34|Şirket

13.7K 1.1K 263
                                    

selam<3

*

Kalçamda yoğun bir sızı vardı.

İki gecedir üst üste yaşadığımız anlardan dolayı olduğunu biliyordum. Savaş'ın büyük bedeni altındaki hallerimi hatırladığım her an aptal aptal sırıtmam da bu yüzdendi.

Sanki beni daldığım yerden çekip almak istercesine hareketlenen bebeğime yoğunlaşıp elimdeki zıbını yavaşça kollarından geçirdim. Ardından turuncu renkteki kazağını giydirirken de son derece dikkatliydim.

"Cu cu-an-ani! An-ne!"

Kendi kendine konuşan oğlumun yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. Birkaç ay içerisinde öylesine alışmıştım ki ona, hamilelikte yaşadığım tedirginliği gülerek hatırlar olmuştum. İnsanın kendi çocuğundan korkması son derece anlamsız geliyordu artık.

"Babana gideceğimiz için mi bu kadar mutlusun, hm?"

Ellerini sallayarak kıkırdadı Bulut. Tatlı tatlı davranması onu yeme isteğimi körüklüyordu. Dayanamayıp bir yerlerini ısırmaktan korkuyordum.

Oğlumun üstünü giydirdikten sonra düşmemesi adına etrafını yastıklarla doldurarak kendim için bir şeyler seçtim. Beyaz balıkçı yaka kazağın altına bol paça bir pantolon çıkartıp üstüne de dizlerime kadar uzanan bol bir ceket seçmiştim. Havalar ısınması gerektiği yerde daha da soğuduğu için kalın giyinmek istiyordum.

Yeni duş aldığım için nemli kıvırcık tutamlarımın biraz daha belirginleşmesi adına ellerimle şekillendirip kokusunu sevdiğim kremimi güzelce sürdüm.

Oluşan buklelere oğlumla takım olmak adına turuncu bir toka takarken aynadaki görüntüme gülümsüyordum.

Hamilelik sürecini atlattığımdan bu yana artık eski benliğime kavuştuğumu hissediyordum. Kafamdaki çirkin olduğumu söyleyen sesler susmuştu. Her zamanki bendim işte. Liseden bu yana değişen tek şey boyumun bir tık daha uzamasıydı. Hala güzeldim.

"Ma-ma-ma!"

"Geldim bebeğim."

Siyah sırt çantama Bulut'a lazım olabilecek her şeyi doldururken hızlı davranıyordum. Savaş'ın yanına uğradıktan sonra Umut babamları ziyarete gitmeyi düşünüyordum. Birkaç gündür telefonda sürekli Bulut'u özlediklerine dair şeyler söylüyorlardı çünkü.

Önceden özleyerek çağırdıkları kişi ben olurdum...Şimdiyse oğlum benim pabucumun dama atılmasına sebep olmuştu.

"Gel bakalım."

Sırt çantamı taktıktan sonra montunu giydirdiğim bebeğimi aldım kucağıma. Huysuzlanarak inmeye çalışmasını beklemiyordum. Şimdiye kadar sabaha kötü başladığı bir günde Bulut'un sonradan neşelendiği hiç görülmemişti. Bugün beni uğraştıracaktı anlaşılan.

"Yapma bebeğim, ağlamak yok. Babayı üzme. Tamam mı?"

Cümlelerim karşısında güçlü bir çığlık atıp göğsümde gezinen minik elleri huysuzca hareketlendiğinde gözlerimi devirdim. Arabada böyle huysuzlanırsa ne yapacaktım?

Evden çıktığımızda hiç oyalanmadan arabama adımlamıştım. Bulut'u arkadaki çocuk koltuğuna oturtup kemerini takarken bile mırıldanmaya başlamış, ağlayacağının sinyallerini vermişti. Biraz olsun oyalanması adına eline oyuncaklarından birini tutuşturmuştum.

Ön koltuğa yerleştim hızlıca. Savaş'a geleceğimizi haber vermemiştim. Sürpriz olmasını istiyordum. Tek başıma onu ziyarete gittiğim zamanlar hep mutlu olurdu ve bebeğimle gittiğimde çok daha mutlu olacağını tahmin edebiliyordum.

Bebeğimiz İçin • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin