7|Seni özlüyorum

27.3K 2.1K 2.3K
                                    

Üzerimdeki rahat taytın üstüne aynı rahatlıkta dar bir tişört ve belimde biten siyah bir kapüşonlu hırka giymiştim. Birkaç ay önce her sabah uyanıp spora giderken giydiğim şeyleri şimdi boşanmak üzere olduğum eşimin ailesinde kalmaya gittiğim için giyiyor olmak bir anlığına tuhaf hissettirmişti. 

Ne yaptığım belli değildi. Söylediklerim birbirini tutmuyordu. Davranışlarım ve cümlelerim sürekli çakışıyordu. Aynı zamanda dünyanın en duygusal insanına dönüşmüştüm ve dengesizin tekiydim. Birkaç dakika önce arayıp konuştuğum Özge, tam olarak bunları söylemişti.

Haklı olabilirdi. Çünkü sahiden onu fazlasıyla daraltmaya başlamıştım. Savaş bana 'a' dese Özge'yi arıyor, ona dert yanıyordum. İki kişilik ilişkimizi üç kişi yaşıyorduk ve Savaş bunu bilseydi eminim hiç hoşlanmazdı. Aramızdaki sorunların bilinmesini hiç sevmiyordu. 

Bunu pek de hoş olmayacak bir şekilde, büyük bir kavgamızın ardından olayları Savaş'ın Umut babasına anlattığımda öğrenmiştim. Sinirli bir tepkiden sonra yanaklarımı kavramış, 'Biz aramızdaki sorunu halleder ve unuturuz ama insanlar unutmaz.' demişti. 'Bir daha kimseye anlatma, ailemize bile. Tamam mı güzelim?' Tamam demiştim bende. Ama şu an sözümü bozuyordum. Çünkü şartlar aynı değildi.

"Hazır mısın?"

Odanın kapısından kafasını uzatan Savaş'a şöyle bir bakıp aklımdaki düşüncelerden kurtulurken tepkisizdim. Şu sıra o kadar çok eskiyi düşünüyordum ki gerçek hayatla bağlantım kesiliyordu. Neden böyle olduğunu bilmiyordum. Ne zaman yalnız kalsam Savaş'la tanıştığımız ilk günü, kavgalarımızı, seviştiğimiz geceleri ya da beraber yemek yaptığımız anları düşünüyordum.

"Babam arayıp duruyor." dedi, Umut babasını kastettiğini biliyordum. Hastaneden sonra direkt yanına gitmemizi istediği halde ben eşyalarımı almak istediğim için eve uğramıştık. Bizi bekliyordu. "Yanına fazla bir şey almana gerek yok, en fazla iki gün kalacağız."

"Bu sıralar çok fazla kıyafet değiştiriyorum." diye açıkladım kendimi. Öyleydi gerçekten de. Ne giyersem giyeyim beğenmediğim için günde dört - beş kombin değiştiriyordum. "Tedbirli olmazsam sıkıntı olur bana."

"Bana da bir şeyler aldın mı?"

"Hmhm." derken küçük sayılabilecek çantanın köşesine sıkışmış siyah tişörte bakıyordum. "Orada."

"Bir tane tişört..."

"Yeterli değil mi?"

"Yeterli aşkım, uyuduğum kıyafetle giderim işe. Senden önemli mi?"

Kinayeli sesine aldırmadım. Çünkü uzun zamandır işitmediğim aşkım kelimesinde takılı kalmıştım.

"Kendi çantanı kendin hazırlarsın."

"Bir an önce kilo alsan." neden bahsettiğini anlamak için gözlerine baktığımda bakışlarının karnımda gezindiğini fark ettim. Tişörtüm dar olduğundan dolayı karnımı sıkıca sarmış, minik çıkıntıyı ortaya çıkarmıştı. "Çok sevimli gözükecek."

Yanıma yaklaştı birkaç adımda. Karnımın büyümesi düşüncesine tebessüm etmeme sebep olurken büyük ellerinden biri tedirgince karnıma değdi. "Dokunabilir miyim?" diye sorduğunda refleks olarak başımı salladım. Sonuçta bana değil, içerideki minik canlıya dokunuyordu.

"Saçlarının kıvırcık olmasını isterim." alt dudağını dişleri arasına aldı. Heyecanlı görünüyordu ve onu en son ne zaman böyle gördüğümü hatırlayamıyordum. "Seninkiler gibi."

"Ben de bana benzemesini istiyorum."

"Burası 'Hayır sana benzesin.' demen gereken kısımdı." yalancı bir huysuzlukla mırıldandığında gülümsedim. Onu sinir etmek için öyle söylemiştim. Ona benzemesi beni rahatsız etmezdi. Savaş yakışıklı ve dikkat çekici bir adamdı. 

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now