayarladım. Telefonuma bildirim geldiğinde arka cebimden telefonumu çıkarıp mesaja baktım.

Suna: Ben uyuyorum aşkım

İyi geceler sana

Oğuz: İyi geceler canım

Öptüm <3 

"Öptüm." dedi Ferhat, alaycı bir şekilde. Kafamı ona çevirdiğimde ekrana bakıyor olduğunu gördüm. 

"Ne?" dedim, sırıtarak. "Ne var?"

"Çok iyi anlaşıyorsunuz galiba?" 

"Anlaşıyoruz." dedim kafamı sallayarak. Telefonumu kilitleyip yere bıraktım. "Daha iyi anlaştığım biri var ama." Biraya uzanıp kapağını açtım. 

"O kim?" 

İşaret parmağımla onu işaret ettim. "Sen." Dudaklarını birbirine bastırıp gülümsemesini saklamaya çalıştı. "Hem senin annen sana birini bulmamış mıydı? O iş ne oldu? Evleniyor musun?"

"Yok." dedi kafasını iki yana sallayarak. "Olmadı."

"Başka biri var mı?" 

"Şimdilik yok." Ağzına leblebi attıktan sonra birasından bir yudum aldı. 

"Olacak yani?" Gözlerimi kıstım.

"Nasip kısmet." diyerek geçiştirdi beni. 

"Nasip de kısmet de burada ama fark edene tabii." diye mırıldandım önüme dönerek. Bu yürümek değil, koşmak değil ve hatta hatta uçmak değildi. Bu dümdüz ilahi bir güçle ultra yavşamaydı.

"Sen naptın bugün?" dedi söylediğimi duymazdan gelerek.

"Tüm gün Suna'ylaydım. Sonra o müzik hocasına gidince bizimkilerle takıldım. Maç yaptık." Anladığını belirtircesine kafasını salladı. Bir süre öyle kendi aramızda boş muhabbet döndürmeye devam ettik. Bira içmekten midem şiştiğinde kafamı bacağına yaslayıp sırtüstü uzandım. 

"Üniversite nereyi düşünüyorsun?" diye sordu. Elimle saçımı arkaya yatırıp gözlerimi ona kaldırdım. "Burada kalırım. Başka şehir düşünmüyorum."

"Niye?"

"Rahatım, keyfim yerinde. Niye gideyim ki? Başka şehrin çilesi çok olur. Hem sen de buradasın, değil mi?" 

"Evet." Bir elini saçlarımda hissettim. Dikkatle saçlarımı okşuyordu. Gözlerimi huzurla kapattım. 

"Arkadaşımı bırakıp gitmek istemem." O zehirli kelimeyi özellikle söylediğimde saçlarımdaki eli bir anlık duraksadı. 

"Aynen." dedi sadece. Gözlerimi açıp suratına baktım. İfadesizdi. 

"Öpsene." dedim, gözlerine bakarak. Yüzüme doğru eğilip dudağıma bir öpücük kondurup geri çekildi. Boşta duran elini iki elimin arasına alıp başparmağına bir öpücük kondurduktan sonra karnımın üstünde tutmaya devam ettim.

Saçlarımdaki eli ise saçlarımı sevmeye devam etti.

ODUN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin