- Bölüm 5-

12.5K 516 32
                                    


-Campbell-

Uraz'ın parmağı hala dudaklarımdaydı. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Ben böyle durumlara gelemiyordum. Bir erkekle bu kadar yakın olmayı sevmiyordum. Uraz gözlerime bakıyordu. Sustuğumu belirtmek için dudaklarımı hafifçe kapattım.

Uraz sustuğumu anlamış olacak ki parmağını çekti. Ama hala gözlerindeki soğuk bakış gitmiyordu.

" Uraz, ben sadece müziğin sesini duyduğum için geldim. Sesin sahibinin sen olduğunu bilmiyordum."

Konuşmuyordu. Nefret ediyordum konuşmamasından. Bir insanla iletişim kurmak bu kadar zor mudur? Bakışlar bazen herşeyi anlatamıyor. En azından ben anlamıyorum.

" Neden bu kadar sessizsin? "Sesim çok alçak çıkmıştı. Sadece ikimizin duyabileceği kadar alçak tondaydı.

" Sessizlik bazen en iyi anlatış biçimidir ." Yine Uraz 'ın o nâmı değer sözleri.

Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Uraz adımlarını benden uzaklaştırıp gitarının yanına döndü. Ben hala olduğum yerdeydim. Uraz gitarının yanındaki sandalyeye oturmuş önündeki kağıdı inceliyordu. Uraz'a sakin adımlarla yaklaşıp karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Sessizlik herkesin anlayabileceği bir dil değildir Uraz. Bazen konuşmak en iyisidir."

Uraz elindeki kağıdı bırakıp bakışlarını bana yöneltti.

"Beni tanımıyorsun!" Her kelimenin üzerine vurgu yaparak söylemişti.

"  O zaman sende seni tanımama izin ver! "  Bu cümleyi kurduğuma ben bile inanamıyordum. Ben hiç bir zaman bu kadar açık sözlü olmamıştım. Kabullenmek istemesemde şöyle bir gerçek vardı ki Uraz beni değiştiriyordu.

"  Beni tanıma! Tanıdığın zaman emin ol yanımda kalmak istemeyeceksin. İşte o zaman gitme şansın olmayacak! "

Uraz 'ı tanıdığım günden beri ilk defa bu kadar uzun cümle kurmuştu. Şuan durduğumuz ortam o kadar sessizdi ki. Uraz'ı tanımadığım bir gerçekti. O kötü bir çocuktu. Bu dış görünüşünden de belliydi. Lanet olsun. Ben buraya ne için gelmiştim. Şuan nerdeydim? Uraz'a baktığımda gitmeye hazırlanıyordu. Her zaman yaptığı gibi sessizce sınıftan dışarı çıktı.

Elime telefonu aldığımda aramam gereken numarayı arayacaktım. Bir an içimden aramak gelmedi. Önemliyse arardı zaten. Elimi dudaklarıma getirdiğimde Uraz'ın bana dokunuşu aklıma geldi. Neler düşünüyorsun İdil? Can'dan sonra nasıl bu kadar rahat düşünebiliyorsun. Can Benim mutluluğumdu aslında en büyük hayal kırıklığım olacağını bilmeden.

Kolyem. Hala bulamamıştım. O kolye Can aldığı için önemli değildi. Benim için bir öz güvendi o.

Okuldan ayrılıp eve geldiğimde ortamda sert bir hava vardı. Büyük ihtimal dün ki kavgadan dolayıydı. Onlara bakmadan odama çıktım. Üzerimi değiştirip uzun zamandır yazmadığım günlüğümü yazmaya başladım.

11.03.2015

Saat: 16.50

Biliyorum sana uzun zamadır yazmadığımı. İstanbul'a taşındığım günden beri hayatım her zamanki monotom hayatım değildi. İzmir'den buraya gelirken verdiğim sözlerin bir çoğunu tutuyorum. Buraya ilk geldiğimde verdiğim ilk sözü tamamıyla tutmama az kaldı. İlk söz; Geçmişi unutmak. Unutuyordum biliyorum. Geçmiş derken aslında Can'ı kastediyorum. Aklıma gelmiyor mesela eskisi kadar.
Bugün sana onu tanıdığım günden beri ilk kez anlatıyorum. O duygusuzdu. Kesinlikle ilgi alanıma giriyor. Onu tanımak istiyorum ama alacağım tepkilerdende korkuyorum. Onu sevmediğimi de iyi biliyorum.
Bundan sonra burada ki hayatım nasıl ilerleyecek bilmiyorum. Karşıma neler çıkacağını nasıl insanlarla karşılaşacağımı bilmiyorum.

- İdil Gürsoy -

Günlüğümü kapatıp yatağıma ilerledim. Hala onu düşünüyordum. Neden bir türlü çıkaramıyorum aklımdan? Onu tanımıyordum bile. Ve tanımadığım onunla fazlasıyla ilgilenmeye başlamıştım.

"  O zordu."

" O soğuktu."

" O bir serseriydi."

" Belkide Selin'in tanımıyla o tanımsızdı."

Adı gibi sertti. Benim sert meleğim.

-

Aşk-ı İntikam (Tamamlandı)Where stories live. Discover now