4.Bölüm

190 20 188
                                    



~





Ertesi gün için, daha doğrusu bir önceki gün yaşananlar için, uyandığım sabah tamamen pozitifti. Bunun nedeni dünün finali olabilirdi. Hatta bizzat öyleydi.

Jaemin den duyduğum cümleler yeterince dağıtmıştı beni, bizi. Hepsi üst üste oluyordu yaşananların ama şimdi huzurlu hissediyordum. Mutlu? hissediyordum.

Evet hâlâ iyileşememiştim. Yani dünkü gibi ateşim yoktu, sadece boğazımda hafif bir hırıltı ve arada gelen öksürük vardı. Halsiz hissetmiyordum. İyi bakılmıştım. İlgiden besleniyordum. Ve de aldığım ilaçlar iyi gelmişti.

Bugün okula gidememiştim ama akşam işe gidecektim. Okula nazaran toleransı daha düşüktü iş yerinin. Bu yüzden zamanımın çoğunluğu okul dışında işte geçiyordu. Ve bu yüzden de yurtta fazla vakit geçirmiyordum. Sadece yatmadan yatmaya uğradığım bir oteldi benim için, gerçekten de son zamanlarda böyleydi.

Ama dün yaşananlardan sonra, daha dikkatli davranmaya karar vermiştim. Bir ailem vardı, Haechan ın çaresiz olduğu anlarında yanında olamamıştım. Bu kendimi kötü hissettiriyordu. Çünkü biliyordum o hissi, artık daha da yakından tanıdığım bir histi.

Onlara daha fazla zaman ayıracaktım. Aileme, arkadaşlarıma daha fazla zaman ayırıp, yanlarında olacaktım. Bunu yapmalıydım, kendimde buna ihtiyaç duyuyordum.

Öğleden sonranın güneşi artık tepeyi terk etmişti. Saat 5 e geliyordu ve hava yeterince ılıktı. Çok geç uyanmıştım, bunun sebebini aldığım ilaçlara bağlamıştım. Öyle ki odada hiçbir seste duymamıştım, uyandığımda odada yalnızdım.

Hâlâ bir şey yememiş olmanın sersemliği ve terli hissetmemin rahatsızlığıyla odada yavaş hareketlerle dolanıyordum. Etrafı toplamıştım, daha çok masanın üzerindeki Jaemin in ödevinden kalanları.

Bir ara Hendery ve Dino ile telefonda konuşmuş, ölmediğimden emin olmarını sağlamıştım. Her ne kadar artık çocuk olmasak bile birbirimiz için endişelenmeye devam ediyorduk. Bu beni rahatsız etmiyor, aksine iyi hissettiriyordu. Demiştim ya ilgiden besleniyordum.

İlgi demişken, hâla jaemin le yan yana gelmemiştik, hasta olduğumu biliyordu ama hâlâ gelmemişti. Elbette hayatı sadece benim üzerime kurulu değildi ama yinede, böyleyken ilgisiz bırakmazdı beni. Şimdiye çoktan gelmiş olmasını aklımdan geçirerek saate göz atmıştım ve çoktan 17.30 olmuştu.

Yatağımın üzerine uzanıp yeniden birkaç dakika daha tavanı seyretmeyi düşünürken kapının sesini işitmiştim. Jaemin gelmişti,

Çok ağır olmadığını tahmin ettiğim çantası ve üzerindeki lila switiyle yine çok tatlı görünüyordu. Biraz durgun görünüyordu, ama yinede tam emin olamamıştım.

-"Bugün cidden çok aptalcaydı. Sanki her şey sabrımı sınıyor. Cidden ah- her neyse.

-Daha iyisin değil mi?"

Diye sormuştu. Üzerindekilerden kurtulup sadece pantolonuyla kalmıştı. Evet anlamıştım aklında bir şeyler olduğunu. O hiçbir şey söylemeden, bir şeyleri seziyordum artık. İstesekte istemesekte aramızdaki ilişki bu seviyeye gelmişti.

-"İyiyim, biraz boğazımda garip bir hırıltı var o kadar. Daha iyiyim ama, senin neden canın sıkıldı?"

Diye sormuş ve gerçekten neye kafası takıldı merak etmiştim, hep olduğu gibi.

-"Boşverelim cidden- okul işte. Çok bunaldım bugün ve terledim, duşa girsem iyi olacak.

-"Dünden beri çok terledin sende, girdin mi duşa?"

For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi Where stories live. Discover now