1: entrance to the castle

1.5K 93 176
                                    

Bölüm 1:•Şatoya Giriş•

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Bölüm 1:
•Şatoya Giriş•

Bölüm 1:•Şatoya Giriş•

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

1 Kasım, 1643

Atlar dört nala koşarak arabayı çekerken toynakları acımasızca çamurlu toprağı dövüyordu. Çukurlu yol ve sağanak yağan yağmur nedeniyle peş peşe su birikintilerinden geçiyorlardı, bu durum yerdeki çamurlu suyun yukarı fışkırmasına neden oluyordu, sanki tepelerinden boşalan yağmur yetmiyormuş gibi.

Gecenin en dikkat çeken noktası tartışmasız dolunaydı; koyu gri tonların hakim olduğu bulutların arasından ışığını sinsice yeryüzüne vuruyordu. Sanki ışığını güneşten almıyormuş gibi cesurca parlıyordu ve dünyaya hiç olmadığı kadar yakındı sanki. Öyle ki yüzeyindeki ton farklılıklarını ve delikleri görebilirdiniz.

At arabasının tam arka tekerinin üstüne gelen kısmında oturan kadın midesinin çok fena bulandığını hissediyordu. Gecenin ve yağmurun soğuk havasından korunmak için ince paltosuna delicesine sarılıyordu ama bu çabası boşaydı, bu ucuz palto onu asla ısıtmazdı. Zaten burnunun ucu ve dudakları buz kesmişti, elleri ise taşlaşma yolundaydı. Eklemlerindeki kızarıklığı karanlıktan dolayı göremese de acısını hissediyordu.

Bir avucu sımsıkı bir parşömeni tutuyordu. Parmakları arasında buruşan kağıt, onun yaşam biletiydi. Bu ıssız ormanlık yolda, üstelik sağanak yağmurun altında seyahat etmesinin nedeni bu parşömen olsa da, aynı zamanda sefil hayatından bir kaçış yoluydu.

Bundan üç hafta önce, 11 Ekim de, temizlikçilik yaptığı barın kapısına asılan bir iş ilanı görmesiyle başlamıştı her şey. Yirmi üç yaşında henüz gencecik bir kadınken, evde yemek bekleyen üç kardeşini de doyurabilmek için yapmadığı iş kalmamıştı. Aynı gün içinde birden fazla yerde çalışıyor, insanların kahrını ve zorbalıklarını çekiyor, elini her taşın altına sokuyordu. Çalıştığı yerler genelde pek tekin yerler olmuyordu, özellikle de gece çalıştığı yerler. Defalarca ağzı alkol kokan adamların tacizine uğradığı, sokak köşelerine zorla kıstırıldığı oluyordu. Fakat o yapmayacaktı da kim yapacaktı? Sadece on beş yaşında ergenliğe yeni girmiş kız kardeşi mi, yoksa ondan daha küçük, on ikisinde olan diğer kız kardeşi mi? Sekiz yaşındaki masum, tatlı mı tatlı erkek kardeşinden bahsetmiyordu bile.

Bloodthirsty | SasusakuOnde histórias criam vida. Descubra agora