29|Yabancı

15.8K 1.3K 606
                                    

geldim sonunda

iyi okumalar bebekler

*

"Dokunma sen."

Umut babamın kızgın sesi henüz eşyalar tamamlanmadığından ötürü boş odanın içerisinde yankılanırken Savaş'ın yüzü asılmış, gözlerini devirerek elini oğlumuzun peluş oyuncaklarından çekmişti.

Doğuma az kaldığı için artık eksikleri tamamlama yoluna geçmiştik ve ilk işimiz bebeğimizin odasını düzenlemek olmuştu. Anlaştığımız firma çalışanları özenle seçtiğimiz eşyaları tek tek odaya taşırken biz bir kenarda duruyor, nereye yerleştirmeleri gerektiğini söylüyorduk.

Umut babam ise Savaş'ın düzeni bozduğunu düşündüğü için elini neye atsa azarlıyordu oğlunu. Haksız da sayılmazdı. Az önce yirmi dakika boyunca bez değiştirme masasının gardırop olduğunu savunmuş, gerçeği zar zor kabullenmişti.

"Bunları nereye bırakalım Anıl Bey?"

Elinde beşiğin parçalarını tutan adam bana bakarak sorduğunda Savaş tuhaf bir sırıtışla burun kemerini tutmuş, soluklanmıştı. Aynı adamın bana sorduğu üçüncü manasız soruydu ve sinirleniyordu.

"Duvarın önünde dursun, beşik oraya kurulacak."

Adam benim dediğimi yapıp parçaları bırakarak odadan ayrıldığında "Siktiğimin yavşağı..." diye mırıldandı Savaş. "Sanki bilmiyor nereye bırakacağını."

"İnsanlar işini yapıyor Savaş." dedi Umut babam, kızgın kızgın bakıyordu oğluna çünkü onun böyle konuşmasına alışkın değildi. Savaş hep kibar konuşan bir adamdı. "Boş yere geriyorsun ortamı."

"Hiçte bile, bilerek yapıyor!"

Bir an için bu hali gözüme korkutucu gelmekten ziyade sevimli geldiğinde kıkırdayarak yanına adımlamış ve eğilmesini işaret ederek yanağına bir öpücük bırakmıştım. "Çok tatlısın."

Benim öpücüğümle birlikte çattığı kaşlarını eski haline getirdi. Yüzündeki ifade yumuşamış, belime sardığı koluyla beni iyice yanına çekerek o adama olan sinirini geride bırakmıştı ve Umut babam Savaş'ın aniden sakinleşen haline bakarak "Aynı babası..." diye homurdanmıştı.

"Beşiği kuracağız."

Aynı adam elindeki son malzemelerle beraber içeri girip söylemişti bunu. Ardından gelen iki çalışanla beraber beşiği kurmak adına hareketlendiklerinde Savaş belimdeki elini elime kaydırarak parmaklarımızı birbirine kenetledi.

"Hadi baba, çıkalım biz."

Babasına da haber verip odadan çıktığında ben yavaş yürüdüğüm için bana ayak uydurmak zorunda kalıyordu. Neredeyse dokuzuncu aya merdiven dayamıştık ve bebeğim o kadar ağırlaşmıştı ki artık zar zor yürüyor, çoğunlukla oturuyordum.

"Sen içeri geç baba, bizim biraz işimiz var."

Savaş'ın beni direkt yatak odamıza yönlendirmesine bakılırsa Umut babam olayın ne olduğunu anlamıştı ve yüzündeki muzip gülümsemeyle beraber yine "Aynı babası..." diye mırıldanmıştı.

"Evlisin, hamilesin, kocan yanında. Ama piç kurusu yine de sana yürüyor."

Odaya girer girmez sürgülü kapımızı örterek öfkeyle konuşmuştu Savaş. Sinirli hallerini her zaman karizmatik bulduğum için sadece gülümsedim ve karnımın izin verdiğince yaklaşıp kollarımı boynuna sardım.

"Adam sadece işini yapıyor. Sen kaşların çatık gezdiğin için sana soru sormaya çekindi."

"Tabii kaşlarım çatık gezerim! Gözlerini üstünden çekmedi ki!"

Bebeğimiz İçin • [b×b]Where stories live. Discover now