15.Bölüm

165 14 92
                                    





~





Haechan'ı o hâlde gördükten sonra kalbim o kadar acımıştı ki tek kelime edememiştim. Artık kendimde kanaat kıldığım bu özelliğimden nefret ediyordum. En yakın arkadaşlarımla konuştuğumda benim bazı düzeltmem gereken yanlarım olduğunu söyleyip durduklarında ilk anlarda abarttıklarını düşünüyordum. Fakat en çok ihtiyacım olan anlarda donup kalıyordum, konuşacak kelime bulamıyor ya da tam tersi sinirlerimi kontrol edemiyordum. Son zamanlarda bunun o kadar çok zararını görmüştüm ki artık işler iyice kötüye gitmeye başlamıştı. Benim sahip olduğum hediyelerin belki de en başında Jaemin gelirdi ama ben onu üzmekten başka bir şey yapmıyordum. Hiçbir şeyden haberi olmayan birine çıkışıp duruyordum. Ona böyle davranarak bazı şeyleri yok ettiğimi veya hiç olmadığını mı sanıyordum? Bu aptallıktı. Her şey ortadaydı, birçok kişi farkındaydı. Bende farkındaydım ama ne denli utanç duyuyordum bilinmezdi. Onunla asla eskisi gibi olamayacağımın farkındaydım ama yinede ondan uzak kalamazdım. Birkaç saat bile...

Mark odaya geçtiğinden beri bizde aşağıdaydık. Dakikalarca oyalanmıştık ve Haechan, Mark'la konuşmak istediği için daha fazla kapıda bekleyemezdik. İndiğimizde etraf sessiz ve gergindi. Vernon, Hendery ve Yangyang masada oturuyorlardı. Kızlar da salondaydı ve Renjunda mutfakta bekliyordu. Ona baktığımda sanki tüm bunların sorumlusu değilmiş gibi yüzünde azıcık bile endişe belirtisi olmayan bir ifade vardı. O an midemde hissettiğim bulantı beni duraksamıştı.

-"Jeno-ya az önce arkadaşın resmen beni masadan kovdu ve sen hiçbir şey söylemedin! Şaka mı yapıyordu?" Demişti Renjun ve duyduklarım beni daha çok şaşkına çevirmişti. Nasıl arkadaşını merak etmek yerine halâ boş cümleleri dile getirebiliyordu? Haechan nasıl umurunda olmazdı, gerçek arkadaşlar birbirine böyle yapmazdı.

Cümleleri duyduğum andaki şaşkınlığımla konuşamazken, Renjun a söylemek istediklerimi dile getiren biri olmuştu;

-"Yaşananların ciddiyetinin farkında değil misin? Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyorsun Renjun-shi?

-Haechan'ın nasıl kırıldığını ve canının acıdığını görmüyor musun?"

Demişti Jaemin ve bana göre oldukça sinirli görünüyordu. Aslında bende öyleydim ve gergindim de ama Jaemin daha sinirli ve kendini tutamayan bir haldeydi. Onu bu halde görmek hiçbir zaman hoşuma gitmiyordu.

-"Bu kadar abartılacak ne var ki? Hem Jeno-ya! bir soru soruyorum cevap vermeyecek misin?!"

Demiş ve sonrasında bana dönerek tamamlamıştı cümlesini. Ama ona karşı hiçbir cümle kurmak istemiyordum. Mark ve Haechan ın o halini gördüğümden beri kendimi iyi hissetmiyordum. Arkadaşlarımı o hâlde görmek ve hiçbir şey yapamamak yeterince canımı sıkmıştı. Hoşlanmadığım ve alışık olmadığım bu tavır karşısında da Renjun beni büyük bir şaşkınlığa düşürmüştü.

-"Ben cevap veriyorum, Jeno nun konuşması bir şeyi değiştirmez. Buradaki herkes şu anda gergin ve yakın arkadaşın üzgün bir haldeyse sebebi sensin. Üzgünüm Renjun-ah, sanırım Yangyang haklı."

Diyerek devam etmişti Jaemin. Cümlesi bittiğinde bende ortamdan ayrılmak isteyerek bahçe kapısına adımlamıştım.

-"Jeno-ya benimle konuşmayacak mısın?"

Son kez dönüp baktığımda Renjun un bu davranışı daha çok midemin kasılmasına ve bulantı hissetmeme neden olmuştu. Onun bu kadar bencil olabileceğini hiçbir zaman tahmin etmemiştim. Buradan gitmesini istiyordum ama bunu asla dile getiremezdim.

For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi Where stories live. Discover now