37. BÖLÜM

6.6K 477 56
                                    

Yutkunarak gözlerini önce kapıya sonra bana çevirdi. "Düşünmem lazım."

"Düşünecek çok fazla süren vardı." dedim. "Şimdi bir cevap istiyorum. Alacağım cevaba göre hayatıma devam edeceğim çünkü." Dilini alt dudağında gezdirip bir süre sessiz kaldı. 

Cevap vermediği süre boyunca saniyeler katlandı. En sonunda bir cevap vermeyeceğini fark ederek, "Tamam." dedim kapıya ilerleyerek. Kilidi açtım. "Ben cevabımı aldım. Gel, uğurlayayım seni." 

Dakikalardır put gibi dikildiği yerden doğrulup bana doğru adımladığında boğazıma bir düğüm çökmüştü.

Gözlerimi parkeye indirip odadan çıkmasını bekledim. Adımları görüş açıma girdiğinde ilerlemelerini bekledim ama aksine, ayaklarımın hemen önünde durmuşlardı. Kapı kolundaki elimi çekip kapıyı ittirerek kapattı ve kilitledi. Kafamı kaldırıp ona baktığımda yaptığı tek şey kollarını bana sarmak olmuştu. "Duyulursa her şeyin sonu olacağını biliyorsun değil mi?" diye mırıldandı. Kollarımı beline doladım. 

"Biliyorum." dedim kafamı sallayarak. Yüzümü boynuna gömüp gözlerimi kapattım. "Ama duyulmayacak. Emin ol." Bir şey demeden bana sarılmaya devam etti. 

Bir süre öyle kaldıktan sonra birbirimizden ayrıldık. Uzanıp dudağından öptükten sonra, "Artık canım arkadaşım demeyecek miyim yani sana?" diye sordum.

"Arkadaşı falan boşver de Suna'ya yaz bir ayrılık mesajı." dedi ciddi bir tavırla. Birkaç saniye ona bakıp gülümsedim. Benim aklımın ucundan bile Suna geçmemişti. 

"Unuttum ben onu " dedim telefonumu almak için yatağa yürürken. Telefonu elime alıp yatağın ucuna oturdum.

Ferhat anında yanıma oturup ekrana bakmaya başladı.

"Mesajda söylenmez ama bu." dedim Suna'yla olan sohbetine bakarken. "Ayıp olur."

"Ne yapacaksın?"

"Yarın görüşelim deyip yüzüne söylerim." Tepkisini merak ederek ona baktım.

"Tamam." dediğinde klavyede parmaklarımı gezdirip yarın görüşmekle ilgili birkaç şey yazdım. Çoktan uyumuş olduğunu bildiğimden, "Sabah görür ancak." diye mırıldandım telefonu kilitleyerek.

Kafamı omzuna yaslayıp karşıdaki beyaz duvara baktım. Dizlerimin üstünde duran ellerindeki dokunuşu hissettimde kafamı eğip ellerimize baktım. Sağ eliyle sol elimi tuttuğunda parmaklarımızı iç içe geçirdim.

"Çok garip." derken o da ellerimize bakıyordu.

"Ne?" diye sordum.

"İkimiz de erkeğiz." dedi hayret eder gibi. "Ama aynı hissettiriyor."

"Daha önce hiçbir erkek ilgini çekmedi mi?"

"Hayır."

"Sıfır, hiç. Kıçına bile bakmadın?"

Suratını buruşturdu. "Hayır bakmadım."

"Benimkine baktın mı?" diye sorduğumda duraksadı. Ve cevabı bir önceki hayırına göre daha tereddütlü çıktı.

"Hayır..."

"Hım. Ben baktım seninkine."

"Böyle konuşma." dedi yerinde kıpırdayarak. Hala bir erkekle oluşunu kabullenemiyordu. Kafasının dolu olduğunu görebiliyordum. Bana hisleri olsa da bunları 'normal' görmediği belliydi.

Ona da alışacaktı. 

Zamanla.

Yanımda hafifçe esnediğinde dağılan dikkatimi ona çevirdim. Sabah işe gidecekti ve saat neredeyse gece iki olmuştu.

"Sabah işe gideceksin, evine git." dedim ayağa kalkarak. Önüne geçtim ve ellerinden tuttum. Kafasını geriye atarak baktı bana.

Ayakta olduğum için ona doğru eğilip dudağına uzandım. Yavaşça öpüyordum, bir nevi vedalaşma öpücüğüydü.

Geri çekilip ellerinden çekiştirerek onu ayağa kaldırdım ve kapıya doğru çekiştirdim.

Kapının kilidini açıp etrafı kontrol ettiğimde herkesin uyumuş olduğundan emin olmuştum.

"Gel." diye fısıldadığımda önden ilerleyip yavaşça merdivenleri indi. Kapının kilitlerini çevirip açarken çıkardığı sese binlerce kez küfür ettim. Her zaman bu kadar çok mu gürültülüydü bu kilit?

"Görüşürüz." dedi evden çıkmadan önce. El salladım. Arkasını dönüp yürümeye başladığında gözden kaybolana kadar arkasından bakıp kapıyı kapattım.

Kapıya sırtımı dayayıp elimi kalbime götürdüm.

Suratımda aptal bir gülümseme vardı.

ODUN (GAY)Where stories live. Discover now