{7}

80 7 5
                                    

Kazadan birkaç dakika önce

G'nin gözünden

Boş yollarda yürüyordum .
Elimde bir bira şişesiyle yavaş yavaş anın tadını çıkartıyordum.

Birayla işim bitince küçük bir mağazaya girdim .
Mağazada eski anahtarların kolye yapıldığı bir kısım vardı.

Birbirinden güzel bir çok anahtar vardı.
Boynumdaki anahtarı çıkardım . Bu altın rengi bir anahtardı.
Diğre anahtarlarla onu karşılaştırdım.

Hayır . Kesinlikle benimki daha güzeldi .
Bu sırada bir altın zincirli anahtar ve zinciri dikkatimi çekti.

Anahtarı elime aldım . Etrafıma baktım ve anahtarı yerine bıraktım.
Kasiyer beni izliyordu. Ona bakıp gülümsedim . O ise bana tiksinen bir bakış atıp önüne döndü.

Bazen nefret edilmek iyi olur .
Bu bana hızlı hareket edip zinciri cebime atmama yetti .
Dükkandan çıktığım gibi ışınlandım.

Eski ve terk edilmiş plaja gittim. Oraya gelince zincirli anahtarı cebimden çıkardım .
Boynumdaki paslanmış zinciri çıkardım .

Yeni zinciri anahtardan çıkardım . Sonrada eski zinciri çıkardım .
Yeni zinciri anahtarıma geçirip boynuma taktım .

Eski zinciride boş anahtara taktım ve kuma fırlattım.
Bir süre denizin rahatlığında yürürken birden bir ses geceyi yardı.

Kaldırımdan gelen tiz bir ses ve birşeyin parçalanma sesi .
Başımı yukarı kaldırınca siyah bir arabanın uçuruma doğru son hız düşüşü.

Ben sadece tepkisiz kalarak izledim .
Ve en sonunda araba denizle buluştu.
Ama ben birden dizlerimin bağı çözülerek yere oturdum .
Kollarım ve başımın arkası acıyordu. 

Bu da ne ?
Ama birden birşeyler dank etti .
Arabaya baktım . Kendime baktım.
"FRİSK !!!!!!" diye bağırdım.
Son hız denize koştum ve soğuk suya iskeleden atladım.

Yüzeye çıktım ve derin bir nefes aldım .
Sonrasında etrafıma bakındım.
Farlar hala belli oluyordu . Ama yeterli ışık yoktu .
Bir blaster oluşturdum ve patlamadan önceki küresini denize daldırdım.

İşte orda . Boynundaki zinciri görebiliyordum .
Hemen derin bir nefes aldım ve boynundaki zinciri takip ettim.

Ona iyice yaklaştıktan sonra elini yakalayıp kendime çektim .
Onun yüzüne baktım.
Elimi onun yüzünde gezdirince başının arkasındaki akan kanı gördüm .

Onu hemen belinden kavradım ve yüzeye doğru yüzdüm.
Derin bir nefes alarak sudan çıktım.
Hemen Friski karaya taşıdım .

Tekrar yüzeye çıkınca onu sırt üstü kuma yatırdım.
Derin derin nefesler aldım.
"Frisk." Dedim sadece.

Hiç ses çıkmadı. Gözlerimin dolmasını zar zor engelleyebiliyordum.
"Frisk lütfen uyan . Bırakma beni böyle." Dedim gözümden yaş gelmemesi için savaşırken .

Hâlâ ses yoktu. Hayır . Ölmedi. Hissedebiliyorum .
Hemen başımı onun başına doğru tuttum
Nefes almıyordu. 

Hiç düşünmeden ellerimi üst üste koydum ve göğsüne sertçe bastırdım .
On beş kere kalp masajı yaptıktan sonra çenesini tutarak başını yukarı kaldırdım ve ağzını açarak hava vermeye başladım.

Bunu birkaç kere tekrarladıktan sonra Frisk bir kere öksürdü.
Sonra öksürükler hızlandı ve ciğerlerindeki suyu dışarı attı.

