-Bölüm 8

10.9K 488 35
                                    

"Baş edemeyeceğin kadar fazla karanlık, güçlü karanlık.
Siyah yutmuyor ele geçiriyor,
Siyahın beni ele geçirmesini istiyorum.
Anılarla sahip olduğum renkler,
Beni korkutuyor..!"

# Baranov #

Arkamdan koştuklarını biliyordum. Çaptığım sert bedenle olduğum yerde kaldım. Bakıp bakmamakla tereddütlüydüm. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Kafamı kaldırdığımda onu görmeyi beklemiyordum. Yada beklemeliydim.

" Senin burada ne işin var " Dedi umursamaz bir şekilde.

Arkamdan gelen çocuklar bize yaklaşıp ellerini göğsünde birleştirip oluşan manzarayı zevkle izliyorlardı. Uraz yine boş gözlerle bakıyordu. Her zaman ki o duygusuz bakışlarıyla.

Uraz' a biraz daha yaklaşıp kulağına yaklaştım.

" Uraz bana yardım et "

Konuşurken sesim titriyordu. Uraz bana daha çok yaklaşıp bedenlerimizi birleştirdi. Benim yaptığım hareketi yaparak kulağıma eğildi.

" Sana yardım etmem için bir neden söyle! "

Dediği bu şeye cevap verememiştim. O an ki korkudan olmalıydı. Arkama döndüğümde çocuklar kirli sakallarını sıvazlıyordu. En sonunda aklıma gelen ilk sözleri söyledim.

" Senin yüzünden bunlarla karşılaştım şimdi beni kurtar! "

Sesimin emir tonunda çıktığını bilmeden Uraz' a gözlerimle baskı yapıyordum. Çenesi kasılmıştı. Sinirlenmişti, bunu koyulaşan göz bebeklerinden anlayabiliyordum. İstediği cevap bu değildi belki de. Bedenini benden uzaklaştırıp:

" Kız sizindir! "

Diyerek arkasını hızla dönüp dışarıya çıktı. Sana yardım edeceğini falan mı sanıyordun İdil? Bu çocuktan yardım beklemem hataydı. Egoist piç!

Arkamı döndüğümde çocuklar piç bir şekilde sırıtıyorlardı. Bunların benden istediği şey çok netti. Geri geri giderek duvara tosladım. Çocuklar kaçışın yok bakışı atıyorlardı.

Saçları siyaha yakın olanı bana yaklaşıp çenemi eliyle kendisine çevirdi. Diğer eliyle belimi tutup beni kendine bastırdı.

Nefesim kesilmişti. Şuan neler hissettiğimi bilmiyordum. Sadece bu yaşımda bu rezilliği yaşamak istemiyordum. Gözlerimin yandığını hissedebiliyordum.

Çocuk telefonuna gelen mesajla belimden ellerini çekti. Telefonu eline alıp mesaja baktıgında yüzü gerilmişti. Dudaklarından sesli bir küfür yükseldi.

" Siktir! Bir daha ki sefere görüşücez"

Diyerek hızla uzaklaştı. Yanındakilere el işareti yapıp motosikletine bindi. Diğerleri de onun peşinden gittiler. Derin bir oh çekmiştim. Yaşadıklarım film gibiydi sanki. Hala ellerim titriyordu.

Ne olmuştu da gitmişlerdi acaba? Neyse ne İdil kurtulduğuna sevinmelisin. Hızla olduğum yerden doğrulup yere düşen çantamı aldım. Önüme çıkan ilk taksiye binip evime gittim

Annem ve babama hiç bir şey söylemeden yukarı çıktım. Bana sinirli olduklarını biliyordum. Bu kadar olaydan sonra da Onları dinlemek istemiyordum. Odama gittiğimde ilk işim duşa girmek oldu.

Gözlerimin dolduğunu biliyordum. Ağlamayı sevmeyen bir kızdım. Ağladığım zamanlar genelde duşun altında olurdu. Gözyaşlarımın suya karışması sanki onların akma sebeplerini hafifletiyordu.

Lavanta kokusu. En sevdiğim kokudur benim için. Huzuru anlatır etrafa saçtığı o mükellef kokusuyla. Banyodan çıktıktan sonra üzerime siyah taytımı ve siyah uzun rambomu giydim. Saçlarımı tarayıp tepeden bir at kuyruğu yaptım.

Kendimi yatağıma sırt üstü attım. Olanları düşündüm. Ellerim yine titremeye başlamıştı.

