62. BÖLÜM

3K 241 54
                                    

Oğuz: Müsait misin

Ferhat: ?

Oğuz: Konuşmak istiyorum

Ferhat: Söyle

Oğuz: Düzgün davranacak mısın bana

Yanında biri vardır falan diye sabah bir şey demedim ki zor bir durumda kalmayasın

Ferhat: Yanımdaki kimse yoktu

Oğuz: Ferhat bak biri bir şey gördüyse ettiyse ayrıl dediyse bana söyle

Söyle ki bileyim

Ben seni asla zor bir duruma sokmak istemem ve sokmam da

Bitmesi gerekiyorsa bile böyle bitsin

Bunu bilerek bitirelim

Bu kadar kolay silip atma beni

Ferhat: Kimse bişey demedi

Neyi anlamıyon olum

Oğuz: Kimse bir şey demedi

Sen kendin bu kararı aldın

Ve sonuna kadar da arkasında mısın

Ama cevap vermeden önce şunu bil

Ben vereceğin bu cevabı asla unutmam

Ferhat: Evet

Sıkıldım ve ayrıldım

Başka bi durum yok ortada

Oğuz: Beni bu kadar kolay silip atabiliyorsun ya en çok buna üzülüyorum, olana bitene değil

Sana bu kadar değer verip bu kadar sevmem benim suçum olsun. Demek ki hiçbir zaman hak etmemişsin, hak etmişsin gibi hissettirdiğinde bile etmemişsin. En başından beri sana güvenmem hataydı ama beni seviyorsun diye beni üzmezsin, canımı acıtmazsın diye düşünmüştüm

Çünkü benim tanıdığım Ferhat öyle değildi ama yanlış tanımışım

Keşke tanımasaymışım dedirttin bana

Bundan sonra seni hayatımın hiçbir yerinde istemiyorum

Gözün gözüme bile değmesin

Ferhat: Eyvallah

Telefonumu hırsla yatağa bırakıp ayağa kalktım. Bunu yaptığına inanamıyordum. Nasıl bu kadar rahat davranabiliyor, nasıl canımı bu kadar acıtabiliyordu?

Gözyaşlarım yanaklarımdan dökülürken karşımda olsa tüm kemiklerini kıracak kadar büyük bir öfke duyuyordum ona. Canım acıyordu çünkü seviyordum. Siktiğimin salağını o kadar çok seviyordum ki bir daha elini tutamayacak, onu öpemeyecek olmak gerçeğiyle sarsılıyordum.

"Hiç mi sevmedin beni?" dedim hıçkırılıklarımın arasında. "Hiç mi değer vermedin?" Tam da o sırada kapım açılmış ve anlam belirmişti.

"Oğuz?" Ben yerde, duvara sırtımı vermiş vaziyette görünce sesi titremişti. "Aşkım, noldu?" Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde kollarımı boynuna sarıp yüzümü boynuna gömdüm. Ağlama krizine girmiştim.

"Ayrıldık." diyebildim sadece. "Ayrıldık abla."  Ablam sessiz kaldı. Beni kendine bastırıp sırtımı okşayarak, ara sıra öpücükler kondurarak beni sakinleştirmeye çalıştı.

Birkaç dakika sonra babamın sesini duymuştum. "Ne oldu?" demişti meraklı sesiyle. Muhtemelen ablam onu kaş göz hareketleriyle yollamıştı.

Uzun uzun ablamın boynunda ağladıktan sonra uyuyakalmıştım. Uyandığımda ablam yanımda uyuyordu. Her şeyin rüya olmasını dileyerek telefonumu elime aldım ve Ferhat'la olan son mesajlarımıza girdim.

Hiçbir şey rüya değildi, her şey bizzat yaşanmıştı. Mesajları tekrar okuduğumda üzüntü ve kırgınlık hissi yerine nefret duygusu hissetmiştim. Hayır ona değil, yaptıklarına.

Ve o an kendime bir söz verdim...

Umurunda olacak mı bilmiyorum ama seni yokluğumla çok fena sınayacağım Ferhat.

ODUN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin