32.Bölüm

28 6 58
                                    











~










Günler sonra ilk kez kafeteryaya sabahın ilk saatlerinde değil de öğleden sonra geliyordum çünkü birkaç eksik malzeme için alışveriş yapmak istemiştim. Tek başıma alış veriş yapmak, bir yere oturup kendime kahve almak ve sevgili koca bebeğimi birkaç saat özlemek iyi gelmişti. Beni merak edip etmediğini asla belli etmemeye çalışan ama gelmeden önce mutlaka en az 2 kez mesaj atan harika ötesi ilgili bir erkek arkadaşım vardı.

Jeno'nun içindeki bu ilgi delisi genç adamın varlığını yeni fark ediyor olmam asıl benim için çılgıncaydı. Elbette arkadaşlığımız boyunca da her zaman benim üzerimdeki ilgisinin farkındaydım ancak sevgili olduğumuzdan beni bunu farklı görüyor ve çok daha farklı hissediyordum. Tanrım... hem çok tatlı hem de çok sexiydi.

-"Demek kahve ha?.."

Dediğinde kafeteryaya girdiğimde elimdeki kahve bardağına düşmanına bakar gibi bakışı beni güldürmüştü. Günün ilk kahvesini onun ellerinden içmediğim için yine tatlı bir trip yemiştim. Hadi ama... Nasıl her hareketi beni mutlu edebilirdi ki?..

-"Hiçbirinin seninkilerden iyi olmadığını biliyorsun koca bebek~"

Demiş ve sexi poposuna bir tane vurduğumda gülüşünü işitmiştim. Geldiğimde kafeterya kalabalık değildi fakat yine de birkaç müşteri sipariş bekliyordu. İki çalışanımız da işlerini yapmaya devam ederken ben de aldığım malzemeleri kontrol ederek yerleştirmeye koyulmuştum.

-"Konsantre süt almanı söylemiştim, bunlar hindistan cevizi aromalı olanlar."

Dakikalar sonra Jeno, benden istediği sipariş sütlere baktığında yanlış olduklarını fark etmiş ve surat asmama sebep olmuştu. Doğru olanları aldığıma emindim fakat orada çalışan kız mutlaka karıştırmış olmalıydı.

-"Üzgünüm bebeğim, birazdan değiştirmek için çıkarım. Fark etmemişim."

Dudaklarımı büzerek konuştuğumda Jeno'nun karşısında 5 yaşındaki bir çocuktan farksız hissediyordum. Elindeki kutuyu tezgâha bıraktığında etrafına bakarak yavaşça yanıma adımlamıştı.

-"Bu şekilde konuşmanı yasaklamak istiyorum."

Diyerek gülüşünü tutmak istercesine konuşmuştu. Biraz duraklamış ve hafifçe gülümsemiştim.

-"Neden? Hoşuna gitmedi mi?"

Diye sorduğumda arkamızda duran tezgâha dönmüştü. Bir şeylerle uğraşıyordu ama tüm dikkatinin benim üzerimde olduğunu biliyordum.

-"Hayır. Aklımı kaybetmeme yetiyor."

Dediğinde ses tonu ağırlaşmış ve sonlara doğru ciddileşmişti. Bu ortamı tatlı tatlı flörtleşmekten çok yarı ciddi yarı çok sexi bir havaya bürümüştü. Bu cümle ben de şok etkisi yaratttığında çalışanımızın bana seslenmesiyle Jeno'dan uzaklaşmıştım. Biraz da işti.

Çalışanımız bana doğru adımladığında bir müşterinin kendisiyle ilgilenmemi rica ettiğini söylediğinde hemen bakacağımı söylemiştim. Tezgâhın arkasından çıkarken beni beklen müşterinin birkaç gün önce akşamüstü kafeteryaya gelen yaşlı kadın olduğunu görmüştüm. Oturduğu masaya yaklaştığımda beni fark etmiş ve hemen gülümsediğinde ona karşılık vermiştim. Eğilip selam verdiğimde nasıl yardımcı olacağımı sormuştum.

-"Canım benim... Seni tekrar ziyaret etmek istedim."

Dediğinde sıcak bir şekilde gülümsemeye devam edip sevgi dolu konuşmuştu. Bu tavrı beni gülümsetse de şaşırmıştım çünkü özellikle benimle konuşmak istemesi önemliydi.

For Nomin | İki Bisikletin Hikâyesi Where stories live. Discover now