Uraz nefret ediyorum senden. Nefret bile etmiyorum. Bu akşam masumluğumu onlara verdiğimde nasıl rahat uyuyacaktın.

Gözlerini kapat İdil.

~Uraz'dan ~

Başını koltuğa yaslamıştı genç çocuk. Uyumak üzereydi belkide. Duyduğu kapı ziliyle gözlerini açtı. Ağzından savurduğu küfürle yerinden doğrulup kapıya yöneldi.

" Seni şuan öldürmek istiyorum James! "

" Bir daha ki sefere dostum! "

James benim takım arkadaşımdı. Her ne kadar yabancı olsa da Türkçe'yi ana dili gibi konuşurdu. Arkamı dönerek tekrar koltuğa oturup gözlerimi kapattım.

" O kız kimdi? "

Arkadaşlar sadece gereksiz sorular içindir. Hayatımda kimseye hesap vermezdim. Ve bu aptal kız yüzünden baya bir hesap içindeydim. Gözlerimi açmadan cevap verdim.

" Hiç kimse! "

"Bir daha ki sefere karışma o zaman."

Gözlerimi açıp sırtımı dikleştirdim.

" Ne zamandan beri bana emir verir oldun? "

James bir hışımla ayağa kalkıp bir küfür savurdu.

" Sana emir vermiyorum. Sende biliyorsun ki kız bizim mekanı biliyor. Ve onu sıkıştırdık. Ama o senin siktiğim beynin çalışmadı dostum"

Uraz yerinden hızla kalktı. James'in yanına yaklaştı. Eliyle boynunu sarıp onu duvara sıkıştırdı. O gereksiz insanı öldürmek istiyordu. Cebinden çıkardığı bıçağı James'in boynuna dayadı.

" Siz ne zamandan beri benim emirlerimi laf kalabalığına çevirdiniz. Gelip evime geldin bir oldu. Bana o siktiğimin beyniyle hesap sormaya çalıştın iki oldu. Ve o kıza dokundun bu son oldu. "

Boynuna dayadığı bıçağı James'in karnına soktu. Uraz sinirliydi. Ve o sinirliyken aklına gelen herşeyi yapabilirdi. James karnındaki bıçakla yere yığıldı. Uraz'ı tanıyordu. Ne kadar kötü ve korkulan bir insan olduğunu biliyordu. Ama ölüm vaktinin bu kadar erken olduğunu bilmiyordu. Acı adeta vücuduna santim santim işliyordu. Gözlerini kapatarak bu acının dinmesini diledi.

James'e baktığımda gözlerini kapatmıştı. Belki de ölmüştü. Sinir ah bu lanet sinir. Ailem öldüğü günden beri bu şeyi kontrol altına alamıyordum. Bu yüzden de herşeyi yapabiliyordum. İnsanların korkulan yüzü olmuştum. Telefonumu elime alıp bana çalışan ingiliz asıllı John'u aradım. Ve temizlediğim pisliği almasını söyledim.

Arabama binip okula ilerledim. O okula gitmek zorundaydım. Ailemi öldüren şerefsiz için bunu yapıyordum. Arabadan inip kafa dinlediğim ağaca yaklaştım. Onu görceğimi biliyordum.

Gözlerini kapatmıştı İdil. Dünya sorunlarından yaşadıklarından böyle uzaklaşmak istiyordu belkide. Uraz'ın onu seyrettiğini bilmeden.

Bu kız bana neler yapıyordu böyle. O kadar masumdu ki. Kimseyle konuşmuyordu. Bu yüzden izin vermiştim belkide ona. Bu ağaç okulda zaman geçirdiğim yerdi. Kafa dinlemek için geliyordum çoğunlukla. O da öyleydi.

Kulağının arkasına sıkıştırdığı saçları rüzgar nedeniyle yüzüne geliyordu. Onu çoğunlukla burada görüyordum. Belki de alışmıştım onun burda olmasına.

Derin bir nefes aldı Uraz. Bir kez daha baktı genç kıza. Telefonuna gelen mesajla onu seyretmeyi bırakıp yapması gereken bir işi olduğunu hatırladı.

" Siktir! Ben nasıl unuttum bunu! "

Olduğum yerden geri dönüp arabama bindim. Bugün onun en önemli düşmanıyla tanışcaktım. Az kaldı baba. Çok az...

Aşk-ı İntikam (Tamamlandı)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora