19.Bölüm

201 10 195
                                    




~

O gece bazı anları endişeyle geçirsemde, uyandığımda hâlâ Bay Max yanımdaydı. Sabahları onu görerek uyanmayı gerçekten özlemiştim. Bunu gözlerimi açtığım andan beri hâlâ onu izliyor oluşumdan ve dudaklarımdaki silinmeyen gülümsemeden anlayabiliyordum.

Jeno ya uzun uzun bakmayı bile bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Şu an asla yataktan kalkmak istemiyor ve gözlerimi onun üzerinden ayırmak istemiyordum. Bembeyaz tenine karşıt koyu renk saçları alnına dağılmıştı, onlara uzandığımda hafifçe parmağımla saçlarını düzeltmiştim.

Düzenli nefes alış verişini izlemek beni gerçekten rahatlatıyordu. Öne doğru çıkmış üst dudağına parmağımı dürttüğümde içeri doğru göçmüş ve geri eski haline geldiğinde kıkırdamama neden olmuştu. O kadar bebek gibi görünüyordu ki, Jeno yu çok fazla seviyordum. Bazen öyle bir an oluyordu ki bu sevginin altında boğulduğumu hissediyordum. Onun kadar kimseyi sevmemiştim ve tüm kalbim oydu.

Bana aşık olduğunu öğrendiğimde, uçurumun kenarından düşüyor gibi hissetmiştim. Ama hiç yere çakıldığımı düşünmemiştim. Boşlukta akıp gittiğimi hissetmekten başka hiçbir şey olmamıştı. Zaman benim için durmuştu ve günlerce kendime gelememiştim.

O süreci öyle hızlı ve bir o kadar da zaman durmuş gibi geçirmiştim ki, kelimelerle dahi anlatamıyordum. Aşk neydi ki? Nasıl tanımlanabilirdi? Onu kaybetmeyi göze alabilir miydim? Asla... Onunla ilgili duygu ve düşüncelerimi günlerce, haftalarca sorgulamıştım. Her detayı, kaçırdığım her ayrıntıyı yeniden, tekrar tekrar düşünmüş ve zihnimde yaşamıştım.

Kendimce verdiğim kararlar ve fark ettiğim her durum beni bambaşka biti yapmıştı. Hatta belki de ben her zaman böyleydim ve yeni yeni tanımadığım yönlerimi tanımıştım. Onu başkasıyla asla düşünemiyordum. Benden başka biriyle daha yakın olduğunu, başkasıyla beraber olduğu ihtimallerini düşündükçe içimde bir şeylerin canımı acıktığını hissediyordum. O bana aitti ve kalbi benden başka kimsenin olamazdı.

Jeno bana sürekli bakardı. Toplu ortamlarda dahi sık sık göz göze gelirdik ve tüm ilgisi çoğunlukla benim üzerimde olurdu. Benimde ondan pek farkım yoktu ama aramızdaki büyüyen şeyin aşk olabileceğini hiç düşünmemiştim. Elbette bunun şakaları yapılıyordu, onunla gerçekten evli çiftlerden farklı olmadığımızı sık sık duyardık ama hiç ciddi ciddi üzerinde durmamış gülüp geçerdim.

Bir gün bunun başımıza geleceğini bir defa olsun tahmin etmem gerekirdi. Çünkü Jeno nun bakışları hiçbir zaman öylesine olmamıştı. O bana gözleriyle değil, kalbiyle bakardı. Onda hissettiğim ve emin olduğum en büyük şeylerden biri bu olmuştu. Yurtta olmadığı günlerden birinde, akşam Haechan odama gelmişti ve yine konuşmuştuk. Bakışlarından bahsetmiştim, bana daldığı anları, gözlerinin içi gülerek beni seyrettiği anları Haechan dan defalarca kez dinlemiş ve hatırlamıştım.

Nasıl bu kadar kör olabilmiştim ki? Nasıl onun bunu tek başına yaşamasına izin vermiştim. Kendini suçlayıp benden ve herkesten uzaklaşmasını, kendini kapatmasına seyirci kalabilmiştim. Asla anlam veremiyordum, bu kadar yakınımda ve ilgi odağımda olupta bana olan davranışlarının sebebini nasıl anlayamamıştım, aklım almıyordu.

Ona asla kıyamıyordum. Bazen dokumaya bile kıyamazdım. Jeno o kadar tatlıydı ki, kalbimin tamamı onun olabilirdi. Beni hayata bağlayan en güçlü şeydi ve gülümsemesiyle günümü mutlu geçirdiğim o kadar çok gün olmuştu ki. Şimdi bana karşı hislerinin olduğunu biliyordum ve kollarımın arasında, yanımda uyuyordu.

Şimdiye kadar yaşadığı her şey geride kalmıştı. Artık yalnız değildi ve neleri yaşayacaksak beraber yaşamalıydık. Onu kaybetmeyi hiçbir şekilde göze alamazdım ve onu yalnız bırakamazdım. Tıpkı onunda bana yaptığı gibi. Beni hayata bağladığı gibi... Jeno benim ailemdi.

For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz