53 - Ceza Mı Hediye Mi?

83.7K 3.4K 295
                                    

Başımın uzun süreden sonra yeniden zonklamaya başlamasını hissetmemle yumduğum gözlerimi açtım. Kaç saattir uyuyordum bilmiyorum ama ağırmaya başlayan kaburgalarım bunun uzun bir süre olduğunu işaret ediyordu. Boğazımın kuruluğunu gidermek için dilimi ağzımın içerisinde gezdirirken birden dilime gelen bira tadını duydum. Nefesimi kokladığımda hayvan gibi bira kokuyordum. İnanmıyorum.. Başımın zonklaması dün gece bira içtiğim için miydi? Hepsi Derya'nın suçuydu. Beni o dengesiz barmenle tek başıma bırakmasaydı bu kadar içmezdim. Dün gece barmenle konuşmalarımızı, benim ayı gibi içişimi falan çok net hatırlıyordum ama eve gelişimi ve daha sonrasını hatırlamakta zorlanıyordum. Acaba Derya'yla beni eve barmen mi bırakmıştı? Ne olur öyle olmasın!

Perdeleri çekip, pencereden vücudumun içine sızmayı planlayan güneşin planını alt üst ettiğim için kendimi tebrik ettim. Başımı tekrar yumuşacık yastığıma gömdüğümde ise telefonumun lanet alarm sesini duymak zorunda kalmıştım. Lanet olsun! Bugün pazartesiydi ve okul vardı. Neden okul olduğu günlerde içmeye gitmekte bu kadar ısrarcıyız ki? 

Alarmı kapatıp yatağımda uzanmaya devam ettim. 'Bir güncük okula gitmesem birşey olmazdı değil mi?' diye kendi kendime düşünüp yine kendi kendimi ikna etmeyi başarmıştım. Bugün okula gitmeyecektim. Zaten gitsemde bütün gün sıramda uyurdum kesin. O yüzden sıramda uyuyacağıma sıcacık yatağımda uyurdum daha iyi. Evet, bir kendimi ikna etme seansında daha beraberiz arkadaşlar..

Ama ne yazık ki her güzel şeyin bir sonu vardır cümlesinin ne kadar doğru olduğunu kanıtlayan telefonumun sesini tekrar duymamla yatağımdan kalkmak zorunda kaldım. Arayan Tuna'ydı. Salak mı bu çocuk? Aynı evdeyiz, üstelik odası tam karşımda neden beni telefonla arıyor ki? Telefonumun iğrenç zil sesine daha fazla katlanmak istemediğim için hızlıca açma tuşuna bastım.

''Efendim?'' derin bir nefes alarak sordum. 

''Duyduğuma göre hala odandan çıkmamışsın. Çabuk hazırlan seni beklerken donduk.'' Tuna hafif sinirle karışık bağırmıştı.  Beklerken donduk mu? Duyduğuma göre mi? Bu çocuk evde değil miydi?

''Nerdesin sen?'' boğuk çıkan sesime aldırmadan sormuştum. 

''Bizimkilerle toplandık okulun ordaki cafede seni bekliyoruz.''

''Beklemeyin beni boşuna bugün okula gelmeyeceğim. Kendimi pek iyi hisetmiyorum da.'' tabiki de Tuna'ya dün gece Derya'yla beraber içtiğimizi, ardından sarhoş olduğumuzu ve şuanda da başımın zonkladığını söylemeyecektim. 

''Dün gece öyle demiyordun ama.'' Tuna yumuşattığı sesiyle konuştuktan sonra biran üstüme kal gelmişti.

 'Dün gece öyle demiyordun ama' derken neyi kast ediyordu bu Allah aşkına? 

''Ne saçmalıyorsun sen?'' sesimi biraz daha kalınlaştırıp sordugumda Tuna'nın kulaklarımı tırmalayan kahkalarıyla karşılaşmıştım. 

''Dün geceyi gerçekten hatırlamıyor musun Aylin? Ah, unutmana sevindiğimi söyleyemeyeceğim.'' ve ardından bir kahkaha daha. 

Gerçekten ne saçmalıyordu bu? Benim şuanda dün ile ilgili hatırladıgım tek şey barda kaçıncı olduğunu bilmediğim biramı yudumlarken barmenle konuşmam ve ardından da yatağımda uyuya kalmamdı. Daha fazlası olamaz!

''Hatırlamak için kafanı çok zorlama güzelim. 10 dakika içinde burda ol, o zaman öğrenirsin.'' Birşey dememe fırsat vermeden telefonu yüzüme kapatmıştı. Telefondan yükselen 'dıııııtt dıııtt' seslerine kulak asmadan yatağımdan bir çırpıda çıktım. Yorganımı üstümden öyle bir savurmuştum ki yere düştüğünde ortaya çıkan rüzgar saçlarımın bir kere daha dağılmasına yol açmıştı. 

Aptal Üvey KardeşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin