3|Bir şans daha

33.5K 2.6K 2K
                                    

Gözlerimi araladığımda karşılaştığım tek şey bembeyaz bir duvarken burnuma dolan tanıdık koku ve garip seslerle buranın hastane olduğunu anlamam pek de uzun sürmemişti.

Uyanabilmiş olsam bile bilincimin tam anlamıyla yerinde olmadığının farkındaydım zira gözlerim sürekli kırpıştırmama rağmen bir türlü tam anlamıyla açılmıyor, aydınlığa kavuşmama müsaade etmiyordu.

Birkaç dakikalık uğraşlarım sonucu üzerimdeki ağırlığı atıp tamamen uyanabildiğimde yanımdaki kırmızı koltukta oturan en yakın arkadaşım hızlıca ayağa kalkmış, telaşlı ifadesiyle beraber elimi sıkıca tutmuştu.

"Doktora haber vereceğim bebeğim."

Kendi kendine bir şeyler daha mırıldanıp elimi bıraktığında arkasından bakmakla yetindim çünkü zihnimi toparlamakta biraz güçlük çekiyordum.

En son hatırladığım şey, yatak odamızda Savaş'la kavga etmeye başladığımızdı. Seslerimiz yükselmişti, ikimizde ayaklanmıştık, bunları anımsıyordum. Daha sonra ona net bir dille boşanmak istediğimi söylemiştim ve midemdeki bulantı baş gösterip beni iki büklüm hale getirmişti.

Sonrası yoktu.

Geniş hastane odasının içerisine sakin adımlarla giren doktora bakılırsa telaşlanacak bir durum yoktu. Ki öyle olsa, Özge hemen yanı başımda bekleyemezdi. Kendi kendime neden bayıldığım hakkında teoriler üretmeye çalışırken "Bizi korkuttunuz Anıl Bey." diyen Erkan'a bakıyordum. Savaş beni babasının hastanesine getirmişti, dolayısıyla bazı doktorları çok yakından tanıyordum.

"Değerleriniz normalin altında çıktı. Şu sıralar stres yaptığınız bir şeyler olduğunu düşünüyorum ve muhtemelen sabahtan beri hiçbir şey yememişsiniz. Bunlar bayılmanızdaki başlıca nedenler ancak bedeninizin bu denli yorgun düşmesindeki en önemli etkeni siz zaten biliyor olmalısınız."

Özge'yle aynı anda birbirimize baktık çünkü ikimizin de aklına gelen şey, olası bir hastalık ihtimaliydi.

Erkan'ın yüzündeki tatlı gülümseme ve şaşkınlığımız karşısında serbest bıraktığı küçük kıkırtı içimi bir nebze olsun rahatlatırken "Endişelenmeyin." dedi, "Kötü bir durum söz konusu değil."

"Neyi varmış peki, neden bayılmış birden?"

Özge'nin sabırsız haline karşı yanıt vermeye hazırlanan doktoru durdurarak "Savaş nerede?" diye sordum. Cidden, uyandığımdan beri istemsizce gözüm onu arıyordu ve beyefendi ortalıklarda yoktu. Hiç mi merak etmiyordu beni, öylece bırakıp gitmiş miydi?

Özge, kafamdaki kuşkuları anlamış gibi hemencecik yatağın kenarına oturdu ve "Buradaydı, bekledi seni." diye yanıtladı. "Az önce telefon geldiği için çıkmıştı, gelir birazdan."

"Öylesine sordum, umurumda değil."

Huysuz mırıltım en yakın arkadaşımın rahat durmamı isteyen bakışlar atmasına neden olurken Erkan samimiyetle gülümsedi. Ellerini üzerindeki beyaz önlüğün cebine yerleştirmiş ve tüm zamanını bana ayırmışçasına sakin görünüyordu. Tabii ki öyle olacaktı. Ben buranın sahibinin damadıydım, özel bir ilgiyi hak ediyordum.

Erkan, benim sağlıklı beslenmem konusunda küçük bir uyarı verme işine başlamışken odanın kapısı açıldı. Hemen ardından görüş alanıma giren Savaş, uzunca bir zamandır görmediğim kadar telaşlı duruyordu ve odadaki kalabalığı ilk başta yanlış yorumlamış olacak ki uyanık olduğumu gördüğünde yüzünde oluşan rahatlama içimde bir yerleri sıcacık yapmıştı.

"Nesi varmış?" ciddiyetle havalanan tek kaşının altındaki delici bakışlar Erkan'ı buldu. Seri adımlarla aramızdaki mesafeyi kapatıp yanıma geldiğinde elimi tutacağını falan sandım lakin cesaret edemiyor gibi görünüyordu. Sonuçta boşanmayı kararlaştırdığımız sırada kendimizi burada bulmuştuk, o da karmakarışık olmalıydı. "Neden bayılmış, Erkan? Söylesene."

Bebeğimiz İçin • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin