15|Kimse benim eşimi üzemez

24.4K 2K 1.1K
                                    

meerhabaaa

ben geldim

*

-Savaş-

"Ben size ben gelene kadar halledin demedim mi?"

Telefonun öbür ucundaki asistanım Burcu, şirkette olan şeyleri bir bir anlatırken gerilen sinirlerim yüzünden mantıklı bir şeyler düşünmekte zorlanıyordum. Çalışanlarıma bağırıp çağırmak gibi huylarım yoktu ama son zamanlarda istemsizce onlara yükseliyordum. Bir de işlerini aksatmaları vardı tabii, iyi niyetimi suiistimal ediyorlardı.

"Harun Bey'le konuşun. Sonrasında ne yapacağımıza bakarız."

"Bir görüşmeden çok işbirliği yaptığımızı duyuracak bir kutlama istiyorlar efendim. Ben akşam yemeği ayarlayabileceğimi söyledim ama daha büyük bir organizasyon istediler, ses getirmek adına."

Burcu'nun cümlelerinin ardından gözlerimi sıkıca kapattım. "Tarih belli mi? Ne zamana düşünüyorlar?"

"En geç haftaya kadar her şeyin düzenlenmiş olmasını istiyorlar. Harun Bey'le bizzat görüşemedim fakat asistanı bu konuda net olduklarını söyledi. Basın mensupları önünde anlaşmayı onaylamak zorundayız."

Anıl uzun süre uzaklaşmak istediği için neredeyse iki haftaya yakın bir zamanı ona ayıracağımın sözünü vermiştim. Şimdi işimin çıktığını söylersem üzülecek, sonrasında da işkolik olduğumu düşünüp kavga çıkartacaktı.

Halbuki hiçbir zaman işine bağımlı bir adam olmamıştım, sadece son zamanlarda şirketi toparlamak için fazla uğraşıyordum.

"Bizim otelde bir organizasyon hazırlayın. Her şeyiyle birebir ilgilenmeni istiyorum Burcu, bir sorun çıkarsa bana haber ver."

Anıl, onu götüreceğim otelde işimle ilgili bir kutlamaya katılacağımı öğrendiğinde ne yapardı bilemiyorum ama buna mecburdum. Elimdeki tek çözüm yolu buydu. Sadece bir akşamımı onlara ayıracaktım. Aksi takdirde şirketin büyük bir yatırımcısını kaybetmenin eşiğine gelecektim. İşlerim daha yeni düzene giriyordu.

"Üç gün sonraya." diye devam ettim, otele geçer geçmez kutlamayı aradan çıkarır sonrasında da Anıl'la ilgilenmeye devam ederdim. En azından şimdilik tüm planım bu yöndeydi. "Tamam." telefonu kapatıp yatağın üstüne attığımda gerçekten bunaldığımı fark ettim. Aramız o kadar çabuk bozulabilecek seviyedeydi ki attığım her adımı düşünür hale gelmiştim. Yorucuydu.

Aslında Harun Bey'in organizasyon isteği sorun değildi. Belki Anıl'da biraz söylendikten sonra bunu kabul ederdi ancak asıl sorun, Anıl'ın hiç hoşlanmadığı o çocuğun da geleceğini bilmemdi. Bizim eve geldiğinde onu kovmamı istemişti ancak dediğini yapamamıştım.

Kendisi Harun Bey'in yeğeni oluyordu, şirketlerini temsilen ortak işlerimize sık sık katılıyordu ve Harun Bey için oldukça değerliydi. Dolayısıyla benim kovabileceğim bir konumda değildi.

Anıl neredeydi bilmiyorum. Birkaç dakikadır sesi çıkmıyordu. Yatak odasından ayrılıp basamakları bir bir inerek salona geldim. En son sıcak bir şeyler içmek istediğini söylediği için mutfakta olacağını düşünmüştüm ama değildi.

Böyle bir yerde tek başına dışarı çıkmasından rahatsız oluyordum, etrafta her türlü tehlike var gibiydi. Kaşlarımı çatarak kapıyı açtım ve etrafta göz gezdirdim.

Anıl, saçlarına bağladığı pembe bandanayı düzelttikten sonra ortalığı kolaçan etmiş, ağaçtan kopardığı yaprağı ısırmıştı. Bu sabahta onu yaprak yerken yakaladığım için şaşırmıyordum ama bu kadar canının çekiyor olması tuhaftı. Resmen gizlice dışarı çıkmış yaprak yemeye çalışıyordu.

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now