70. BÖLÜM

3K 259 104
                                    

Hızlı adımlarla soğuk havada yürürken peşimden geldiğini hissediyordum. Konuşabileceğimiz müsait bir yere geldiğimizde kollarımı göğsümde bağlayıp öylece durdum. Ona arkam dönüktü.

"Nasılsın, iyi misin?" diye gelen sorusuyla pişkinliğine hayret etmiştim.

"Ne konuşacaksan hemen konuşalım, işim var."

"Halini hatrını da mı sormayayım?"

"Sormadan da yaşıyorsun." Sustu birkaç saniye. Adımlarının sesini duydum, önümde durdu. Israrla ona bakmıyordum. Bakmak istemiyordum çünkü.

"Senden ayrıldığım gün telefonumu Cüneyt kurcalamıştı. Mesajları o okudu, o yazdı sana. Sonrakileri de o yazdırdı. Yazılan hiçbir şey benim kendi cümlelerim değildi."

"Anladım."

"Neden ona uydun, niye benden vazgeçtin diye soracak olursan korktum. Ben senin kadar cesur değilim aşkıma sahip çıkamazdım, çıkamadım da. Sana ve bize bir şey olsun istemedim. Gelip konuşmaya çabalamadım çünkü benden nefret etmeni istedim."

Ağzıma o kadar laf geldi ki kendimi zar zor tuttum. Dişlerimi sıkarken kafamı sallamayla yetinebilmiştim. Her şey tam da tahmin ettiğim gibiydi ama zaten bunların bir anlamı yoktu. Söyledikleri seven birinin bahaneleri olamayacak kadar basitti.

"Oğuz, öyle sessiz durma. Konuşmak istedim çünkü benden hesap sorman lazım. Böylece susamazsın."

"Ne diyebilirim?" diye mırıldandım. "Onca zaman sonra gelip konuştuğun için Allah razı olsun. Kalan hayatında da mutlu ol." Ona bakmam için resmen gözlerimin içine içine bakıyordu, hissediyordum.

"Ben sadece seninle mutlu olabilirim."

"Bunu bana söylemenin hiçbir önemi yok." Amacı neydi? Niye söylüyordu şimdi bunları?

"Aileme söyleyemeyeceğimi biliyorsun."

"Ben hiçbir şey bilmiyorum." Boğazımı temizledim. "Ablam bekliyor, gitmem lazım." Uzaklaşmak niyetiyle birkaç adım atmış olsam da adımı seslenmesi beni duraksamıştı.

"Oğuz." Kalbim sızladı. "Değer mi?" Söylediğini anlayamayarak kaşlarımı kaldırdım. Neye?

"Senin için kendi kanımdan, canımdan vazgeçmeme değer mi? Değecekse bana söyle, sadece senin için çabalarım. Ama bilmiyorum işte, bu bilinmezlik beni öldürüyor. Çok seviyorum lan seni, gözüm kimseyi görmüyor bile. Sensiz yapamıyorum. Bunun farkındayım, amına koyayım böyle işin ama ucunda ailem var. Bana değeceğini söyle ben senin için gözümü karartırım."

Gözlerimi ona çevirip baktım. Doğruca gözlerinin içine. İkimiz de birbirimize ölüp bitiyorduk bunu sesli söylememize gerek yoktu. Gözler asla yalan söylemezdi ve ne kadar sevdiğimizi, bakmaya kıyamadığımızı avazları çıktığı kadar haykırıyorlardı.

"Değmez." Sesim kendimden emin çıkmıştı. "Bu soruyu bana dört ay önce sorsaydın da değmez derdim niye biliyor musun? Bunun cevabını benden bekliyorsan zaten değmez, anladın mı?"

"Anlamıyorsun ki." Kafasını iki yana salladı. "Anlamanı da bekleyemem."

"Anlamadığımı düşünmen bile o kadar komik ki." Güldüm. "Anladım ve anlıyorum ama bunların hiçbiri bir çöp poşeti gibi kapının önüne bırakıldığım gerçeğini değiştirmiyor. Ama hiçbirinin bir önemi yok. Belli ki bir noktada zaten olmayacak bir ilişkiydi bizimki, söylediklerinin anlamı bu kapıya çıkıyor çünkü. Sağlık olsun, herkes birlikte mutlu olacak diye bir kaide yok. Sen benden uzakta mutlu ol, ben de senden." Daha bir şey söylemesini beklemeden uzaklaşmaya başladım. Ağlamıyordum, ağlamayacaktım da.

Ferhat'tan sonra büyüdüğümü, yaşadıklarımın beni olgunlaştırdığını hissediyordum. Şu an gözyaşlarımda boğulmak yerine olanları kabullenmem de olgunlaştığımı gösteriyordu.

Arabaya binip çalıştırırken ablamın soruları bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu.

"Zaten olmazmış." dedim sadece. "Dün olmadı ama olsaydı da yarın olmayacakmış."

"Olmazdı. Olması için karşılıklı çaba gerekliydi ve bu çabayı sadece sen gösteriyordun." Ablam elini elimin üstüne koydu ve güç vermek ister gibi sıktı. "Şu an nasıl hissediyorsun?"

Gülümsedim. Gözlerim dolmuştu ama bu biraz daha mutluluktandı. "Rahatlamış?" diye mırıldandım emin olamayarak. "Sinirlenmem gerekirdi. Söylediği her şeyde daha da dibe battı aslında ama benim için hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğini anladım. Bu yüzden sinirlenmem sadece kendime yük olur."

"Keşke dünya sizin için daha güzel bir yer olabilseydi." demesi bana dokunan en büyük şeydi.

Keşke dünya bizim için daha güzel bir yer olabilseydi.

T:)🤚

ODUN (GAY)Where stories live. Discover now