10.Bölüm

129 15 81
                                    


~





Yurda geldiğimde bu kadar sessiz bir ortam beklemiyordum. Fazla sessiz ve soğuktu. Muhtemelen yoldayken bana gönderdiği mesajı okuduğumda çoktan yurda gelmiştim. Jaemin  yoktu, bu gece gelemeyeceğini belirttiği bir mesaj atmıştı. Okulda ilgilendiği bir proje olduğunu ve bu gece yardım etmek için orada olacağını söylemişti.

Her ne kadar bundan hoşlanmasam ve suratımı assamda bir şey diyemiyordum. Böyle şeylerle uğraşmak onu mutlu ediyordu. Her zamam yanında ve destek olmak dışında yapabileceğim hiçbir şey olamazdı. Sadece gece gelemiyor olması beni oldukça huzursuz etmişti.

Üzerimi değiştirip biraz etrafta dağınık sayılabilecek şeylerle uğraştığımda uykumun gelmesini sadece umuyordum. Yine fazlaca zihnimi yoran şeylerle uğraşmıştım. Çocuklarla olan konuşmamız ve sonrası beni yine karmakarışık etmişti. Kendimi sorgulamaktan başka bir şey yapamıyordum.

Gerçekten de her söylediklerinde haklı olabilirler miydi? Sahiden benim bir şeyler hissediyor olmam mümkün olabilir miydi? Bunu nasıl anlayabilirdim ki?.. Onu tahmin edilebilecek olandan dahi çok seviyordum, zihnimi çoğunlukla ele geçiren ve sürekli olarak düşündüğüm sadece oydu. Ama bu yaşadığımız hayattan kanaklıydı. İkimizinde ailesi birbirimizdik, aksi şekilde olamazdı. Bunu illâ yanlış anlayıp farklı yönlere çekmek gerekiyor muydu?

Birkaç dakika olsa çoktan onun yatağında ve yastığında uzandığımı fark etmiştim. O olmadığında dahi onu hissetme ihtiyacı duyuyordum, bu farklı bir şekilde içimde rahatlama hissi uyandırıyordu. Ama ne yazık ki uyumam için yeterli değildi. Küçüklüğümden beri mümkün oldukça tek başıma uyumuyordum. Çünkü tek başıma olduğumda genel olarak uyuyamıyordum ve bu hâlâ devam ediyordu. Yenemiyordum, nasıl yeneceğimi bile bilmiyordum.

Eğer gözlerimi kapatabilseydim, daha sonrasında uyumayı başarabilirdim. Fakat gözlerimi kapatamıyordum. Bu rahatsız his beni bırakmıyordu. Fazla yorgundum ve uyumaya ihtiyacım vardı. Saat çoktan gece yarısını geçmişti, 2 ye geliyordu.

Bir umutla Mark'ı aramıştım. Ama telefonu uzunca çaldıktan sonra meşgule atılmıştı. Uflayarak kendi yatağıma geçtikten sonra kapıya vurulmultu. Bu beni şaşırtmıştı, kim olduğunu bile tahmin edemeyerek kapıyı yavaşça açtığımda gelen Haechan'dı.

Neredeyse kendini sürükleyerek içeri girdiğinde çoktan kuş yuvasına dönen saçlarına gülmeden edememiştim. Siyah tişörtü ve altındaki pembe beyaz puanlı pijamasıyla tam bir penguen gibi görünüyordu. Haechan ı günlerdir doğru düzgün görememiştim, onuda yeterince özlediğimi görene kadar anlayamamıştım.

-"İkinci seçenek olmaktan her zaman nefret ediyorum. Bunu biliyorsun ve Mark'ı arıyorsun."

Dediğinde elinde sürüklediği yastığı Jaemin in yatağına adeta fırlatmış ve Jaemin in yastığını da benim yatağıma fırlatarak kendini yatağa bırakmıştı. Hâlâ uykulu görünüyordu, huysuz olmasına rağmen yine sevimliydi.

-"Çoktan uyumuşsundur diye önce Mark 'ı aramıştım hem- açmadı zaten."

Demiş ve bende koridorun güçsüz yanan gece ışığını kapatarak yatağıma geçmiştim.

-"Çoktan uyuyan bu sefer o. Bugün çok yorgundu ve stresli bir gün geçirdiğini söyledi, bende üzerine gitmedim. Telefonu titreşimdeydi, aramanı ben gördüm. Sonra da geldim işte."

Diyerek bana arkasını dönmüş ve yatağa iyice kurulmuştu. Anlaşılan Haechan ında çok uykusu vardı. Ama Mark ı merak etmiştim ve araları düzelmiş miydi, ya da eskisi gibi olabilmişler miydi çok merak ediyordum. Hiçbir şey ima etmeyerek sormaya devam etmiştim. Belki birkaç bilgi alabilirdim? Hem ne?- onlar en yakın arkadaşlarımdı.

For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi Where stories live. Discover now