Oğuz: Müsait misin
Ferhat: ?
Oğuz: Konuşmak istiyorum
Ferhat: Söyle
Oğuz: Düzgün davranacak mısın bana
Yanında biri vardır falan diye sabah bir şey demedim ki zor bir durumda kalmayasın
Ferhat: Yanımdaki kimse yoktu
Oğuz: Ferhat bak biri bir şey gördüyse ettiyse ayrıl dediyse bana söyle
Söyle ki bileyim
Ben seni asla zor bir duruma sokmak istemem ve sokmam da
Bitmesi gerekiyorsa bile böyle bitsin
Bunu bilerek bitirelim
Bu kadar kolay silip atma beni
Ferhat: Kimse bişey demedi
Neyi anlamıyon olum
Oğuz: Kimse bir şey demedi
Sen kendin bu kararı aldın
Ve sonuna kadar da arkasında mısın
Ama cevap vermeden önce şunu bil
Ben vereceğin bu cevabı asla unutmam
Ferhat: Evet
Sıkıldım ve ayrıldım
Başka bi durum yok ortada
Oğuz: Beni bu kadar kolay silip atabiliyorsun ya en çok buna üzülüyorum, olana bitene değil
Sana bu kadar değer verip bu kadar sevmem benim suçum olsun. Demek ki hiçbir zaman hak etmemişsin, hak etmişsin gibi hissettirdiğinde bile etmemişsin. En başından beri sana güvenmem hataydı ama beni seviyorsun diye beni üzmezsin, canımı acıtmazsın diye düşünmüştüm
Çünkü benim tanıdığım Ferhat öyle değildi ama yanlış tanımışım
Keşke tanımasaymışım dedirttin bana
Bundan sonra seni hayatımın hiçbir yerinde istemiyorum
Gözün gözüme bile değmesin
Ferhat: Eyvallah
Telefonumu hırsla yatağa bırakıp ayağa kalktım. Bunu yaptığına inanamıyordum. Nasıl bu kadar rahat davranabiliyor, nasıl canımı bu kadar acıtabiliyordu?
Gözyaşlarım yanaklarımdan dökülürken karşımda olsa tüm kemiklerini kıracak kadar büyük bir öfke duyuyordum ona. Canım acıyordu çünkü seviyordum. Siktiğimin salağını o kadar çok seviyordum ki bir daha elini tutamayacak, onu öpemeyecek olmak gerçeğiyle sarsılıyordum.
"Hiç mi sevmedin beni?" dedim hıçkırılıklarımın arasında. "Hiç mi değer vermedin?" Tam da o sırada kapım açılmış ve anlam belirmişti.
"Oğuz?" Ben yerde, duvara sırtımı vermiş vaziyette görünce sesi titremişti. "Aşkım, noldu?" Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde kollarımı boynuna sarıp yüzümü boynuna gömdüm. Ağlama krizine girmiştim.
"Ayrıldık." diyebildim sadece. "Ayrıldık abla." Ablam sessiz kaldı. Beni kendine bastırıp sırtımı okşayarak, ara sıra öpücükler kondurarak beni sakinleştirmeye çalıştı.
Birkaç dakika sonra babamın sesini duymuştum. "Ne oldu?" demişti meraklı sesiyle. Muhtemelen ablam onu kaş göz hareketleriyle yollamıştı.
Uzun uzun ablamın boynunda ağladıktan sonra uyuyakalmıştım. Uyandığımda ablam yanımda uyuyordu. Her şeyin rüya olmasını dileyerek telefonumu elime aldım ve Ferhat'la olan son mesajlarımıza girdim.
Hiçbir şey rüya değildi, her şey bizzat yaşanmıştı. Mesajları tekrar okuduğumda üzüntü ve kırgınlık hissi yerine nefret duygusu hissetmiştim. Hayır ona değil, yaptıklarına.
Ve o an kendime bir söz verdim...
Umurunda olacak mı bilmiyorum ama seni yokluğumla çok fena sınayacağım Ferhat.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ODUN (GAY)
RomanceA0 Türkçe Ferhat ve Çapkın Enayi Oğuz. texting+düzyazı (kısa bölümler)