4|Kimseye belli etme

33.6K 2.6K 2.1K
                                    

Toplam oy ve yorum sayısı eşit şu an 1.4k oy, 1.4k yorum aslkdjsakfdhsdh

tamam bunda gülüncek bir sey yok bolume gecelim

keyifli okumalar, bol yorum yapmak isterseniz hic cekinmeyin<3

*

Üzerime giydiğim açık kahverengi çizgileri olan beyaz pijamamın düğmelerini iliklerken aynadaki yansımama bakıyor, geceliğin uzunluğu nedeniyle gözükmeyen şortumun yerine daha uzun bir şey giysem mi diye düşünüyordum.

Fiziğimi her zaman beğenmiştim. Üst bedenime oranla daha uzun olan bacaklarımın baldırlarıma doğru hafiften kalınlaşması ve dolgun kalçalarımı ön plana çıkartan ince belim sayesinde her giydiğimin bana yakıştığını düşünür, en cüretkar parçaları bile büyük bir özgüvenle üzerimde taşırdım.

Lakin şu sıralar bu özgüvenimden eser yoktu.

Bu durum ne zaman başlamıştı bilmiyorum. Çünkü benim aniden bayılmam üzerine Savaş'la hastaneye gittiğimizde dahi kendimi iyi hissediyordum. Muhtemelen son birkaç saattir üzerime ne alsam kendime yakıştırmıyor, çirkin olduğum düşüncesiyle somurtuyordum.

Bunun birçok nedeni olabilirdi. Daha dün akşam öğrendiğim hamilelik meselesi nedeniyle karışmış olan zihnimin bir oyunu veya gelip geçici, öylesine bir şey olma ihtimali yüksekti.

Belki de, uzunca bir süredir iltifat almamamdan kaynaklıydı.

Sonuçta işten dönüp yorgun argın üstünü değiştirmeye geçmeden önce dahi bana sarılıp ne kadar güzel göründüğümü söyleyen eşim, son zamanlarda iltifat etmeyi bırak, konuşmak için dahi aralamamıştı o dudaklarını.

Bu ilgisizliği karşısında verdiğim kararın doğruluyla bir kez daha yüzleşirken makyaj masasına ilerlemiş, önündeki kırmızı koltuğa oturmuştum. Eş zamanlı olarak açılan kapıdan içeri giren Savaş'a şöyle bir bakıp nemlendiricime uzandığımda "Selam." dediğini işittim. İçimden bu saçma kelimeye gülmek gelse de sadece başımı sallayıp konuşma gereği duymadan selamına karşılık vermekle yetindim.

Muhtemelen o hastane odasında konuşulanlardan sonra attığı ilk adıma bir karşılık alacağını sanmıştı. Cevap vermemem omuzlarını düşürmesine neden olurken başını iki yana sallayarak giysi dolabına yöneldi. Rastgele seçtiği birkaç parçayı ayna sayesinde görebiliyordum. Gri eşofmanı üzerine oldukça bol siyah bir tişört seçmiş, ardından hızlıca üzerine geçirmişti.

Önceden, ben burada böyle oyalanıp dururken Savaş mutlaka yanıma uğrar, yüzüne bir şeyler sürmem konusunda ısrarda bulunurdu. Benim gibi makyaj yapmayı seven bir yapısı yoktu. Hatta nemlendirici dışında yüzüne herhangi bir şey sürdüğünü dahi hatırlamazdım ama o, sırf benimle eğlenmek için konuşur dururdu. Ben de bazen oyununa eşlik edip ona makyaj yapar, sonra komikliği karşısında kahkahalara boğulurdum.

Birçok nemlendirici ve deodorantları saymazsak, herkeste bulunan temel eşyalarım dışında fazla makyaj malzemem yoktu. Uykusuz kaldığım zamanlarda kurtarıcı görevi gören kapatıcım ve vişneli dudak kremim bana yetiyordu.

Bu sıralar sık sık kendi kendime düşünür olmuştum. Bu durumu Savaş'ın da fark ettiğini biliyordum çünkü o da aynı şeyleri yaşıyordu. Benim gibi sürekli eski anılarımızı mı düşünüyordu bilmiyorum ama zihninin daima dolu olduğuna emindim.

Yavaşça yerimden kalkıp koltuğumu düzelttim. Siyah ve kırmızı renklerinin yoğun olduğu yatak odamda adımlayıp yatağa ilerlerken Savaş çoktan örtünün altına girmiş, telefonunu eline alarak oturmuştu. İşten gelir gelmez öylece yatması içimde bir yerleri rahatsız ederken "Aç değil misin?" diye sormadan edemedim. "Bugün yemek sipariş etmiştim."

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now