46. BÖLÜM

5.8K 427 29
                                    

İş yerindeki ilk günüm beklediğimden daha az yorucu ve rahat geçti. Yunus abi her ne kadar beni yormak isteyerek etrafı temizletip ilaçları falan düzelttirse de yapacak çok fazla şey yoktu. Genelde onlar müşterilerin reçetelerini almış, ben de bana söylenen ilaçları onlara vermiştim. Yakın zamanda ilaçların yerlerini de öğrendiğimde her şey çok daha kolay olacaktı benim için.

Babam geç geldiği için iş çıkışı beni eve bırakacak kişi Yunus amcaydı. Ben de bugün çarşıya bırakmasını istemiştim.

Çarşının girişinde indikten sonra Ferhat'ın çalıştıştığı mağazaya ilerledim.

Çok geçmeden onu mağazanın girişinde bir adamla konuşurken buldum. İkisi de resmi bir tavırla konuştukları için yanına gitmek yerine cebimden telefonu çıkarıp yanına geldiğimi söyleyen bir mesaj yazdım. Telefonuna bildirim düştüğünde ekrana bakıp sonra tekrar adama döndü.

Birkaç dakika daha konuştuktan sonra el sıkıştılar ve adam gitti. Adam gittiğinde telefonunu eline alıp mesajıma baktı ve gözünü etrafta gezdirdi.

Göz göze geldiğimizde gülümseyerek el salladım. Dudakları kıvrıldı. Telefonunu arka cebine koyup yanıma adımladı.

Üstüne tam oturan krem rengi tişört ve siyah kot giymişti. Karizmatik duruyordu.

"Hoşgeldin." dedi yanıma ulaştığında.

"Hoşbuldum."

"İş nasıldı?" diye sordu meraklı bir tavırla.

"Güzel. Beklediğim kadar yorucu değil ama müşterisi çok."

"Sinek avlamaktansa müşterinin çok olması daha iyi." dedi kafasını sallayarak.

"Evet, galiba. Henüz deneyimlemedim."

"Öğrenirsin."

"Geçe kalacak mısın bugün?" diye sorduğumda kolundaki saate baktı. "Akşam yemeğini birlikte yiyelim diyecektim geç çıkacaksan."

"Evet, toptancı mal getirecek. Onlara bakmam lazım." Tam o sırada arkadan birisi Ferhat'a seslendi. Cüneyt'ti bu.

Arkasını dönüp seslenen kişiye baktı. "Bekle, geliyorum." diyerek kuzenine ilerlediğinde olduğum yerde durup onlara baktım. Cüneyt'in gözü de beni şöyle baştan aşağı süzmüştü.

Ferhat yanına gittiğinde bir şey söyledi. Ferhat da bir şeyler söylediğinde kafasını sallayarak onayladı. Sonra birkaç bir şey daha konuştuklarında Cüneyt yeniden içeriye girdi.

"Beş dakika işim var, hemen geliyorum. Tamam mı?"

"Tamam, sorun yok." diye kafamı salladığımda gülümsedi ve mağazaya ilerledi. Sırtımı duvara yaslayıp cebimden telefonumu çıkarıp Twitter'da gündemi okudum. Yine haksız, adaletsiz olaylar yaşanmıştı. Oradan çıkıp Instagram'a girdim.

Birkaç dakika sonra Ferhat da gelmişti zaten.

"Nereye gidelim?" diye sordu yanıma geldiğinde. Telefonu cebime koyup gözlerimi insan kalabalığında gezdirdim.

"Şu yukarıda bir mekan var. Orası güzel bence." Bahsettiğim yeri anlamış olmalı ki kafasını sallamıştı.

"Evet, gidelim o zaman." Yan yana yürüyerek bahsettiğimiz yere ilerledik. Mekana oturup siparişimizi verdik.

"Koluma dövme yaptıracağım." dedim, iç kısmını işaret ederek. "Hafta sonu birlikte gidelim mi?"

"Ne yaptıracaksın?" diye sordu.

"Bilmiyorum, aklımda net bir şey yok. Dur göstereyim sana." Telefonumu açıp ss aldığım fotoğrafları açtım. Ona uzatıp, "Şunlardan biri." dediğimde fotoğrafları kaydırmaya başladı.

O sırada da yemeklerimiz gelmişti. "Şu güzel." dedi geometrik şekilli olanı göstererek.

"Evet benim de aklımda o var." Telefonu aldım.

"Gideriz birlikte." derken eline çatalını aldı. "Yarın bizimkiler davete gidecek." diye mırıldandıktan sona ağzına bir lokma atıp çiğnedi. "Bize gelsene akşam."

Ağzımdaki lokmayı yuttum. "Kaçta?"

"Yedi veya sekiz gibi."

"Eve uğrar oradan gelirim o zaman." Kafasını salladı. Hem yemek yiyip hem de sohbet ederek geçen süre sonunda restorandan ayrıldık.

Otobüs durağına birlikte ilerledik. "Eve gittiğinde haber ver." dedi otobüs önümüzde durduğunda.

"Tamam, görüşürüz." Hızlıca otobüse binip kartımı bastım ve boştaki koltuğa oturdum.

El salladığımda o da el salladı ve otobüs hareket edene kadar orada bekledi.

ODUN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin