21|Evimize gidelim

23.9K 2.1K 971
                                    

Geçen bölüm Anıl hiç yoktu özlediniz mi bebisi

*

-Savaş-

Direksiyona yasladığım kafamı kaldırıp gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırarak bu tuhaf ruh halinden kurtulmaya çalıştım.

Bir yanım yalnız kalmak istiyordu. Onca yoğunluğun üzerine rahat bir nefes verip dinlenmek isteyen bedenimin haykırışıydı bu. Diğer bir tarafım ise Anıl olmadan asla huzurlu hissedemeyeceğimi söylüyor, onsuz dinlenmenin bana hiçbir faydası olmayacağını hatırlatıyordu. Hangi tarafı dinlemem gerektiğini çok iyi biliyordum.

Yalnızca çekiniyordum biraz. Saatler önce büyük bir kavga etmiştik ve bana nasıl sinirlendiyse evimize değil, arkadaşına gelmişti. Şimdi karşısına çıkıp hadi evimize gidelim demek zordu. Bunu bir şekilde başarabilirdim ama gelmek istemezse kendimi çok kötü hissederdim. Bu ihtimal yüzünden dakikalardır arabada oturuyordum.

Pekala, kaçmanın kimseye faydası olmayacaktı. Korkularımı bir kenara bırakıp hareket etmem gerektiğini bildiğimden anlık bir kararla çıktım arabadan. Düzgün bir yere park etmemiştim, amacım Anıl'ı hemencecik ikna edip arabaya getirmekti. 

Özge'nin oturduğu apartmana girip ikinci kattaki dairesine ulaştığımda kapıyı hızlı hızlı tıklattım. İçeride oluşan kısa süreli bir duraksamanın ardından kapı aralandığında Özge karşımdaydı. Aralık kapının el verdiğince bakışlarımı içeride gezdirip Anıl'ı görmeye çalışıyordum ama hayır, görüş açımda kimse yoktu.

"Hoş geldin diyeceğim ama..." üzgünce mırıldanıp kenara çekildi. En yakın arkadaşının evliliği böyle bir durumdayken onunda huzursuz olduğunu biliyordum. Anıl için fazlaca üzülüyor olmalıydı. "Gelsene."

"Nasılsın Özge?" hafif utanç, hafif gerginlik barındıran ifademle içeri adımladım. Evliliğimizde sorunlarımız vardı tamam ama bunun herkes tarafından bilinmesi çok can sıkıcıydı.

"İyiyim, sen nasılsın?" ceketimi almak isteyince kibarca reddettim onu. "Yorgun gözüküyorsun."

"Biraz..." salona doğru adımlarken gözlerim evin her yerindeydi. "Anıl nerede?"

"Odamda uyuyor."

"Hala mı?"

"Geldiğinde çok ağladı. Fazla bir şey anlatmadı da, üzgündü sadece. Sonra uyuyakaldı."

Ağladığını duymak içimde bir yerleri yakıp kavururken gözlerimi yavaşça kapattım. Üzüldüğü zamanlar öyle içli içli ağlaması mahvediyordu beni. Ne tuhaf çelişkidir ki, tek bir gözyaşına kıyamadığım adamı ağlatıp duruyordum.

"Savaş, Anıl anlattığı zamanlar hep gelip geçici sorunlarınız olduğunu düşünmüştüm ama durum sandığımdan daha ciddi çıktı. Hepimiz sizin birbirinize nasıl aşık olduğunuzu biliyoruz. Yanımıza geldiğinde bile 'Savaş Savaş' diye sayıklayan Anıl'dan, evini bırakıp bana gelen Anıl'a döndük...ne zaman düzeleceksiniz siz?"

Özge'yi severdim. Onunla dertleşmek de benim için sorun olmazdı ama benden çok Anıl'a yakındı. Söyleyeceğim şeyleri Anıl'a anlatacağı garantiydi. Üstelik daha yeni babamla konuşmuştum. Bugünlük kendimi birilerine açma kotamı sonuna kadar doldurmuştum.

"Bilmiyorum, Özge. Bir şeyleri yoluna koymaya çalışıyorum. Odana gidip bakabilir miyim? Uyanmıştır belki."

"Hmhm, bakabilirsin tabii. Gel böyle."

Koridorun sağında kalan odaya doğru yaklaştığımızda aralık duran kapıyı ittirerek açtı. Görüş alanıma giren geniş yatağın bir köşesine kıvrılmış olan bedeni inceledim özlemle. Bir elini yanağının altına, diğerini karnına yerleştirmiş, bacaklarını kendisine çekerek küçücük kalmıştı. Büzülen pespembe dudakları ve gözlerini kapatan kıvırcık saçlarıyla çok güzel görünüyordu.

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now