Yavaşça yorgun gözleri açılırken biraz sakinleşmesi için izin verdim . Sonrasında konuştum.
"Frisk. Tamam tamam iyisin. Ben herzaman yanındayım." Dedim onu sakinleştirmek için .

Frisk gözlerini bana odaklamaya çalışarak baktı.
Ama en sonunda dayanamadı .
Gözleri yavaşça kapanırken göz yaşım onun narin tenine damladı .

Onu baş parmağımla sildim.
Derin derin nefesler aldım.
"Tamam . O iyi o iyi ." Dedim kendimi sakin tutmaya çalışarak.

Biraz mantıklı düşünmeye başlayınca vücudundaki cam kesikleri dikkatimi çekti .
Hemen telefonumu çıkardım ve ambulansı aradım.

"Alo. Eski Ebott dağı arkasındaki sahilde bir yaralı var." Dedim .
Diğer hattaki kişi konuştu.
"Bana yaralının durumunu tarif eder misiniz ?" Dedi.
Ben derin bir nefes aldım.
"Yanımda Frisk Oblivian var. Arabaları uçurumdan aşağı düştü. Cam kırıklarından dolayı oluşan kesikler ve başında bir yara var ." Dedim .
Hattaki kişi hemen oraya bir ambulans çağıracağını söyledi ve konuşma sonlandı.

Ben orda oturup Friske baktım.
Polis ve ambulansın sesini duyunca Friske son bir kez baktım.
Ona doğru eğildim ve sıcak dudaklarına bir öpücük kondurdum. Sonrasındada yine ruhumda birşeyler hoplayarak ışınlandım .






Kendimi Alphysin Labında buldum.
Başımı kaldırınca Chara , Asriel , Undayne , Pap ve Alphında burda olduğunu gördüm.

Hepsinin bakışları bana döndü.
"SANS !!!!!! NELER OLUYOR BU HALİNDE NE BÖYLE ???" Dedi Pap korkuyla.
Ben nefeslerim arasında konuştum.
"Eğer kıyafetlerimle yüzmek gibi bir fantezim yoksa illahi bir şey olmuştur." Dedim onu tersliyerek .

Pap sessiz kalınca ne dediğimi fark ettim.
"Üzgünüm . Sadece biraz gerginim . Alphys . Ruhumu bir kontrol edermisin ?" Dedim yavaşça.
Alphys bana yaklaştı.

"G.  N-n-neler o-oluyor ?" Dedi Alphys merakla.
Ben ona baktım sinirle. Anlaşılan anlatmadan yardım etmeyecek.

"Frisk. O . . . Kaza geçirdi." Dedim sadece.
Herkez korkuyla bir nefes aldı.
"Ne!!!! Nerde nasıl ne zama ?!?!?!?!?!" Dedi Chara panikle.
Ben bakışlarımı ona çevirdim.

"Eski sahilde. Arabaları koruma demirlerine çarpıp denize düştü . Friski kurtarabildim . Yaşıyor. Diğer herif umrumda dahi değil . " dedim sinirle .
Hepsi bana baktı.
Bu sırada Alphys hemen bir makina çıkararak elini bana uzattı.

Ben hemen ruhumu çıkartıp ona verdim .
Ters kalbin içinde kırmızı küçük bir kalp vardı .
Alphys kaleme benzeyen bir aleti ruha değdirdi.

Ben istemsizce inlerken makina ötmeye başladı.
Bir süre hiçbir şey olmadı . Ama bir süre sonra Alphys yavaşça güldü .
"İ-iyi ha-haber G . O-o i-iyi . " dedi Alphys.

Herkez derin bir oh çekti .
Benim yüzümde bir gülümseme oluştu .
O iyi . İyi olacak . Yaşıyacak .  

Herşey iyi olacak .










Her şey iyi olacak . . . 

Asma Kilidin Anahtarı (Echotale) ||frans||Where stories live. Discover now